BÖLÜM-17

123 17 8
                                    

Bu gece uzun olacaktı belliydi. Kız sanki yıllardır yakın arkadaşımmış gibi önce elimi yüzümü yıkamama yardım etti sonra beni oturtup kahve yaptı. Biraz hava alıp sakinleşmem için balkonda
oturmaya karar verdik. Aslında o da ne yapacağını,neyin iyi geleceğini bilmiyormuş gibiydi ama çabalıyordu işte. Sanki ne yapsa ne söylese beni iyileştirebilecekmiş gibi. Önce ona teşekkür edip iyi olduğumu ve artık gidebileceğini söyledim fakat beni yalnız bırakmayacaktı belliydi. İlk önce öylece susup bakıştık bir süre, daha sonra aynı bir anne şefkatiyle nasıl olduğumu daha iyi hissedip hissetmediğimi sordu, daha sonra hava biraz serinlediği ve benim üşüdüğümü farkettiği için sandalyenin üstünde duran şalı alıp omuzlarıma örttü.

O kadar kötüydüm ki bu harekete bile gözlerim dolmuştu. Kimsem yoktu burda aslında. Bir kaç arkaşım vardı tabii ama kimse Izel gibi olamazdı ki beni kimse onun kadar iyi tanıyamazdı kimseye ona güvendiğim kadar güvenemezdim. Aynı şehirde olmasak bile hep bir telefon kadar uzağımda olmasının güveni vardı. Şimdi ise ona karşı hissettiğim tek bir duygu bile yok. Çok çaresiz hissediyordum. Kız gözlerimin içine bakmaya devam ediyordu. Daha adını bile bilmiyordum ve bütün dürtülerim ona olup biten her şeyi tam şuanda anlatmamı söyliyordu. Daha fazla dayanmamaya kendimi ikna edip olanları bir bir anlatmaya başladım.

Esraymış adı. Ne garip, bugüne kadar beni belki de en çok sarsan olaylardan birini anlattığım insanın adını yalnızca dakikalar önce öğrenmiştim. Anlatmak o kadar iyi gelmişti ki. Esra da benimkine benzer olaylar yaşamış ve gerçekten beni anlayabildiğini hissediyordum. Bana o da aynı şekilde Izelde de bir sıkıntı olabileceğini hissettiğini söyledi. Gerçekten mantıklı değildi çünkü. Gerçekten artık neyin mantıklı neyin mantıksız ne doğru ne yanlış kim doğruyu söylüyor düşünecek halim kalmamıştı. Esrayla gece boyunca sohbet ettik benim yaşadıklarıma çok benzer olaylar yaşamış-tabii ki üvey annesinin oğlu onu en yakın arkadaşıyla aldatmamış- bütün gece birbirimizin hayatını dinledik. Saat 03.00 a geliyordu. Ben yine ağlamaya başlamıştım ne yapacağını bilemedi ve Esra aniden
dışarıya çıkma fikri attı ortaya hem de o saatte. Hiçbir şekilde halim yoktu hem ne yapacaktık ki.

Her şey o kadar hızlı gelişti ki. Bir anda kendimi evime çok yakın olan ama bu kadar zamandır bir kere bile gelmediğim bir barda buldum. İlk başlarda herkese uzaydan inmiş gibi bakıyordum. Esrayı bir an gözümden kaybettim  o kadar çok insan vardı ve ben o kadar çok ağlamıştım ki her yere bakmaya çalışsam da onu bir türlü göremiyordum. Birden elinde 70 lik bir tekila şişesi ve iki shot bardağıyla geldi. Başta içmek istemedim daha sonra kendimi kusmuk dolu bir kovanın içinde can çekişirken buldum. Gerçekten iyi bir fikir değildi. Esra beni o kadar içtikten sonra kusmaya başlayınca- ki midem çok hassastır bira içince bile kusarım- apar topar eve götürmüş. Kendime geldiğinde ne kadar süredir kovanın içinde olduğumu bilmiyordum ama sabah olmuştu. Esra beni kaldırıp duşa soktu iyice temizledikten sonra yatağıma yatırdı ve uyuduğumdan emin olunca evine gitti.

Uyandığımda saat neredeyse akşam olmak üzereydi bir an hiçbir şey olmamış gibi uyku sersemi elimi telefonuma atıp Sinan ın mesaj veya araması olup olmadığını kontrol ettim. Hiçbir şey göremeyince aklım başıma gelmişti. Bir anlık da olsa beynim resetlenmiş gibiydi .

Anladığım an gözlerim dolmuştu. Bu sefer hüngür hüngür ağlayacak kendimi parçalayacak bir şey değildi. Hatta yanından bile geçmezdi. Gözümden yalnızca  birer damla yaş süzüldü ve o yaşlar, insanlara karşı olan güvenimden, sevgimden, merhametimden kalan kısmın kalan bölümünü de aldı götürdü...

Acıyı SevmekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin