Bölüm -10

378 72 10
                                    

Sinan: "Konuşmamız lazım aşağıya iner misin?"

Pelin: "E yukarıya gel Sinan?"

-Pelin hadi zorlama beni aşağıya in diyorsam aşağıya in.

Kabadayı ne olacak. Bu kaba saba herifte ne bulduysam. Bir de ayağına çağırıyor. Bu çocuk hep böyle gıcık mıydı yoksa yeni bir huy mu edinmiş kendine. Onu biraz bekletecektim çünkü çat kapı gelmişti ve her ne kadar sinirli olsam da yukarıya çık derken gerçekten tam anlamıyla blöf yapıyordum. Yüzümde bir gram makyaj yokken ve saçlarım cadı gibiyken tabii ki iki elim kanda olsa da yanına o şekilde gitmeyecektim. O yüzden hızlı  bir şekilde hafif bir makyaj yapıp saçlarımı tarayıp aşağıya öyle inecektim.

-Geliyorum.

Dün gece garip bir rüya gördüm bugün yaşadıklarıma çok benzerdi hem de. Bu yüzden kendimi dejavu olmuş gibi hissettim bir an. Rüyamda Sinan ı bir kızdan kıskanıyordum. O kadar kızmıştım ki uyanıp rüyayı ilk hatırladığım an hala sinirli olduğumu hatırlıyorum şuanda. Sinirden resmen gözüm kör olmuştu bağırıp çağırıyordum ona bir yandan da vuruyordum. Gerçekte yapsam ne iyi olurdu bütün hıncımı alırdım diye iç geçirdim kendi kendime.

Bugünkiyle hemen hemen aynı histi. Kıskançlık çoğu zaman lugatımda olmayan bir şey olmuştu. Elbette ki insan kıskanabilir ama benim kıskançlıklarım bugüne kadar hep mantıklı olmuştu. Galiba Sinan a kadar.. Aslında bir düşündüğümde, onu kıskanmaya hakkım bile yok. Çünkü öyle bir sıfatım yok. Nasıl içimde tutacağım ben böyle.

Hiçbir zaman bir şeyleri içinde yaşayan dışa aktarmakta güçlük çeken bir insan olmadım. Tam aksine. Içimdekini olduğu gibi dışarıya vurdum hep. Aslında bu bana hiç fayda sağlamadı fakat ilk defa içimde tuttuğum şeyler vardı. Şuan doğru gibi gelse de belki de ilk defa içimde tuttuklarım aslında hiç tutmamam gereken tek şeydir.

..

-Nihayet gelebildin.

-Dinliyorum. Evde biraz işim var da biraz çabuk söyler misin ne soyleyeceksen.

Bunu sırf onu kızdırmak için söylemiştim. Karşımda öylece dikilmiş bana bakıyordu. Hatta tam şuan sinirden dişlerini sıktığına yemin edebilirim.

- Ben sana o çocukla görüşmeyeceksin demedim mi? Dua et bugün rezillik çıkarmadım orda. Senin bu çocukla aranda ne var söyler misin hoşlanmaya falan mı başladınız yoksa birbirinizden nedir yani söyle de kurtulalım artık.

-Özrün gerçekten kabahatinden büyük sana gerçekten inanmıyorum. Asıl senin ne derdin var bu çocukla söylesene ne yani bu 'bizim onla aramızda bir husumet var ne olduğunu söyleyemem ama ders çalışmak için bile olsa ondan uzak dur' havaları falan.

Galiba biraz ileriye gitmeye başlıyordum ama elimde değildi. Sinirlenince hep böyle olurum zaten. Gözüme perde iniyor sanki. Ben sinirliyken söyledikleriniz gerçek düşüncelerinizdir sözüne asla katılmıyorum. Çünkü öyle bir şey varsa bile ben tam tersini yapıyorum nedense. Keşke gerçekleri söylesem.. O an öyle bir moda giriyorum ki söylediklerim tamamen sırf ben sinirliyim diye karşı taraf da sinir olsun diye söylenen şeyler. Genelde can acıtma odaklı konuşuyorum o anda. Elimde değil ama artık aşmaya çalışsam iyi olacak gibi. Şuanda bile sinan beni bu surat ifadesiyle öldürmuyorsa gerçekten çok şanslıyım.

Sinan ın gözünden;

Şuan iyice kan beynime sıçrıyordu. Bu kız bugün beni çıldırtmak için yemin falan etmiş olmalıydı. Aslına bakılırsa verecek bir cevabım bile yok. Ozan la aramdaki konu aylar önce bitmişti. Ama onu pelin in yanında görmeye dayanamıyorum bunu ona bu şekilde de söyleyemiyorum. Aslında haklı. Fakat ozan ın peline karşı bir şeyler hissettigine adım kadar eminim. Onu tanıyorum. Bu yuzden elimden ne geliyorsa yapacağım onu benden asla alamaz. Umarım Pelin ona karşı bir şeyler hissetmiyordur.

-Bekliyorum Sinan. Cevap verir misin artık.

- O herifle seni bugün tekrar görünce sinirden ne yapacağımı şaşırdım ben. Sense bana burda saçma sapan konuşuyorsun. Büyü biraz Pelin. Biraz geniş düşün. Senin bugün o çocukla ne işin vardı tekrar soruyorum sadece bunun cevabını vereceksin bana o kadar.

-Ben kimseye hiçbir şeyin cevabını vermek zorunda değilim. Ben sana bugün o yanında oturduğun kızla gereksiz samimiyetin hakkında hesap soruyor muyum? Hayır. O zaman sen de ne ozan ne de bir başkası için benimle böyle konuşamazsın Sinan anlıyor musun beni.

Beni kıskanmış mı yoksa ben mi yanlış algılıyorum diye düşünürken yüzümde bir anda istemsiz bir şekilde gülümseme oluştu. Aynı anda da Pelin in yüzü kıpkırmızı bir renge büründü. Resmen beni kıskanmış. Hem de Sude den.

Pelin in ağzından,

Sonuna gelmiştim. Artık ondan bir adım beklemek yerine haykırmak geliyordu içimden ona karşı hislerimi. Ama dedim ya korkuyorum. Tekrar üzülmekten, yine hayal kırıklığına uğramaktan belki de bu sefer kendimi toparlayamamaktan korkuyorum. Belki çok güzel günler bekliyor bizi ama o kadar inandım ki artık cesaretim kalmadı.

-"Seni seviyorum."

Bir anda çıkıvermişti işte ağzımdan. Artık sona geldik. Bu ya bir mucize olup bütün hayatımı bütün o olumsuzlukları silip atacaktı ya da son bir yıkım olacaktı hayatımda.

Yüzünde hem çok şaşkın hem de çok güzel bir ifade vardı. Adını tam tanımlayamasam da mutluluk gibi..
Gözleriyle gülüyordu bu sefer bana. Bir anda öyle içten sarıldı ki hiç bırakmamak istercesine sardım tüm vücudumu ne kadar süredir o haldeydik bilmiyordum ama umrumda da değildi. O an sadece biz vardık sanki. Oyle bir hasretlikti ki bu sanki günlerdir suya hasret kalmışım da kana kana su içermişim gibi.

Vucutlarımız birbirinden ayrılımca yine o gülümseme oluştu birden yine. yüzünde. Ben de aynı şekilde karşılık vermiştim. Orada öylece birbirimize bakıp gülüyorduk sadece. Bunun gerçek olduğuna inanamıyordum.

Tekrar sardı bedenimi ve kulağıma sessisce fısıldadı; "Beni hiç bırakma.."

"Asla."

Acıyı SevmekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin