Saat sabahın 9 uydu. Uykulu gözlerle alarmının çaldığı telefonunu susturmaya çalışırken telefonuna gece gelen mesajları gördü.
Mesajı atan kişi Sinan dı. Yarın görüşmek istediğini yazmıştı. Pelin heyecanla fal taşı gibi açtığı gözlerini kırpıştırarak mesajı tekrar okudu ve mesajı gece görmediği için kendini suçlarken, onu aramaya karar verdi. Belki de hala geç değildir.Pelin : "Merhaba Sinan günaydın. Uyandırmadım değil mi?"
Sinan : "Hayır uyandırmadın.Gece attığım mesaj için aradın sanırım."
Pelin: "Evet.Onun için aradım.Ben 12 ye kadar boşum. Istanbul dan arkadaşım geldi de. Onunla alışverişe gideceğiz."
Sinan: "Tamam o zaman. Purple da kahvaltı yaparız o zaman ordan da arkadaşının yanına geçersin."
Pelin: "Anlaştık."
**
Pelin'in ağzından;Sinanla konuşmamız bittikten sonra hızlıca giyinip hafif bir makyaj yaparak kahvaltı yapacağımız cafe ye gittim. Normalde 1 saatten önce hazırlanmam imkansızdır ama süslenmiş gibi gözükmek istemiyordum. Gittiğimde Sinan beni bekleyip sipariş vermemişti. Siparişlerimizi verdikten sonra tuhaf bir sessizlik içinde kahvaltı yapmıştık. Sessizliği ilk bozan kişi Sinan olmuştu.
Sinan: "Aslında bugün bilmek istediğin her şeyi anlatmak için geldim."
Konuşmasını bölüp istemiyorsa anlatmayabileceğini söylemek için ağzımı açtığım anda beni susturdu.
Sinan: "Lütfen Pelin. Gerek yok,gerçekten. Istemeseydim zaten anlatmazdım. Ayrıca konuşmam bitene kadar lütfen sözümü hiç kesmeden beni dinle."
Onu sadece başımla onaylamakla yetinmiştim.
Sinan: "Annem babanla evlendikten kısa bir süre sonra beni Izmir de bir yatılı okula gönderdi.Ilk başlarda bunu babanın ona zorla yaptırdığını düşünerek kendimi avuttum hep. O zamanlar anlamıyordum tabii.Çok küçüktüm. Yıllarca beni doğru düzgün arayıp sormadı bile. Annemin gelip beni almasını bekledim hep. Ama aklım başıma geldikten sonra kendi anneme kin besleyerek büyümeye başladım. Seni de çok kıskandım. Ben disiplin adı altında bir sürü eziyet çekerek büyürken sen oyuncaklarınla oynuyordun. Sürekli bunları düşündüm. 15 yaşıma geldikten sonra lise için başka bir yatılı okula kaydımı aldırdılar. 3 yıl önce bu okulu kazandım ve o zamandan beri onlarla olan bütün ilişkimi kestim. Bir daha irtibat kuracağımı hiç sanmıyorum. Bu okula geleceğini öğrendiğimde de istenmeyen kişi ben olsam da, sonunda seni de postaladılar diye düşündüm. Seni merak ettiğim için de hakkında araştırma yapmak istedim pek bir şey bulduğum söylenemez. Aksine bir sürü dedikodu çıkmasına sebep oldum. Tekrar özür dilerim."
Sinan ın konuşması beni o kadar çok etkiledi ki. Her cümlesinde kendimi yerin dibinde hissettim. Çünkü ben kendimi eziyet çekiyorum sanırken, el bebek gül bebek büyüyen ben, eziyetin en alasını çeken kişi oymuş. Zümrüt hanım bana karşı her zaman soğuk ve mesafeliydi. Fakat bu anlattıklarını yapacak bir kadın olacağını, çocuğunu; benim babam olsa dahi bir adam yüzünden terketmiş biri olduğunu asla düşünemezdim. Ben bütün bu düşünceler içindeyken Sinan kahve siparis i vermişti.
O konuşmadan sonra ortamın havası değişsin diye ikimiz de günlük olaylardan, okuldan ve gelecek planlarımızdan konuştuk. Kahvelerimiz bittikten sonra da ben Izel le alışveriş e, o da okula gitti. Sinan a karşı bakış açım o kadar değişmişti ki bütün gün onu düşünüp durdum. Ona kesinlikle acımıyordum tam aksine sanki olanların suçlusuymuş gibi kendimden utanıyor onun yıllarca hakkını yemiş gibi hissediyordum.
![](https://img.wattpad.com/cover/65821129-288-k251097.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Acıyı Sevmek
ChickLitAnnesinin ölümünden sonra geçip giden yıllar dermanı olmamıştı ona olan özleminin. Aksine kat kat artmıştı bu özlem. Babası hayata küsmüşken karşısına bir kadın çıkmıştı ve şimdi de bu kadın vardı uğraşmak zorunda olduğu. Nihayet evden ayrılma günü...