Possibilities Get Drunk.

1K 119 146
                                    

Cuz all I done to the other,

Keep making love to each other.

Şarkıyı bağırarak söylüyor ve podyumdaymış gibi kıvırtarak beş metre kadar havuzun kenarında, ıslak olan mermerinde yürüyorsun.

Can't keep my hands to myself.

Ellerini iki yana açıyorsun ve gülüyorsun.

Ne varsa kalbinde yak gitsin anıları,

Bir değil bin kere geçtin o yolları.

Tenine işleyen güneşle kahkaha atıyorsun. Demek Asgard'da Dünya'nın en kaliteli müzik sistemiyle havuz keyfi yapacaktın? Söyleseler 'Asgard neresi lan? Yeni bir ülke falan mi? Yeni kıta mı keşfettiler?" derdin.

"Ne oldu?" diye sesleniyor Thor gülerek tişörtünü 8-10 metre ötedeki şezlonga bırakmak için çıkartırken.

"Dünden önceki gün Asgard'da havuz keyfi yapacaksın deseler gülmeye tenezzül bile etmezdim." diyorsun müzik sesine rağmen duyulabilecek bir sesle.

Hafifçe güldüğünü işitiyorsun.

Thor.

Sana bu kadar iyi davranması ne kadar seni mutlu etse bile, hafiften huzursuz ediyor. Bir şey hatırladığını söylediğindeki yüz ifadesi, olayların hiç iyi olmadığını birinci elden kanıtlıyor.

Ne oldu? Nasıl oldu? Loki nereden çıktı?

Nasıl oldu da, seni böyle seven bir adam varken, canını bilerek ve isteyerek acıtan o adama gittin?

Niye? Ne mantıkla?

Karnında hissettiğin kollar ve hemen ardından bedenini yalayan hava nedeniyle bir çığlık atıyorsun. Ardından bedenin hafif soğuk suyla temas ediyor.

Yukarıya çıkmak için çırpınıyorsun ama bunu senin yerine çoktan yapmış bile.

Derin nefesler alırken karşındaki yüze bakıyorsun. "Thor!" elinle onun yüzüne su atıyorsun. Belinden kavrayıp seni iyice kendine çekmiş. Ve bacakların da onun beline dolanmış.

Sarı saçları ıslak ve kaslı omuzlarında. Yüzünden damlayan damlalar yanaklarından geçip suya damlıyor. Gökyüzünden daha mavi, okyanustan daha derin gözleri gözlerine kenetlenmiş, derin nefesler alırken dudakları kıvrılmış.

Seninle olmaktan mutlu.

Belini okşuyor. Öyle ne kadar süre durdunuz bilmiyorsun.

Ağzını açıyor. Birşey söyleyecekken duraksıyor.

"İhtimaller sarhoş olur, ben seni kesin öperim."

Bu cümle... En sevdiğin ve en çok kullandığın cümle.

"Sen..." diyorsun yavaşça. "Bunu nereden biliyorsun?"

"Eskiden çok kullanırdın. Yazılarında, konuşmalarında..." yüzünü yüzüne yaklaştırıyor. "Bana bunu çok söylerdin."

Ve bir anda görüntü değişiyor.

Büyük bir kahkaha patlatıyorsun. Sarhoş olduğun kesin. "İhtimaller..." diyorsun masaya doğru. Bir çeşit ziyafettesiniz. Geldikten sonra bir ay bile geçmemiş. Sif dahil Thor'un tüm savaşçıları yanında. Baş köşede Thor ve sen varsın.

Biri galiba, ya Thor seni sevmiyorsa, yada sen Thor'u sevmiyorsan demiş olmalı.

"İhtimaller insanın kafasını bir çeşit sarhoş eder." diyorsun ihtimallerin oluşturduğu kafa karışıklığını anlatmak için.

Gülüyorsun. "Amaaa, iş tersine dönerse." diyorsun ilk kelimeyi uzatarak ve büyük bir merak oluşturarak.

Sarhoşluğunun etkisiyle küçük bir kolaj yapıyorsun kelimelere. "İhtimaller sarhoş olur." birkaç saniye duruyor ve yanındaki Thor'a bakıyorsun. Seni dikkatle izliyor. Ona yaklaşırken devam ediyorsun. "Ben seni kesin öperim."

Masadan, vay, gibi kelimeler yükselirken gülümseyerek Thor'un dudağının kenarını öpüyorsun.

Derin bir nefes alıyorsun Thor sana iyice yaklaştığında.

Ve, onu dudağının kenarından öpüyorsun.

Gözlerini yumuyor, ve bir çeşit, anın tadını çıkarıyor.

Ellerinden birini saçına getiriyor ve seni göğüs kafesine saklamak ister gibi kendine çekiyor.

"Hatırlıyorsun." diyor özlemden kavrulan sesiyle. "Hatırlıyorsun, değil mi?"

"Sadece onu ilk söylediğim zamanı." diyorsun dudaklarını ondan ayırmadan.

Ve bir kez daha görüntü değişiyor.

Dudaklarını onun dudaklarından ayırıyorsun. "Ya hamile kalırsam ne olacak? İkimizi de yaşatacağını sanmıyorum."

Senden ayrılıyor. "İnsan birinden çocuğum olmaz." diyor ve bu sefer çeneni öpüyor.

"Denedin yani?" diyorsun hafif bir sinirle.

"Emin olmak lazım, değil mi?"

"Ayı herif!" diyorsun sinirle ve onu itiyorsun. Hafifçe geriye gitse de pek bir şey değişmiyor.

Gülüyor. "Kıskanç."

"Sen kendine bak." diyorsun başını başka yere çevirerek. Ondan uzaklaşmak istesen de, bedenin zihninle aynı fikirde değil gibi.

"Seni sevdiğimi söylemiş miydim?" diyorsun bir anda.

"Imm, hayır?"

"Sevmediğimdendir." diyorsun ve uzaklaşmak için çırpınıyorsun.

Gülerek seni tutuyor ve burnunu burnuna sürtüyor. "Bu dakikadan sonra pek bir yere gidemezsin," diyor ve burnunu hafifçe öpüyor.

"Ama," diyorsun ondan biraz uzaklaşarak. Lafını söylerken hafifçe göğüsüne vurmayı ihmal etmiyorsun. "Şimdi gitmem gerek."

Loki'nin lafını hatırlıyorsun. Sen beni görmesen bile her zaman yanındayım demişti.

Sanki koruyacakmış gibi.

Seni böyle seven bir adamın yanında seni korumasına hiç gerek yok. Bence seni asıl ondan korumalılar

Derin bir nefes alıyor Thor. Kollarını biraz, çok çok az, gevşettiğinde bunu fırsat bilip kendini geriye itiyor ve ona sırıtıyorsun. O ise orada öylece ağzı açık duruyor. Gözleri dolmuş.

Sırıtman anında siliniyor. "Yüzeriz diye düşünmüştüm," diyorsun yavaşça.

Yüzü aydınlanıyor ve sana adımlar atıyor. Senin parmak uçların yere değerken su onun omuzlarımın altına geliyor. Fakat biraz uzakta havuz daha derin.

Küçücük bir ihtimali, son hatırladığın şey ile eliyorsun. Hiç değilse, Loki'den çocuğun olduğu için şey yapmadı. Ona bile Tanrı bilir ne yapardı?

Yani bu, çok daha büyük bir felaketin habercisi.

Mr Holmes | Sherlock'a göz atar mısınız?

RunawayHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin