Say Hi To Your Trouble

1.2K 146 159
                                    

Derin bir nefes alarak yatağında oturur pozisyona geliyorsun. Unutturulan şeylerin, pek basit şeyler olmadığı kesin.

Gözlerini ovuşturuyor ve tam karşıdaki duvara yaslı gardolaba ilerliyorsun. Kapaklarını açıyor ve birbirinden güzel, altın zırhlarla süslenmiş elbiselere bakıyorsun.

Gözlerine lila rengi bir elbise takılıyor. Diğerlerinden farkı bunun zırhı gümüş. Muhtemelen lila ve altın güzel durmaz diye bunu gümüş yapmışlardır. Onu askısından çıkartıyor ve kendinden uzaklaştırıp, eteğinden tutarak iyice inceliyorsun. Gözlerini kapatıp açtığında elbisenin arkasındaki gardolap yok. Gün ışığı ve Asgard manzarası var.

"Bu çok güzel." gözlerini karşındaki derilerle kuşanmış adamın yüzüne çeviriyorsun. "Çok fazla güzel."

"Sevgilin gibi sen daha güzelsin falan derdim, ama o olmadığımı iyi biliyorsun." diyor kasılan yüz hatlarıyla. Tekrar sinirlendiği belli.

"Sen ondan çok daha iyisisin." diyorsun elbiseyi kibarca balkonunda bulunan tekli koltuğa koyarak. Ona yaklaşıyor ve ellerini omuzlarına koyuyorsun. Sana bakmıyor. Bu yüzden çenesine hafifçe baskı uygulayarak yüzünü kendine çeviriyorsun. Bakışların üzerine konuşuyor.

"Ama her şeye o layık. Layık olup olmaması umurumda değil, bana küçücük bir şans bile vermiyorlar. Sadece Thor. Gözleri dönmüş, delirmiş olmalılar." diyor anlatamayacağın duygularla. Hayal kırıklığı, öfke, acı ve daha pek çok duygunun harmanı bu ses.

"Onların ne dediğini kim umursuyor ki?" diyorsun boşver be Güzelim, gel gidelim derken kullanacağın mimiklerle. "Önemli olan kalbin."

"Önemli olan senin ne düşündüğün." diyor omzundaki elimi tutarak. Yeşil gözlerini senden bir saniye olsun ayırmıyor.

Dudaklarında buruk bir gülümseme beliriyor. "Seni seviyorum Loki. Ama Thor'la olmak zorunda olduğumu biliyorsun."

Başta yüzünde beliren gülümseme kaybolarak yüzünde hayaletini dahi bırakmadan çekip gidiyor.

"Onu seviyorsun." diyor yüzünü inceleyerek inanamıyor gibi.

"Alakası yok." diyorsun başını iki yana sallayarak. "O sadece bir zorunluluk. Ama sen..." duruyor ve ellerini boynuna sarıyorsun nazikçe. "Sen benim tüm zevklerimsin. Para, pul, falan filan. Onlar senin yanında değersiz. Kalbime söz geçiremediğim tek konu sensin."

Birkaç saniye duruyor. Ardından yanaklarını sararak dudaklarına kapanıyor. Kısa süre sonra geri çekildiğinde alnını alnına yaslıyor. Nefes nefese söylenen kelimeleri duyuyorsun. "Seni seviyorum."

Gözlerini huzurla yumuyorsun.

Gözlerini geri açtığında lila rengi elbiseye bakıyorsun ve dişlerini birbirine kenetliyorsun. Sevdiğin kişiyi sana unutturdular, üstelik seni Thor'a gelin olarak almaya kalktılar öyle mi?

Bunu giyeceksin.

Tabi, ne anlamla giydiğin biraz tartışılabilir. Başına minik bir bela alabilirsin.

Minicik.

Çok çok minicik ya.

Miniminnacık.

Ellerini tişörtünün eteklerine atıyor ve başından sıyırıyorsun. Hemen sonra tişörtün başından ayrıldıktan sonra gözlerinin önünde sarı saçları iki yanından üzerine sallanan mavi gözlü kişiyi görüyorsun.

"Bunu bana nasıl yapabildin?!" diyor yüzü nefretle buruşmuşken. Ağlayacak gibi bir ifadeye sahip. Gözlerindeki hayalkırıklığı ziyadesiyle fazla.

RunawayHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin