1. Bölüm "Sen?"

618 24 71
                                    

Merhabalar ben emmanora. Yeni hikayemle karşınızdayım. Güzel bir yaz hikayesi olmasını umuyorum. İyi okumalar dileyip sizi ilk bölümle baş başa bırakıyorum :)

2gün sonra

Ben deli gibi koşarken arkamdaki iki izbandut da beni kovalıyordu.

Ya da goril...

Her neyse sonuç olarak başım beladaydı işte. Çok şükür ki spor ayakkabılarımı giymiştim ve çok şükür ki beni fark etiklerinde aramızda epey mesafe vardı. Ayrıca onları bilmem ama burayı avcumun içi gibi bil-diğimi düşünecekken köşeyi döndüm. Tekrar döndüğümdeyse çıkmaz sokağa girmiştim. Geri çıkıp koşmak yapabileceğim en mantıklı şeydi. Ama yapamadım. Yorulmuştum ve büyük ihtimalle yakındaydılar. Etrafa göz attığımda yan yana duran iki büyük çöp varilini gördüm.

Ah öyle bakmayın... Bende istemiyorum.

Burnumu tıkayıp içinde kaç bin türlü pisliğin olduğu belli olmayan çöplüğe kendimi bıraktım. Ayak sesleri geldiğinde gerildim. Atabileceğim sert bir şey var mı diye bakındım. Bebek bezi miydi o?

Cidden fazlasıyla b.ktan bir durumdaydım.

Aslında açıp suratlarına fırlatmak baya avantaj sağlayabilirdi ama o şeyi elime almak bile ürkütücüydü. Burada silah olarak kullanabileceğim tek şey bir içki şişesiydi. Bir anda ortaya çıkıp birinin kafasına indirsem diğerine tekmeyi çaksam tekrar kaçabilirdim.

Yüzde kaç ihtimal? 0.99 filan?

Hadi yapalım şu işi ölsem bile savaşarak ölürüm en azından.

Hızla ayağa kalkıp şişeyi savuracakken karşımdakinin onlardan olmadığını fark ettim. Şişe yüzünden irkilip bir adım geri atmıştı. Dudaklarımdan tek bir kelime dökülebildi.

"Sen?"

Günümüz

Acayip yorucu bir staj gününün ardından eve gidip güzel bir uyku çekmek istiyordum. Çaylak olduğum için ayak işlerini yapmam gerekiyordu ve bu beni öldürüyordu. 'Hey ben burada avukat olmaya çalışıyorum bunları yapmak bana işimi öğretmiyor!' diye bağırmamak için kendimi zor tutuyordum. Gerçi öyle bağırabilen kolay kolay insanları geri çevirebilen bir yapım yoktu.

Pöff... Bazen kendimi çok darlıyordum.

Çantamı alıp kapıdan çıkarken Semih "Cemre teklifimi reddetmeden önce bir düşün" deyip göz kırptı. Gülümseyip kafamı salladım. Semih benden bir önceki çaylaktı ve burada kalıcı olarak çalışmaya başlamıştı. Söylemem gerekirse iş yerindeki en yakın arkadaşımdı. Onu üzmemek için bir şey demesem de teklifini reddedeceğimi biliyordum. Öyle ya da böyle insanın karakterine uymayan işler de vardı sonuçta. Ve ben bunu yapamazdım.

İstanbul'un keşmekeşi insanı daraltıyordu. Trafik yüzünden otobüsten erken inip bu yorgunlukla yürümeye başladım. Bu yıl okulda son yılım olacaktı. Ve ardından gelen iş bulma telaşı, kariyer planları fazlasıyla ürkütücü gözüküyordu. Mezun olmadan önceki son yazımı güzel geçirmek istiyordum. Hoş güzelden kastımın ne olduğunu ben bile bilmiyorum ya hayırlısı. Aşırı dalgalı uzun saçlarım daraltmaya başlamıştı. Yaz sıcağında sanki açık kahverengi bir kürk giymişim gibi hissettim. Yakın zamanda kestirsem iyi olacak gibiydi. Bileğimdeki lastiği çıkarıp saçımı topuz yaptım. Yanımdan koşarak geçen küçük bir çocuk az ilerideki taşı göremeyip takıldı ve düştü. Ağlamaya başlamıştı. Çevreye bakındığımda çocukla alakası olan birini göremedim. Gidip yanına çöktüm.

"Yaralandın mı?" Ağlamaya devam ederken kanayan dizini gösterdi. "Hmm bir bakalım" Çantamı karıştırıp ıslak mendille yara bandı çıkardım. Çocuğun yarasını temizleyip bandı yapıştırdığımda o da susmuş beni izliyordu. "İşte oldu. Annen nerede bakalım?" Birkaç saniye boyunca yüzüme baktıktan sonra kafasını öne eğdi. "Ben annemden kaçtım. Çünkü bana bağırdı." Dedi. Kafasını okşayıp gülümsedim. İnsan ona bakınca her şeyin masum olduğu küçüklük zamanlarına dönmek istiyordu. "Hadi anneni bulalım belki de senden özür dilemek ister." Diyerek onu kaldırdım. Tam bu sırada bir kadın koşarak bize doğru geliyordu. "Mustafa neredeydin?" diye seslenip oğluna sarıldı. Küçük çocuk beni gösterip "Bak anne bu güzel abla bana yardım etti." Dedi. Kadın bana ters bir bakış atıp çocuğunu alıp uzaklaştı. Hayretler içerisinde arkalarından bakakaldım. "Bir şey değil" diye mırıldandım kendi kendime. Eve oldukça geç kalmıştım. Hızlı hızlı yürüyerek kalan yoluma devam ettim.

Kalbime KilitliHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin