Bu Sen Değilsin!

139 30 2
                                    

    Berk'in tuttuğu kolumda artık acı hissettiğimde gözlerine dik dik bakarak "Bırakacak mısın?" Dedim.
   Bir koluma bir de bana baktı.

  "Ne bakıyorsun, garip birşey mi var?"

  Kolumu bıraktığını anladığımda daha iyi hissetmeye başlamıştım.
"Niye bu kadar sert tutuyorsun ki ? Sert tutmasanda beni kendine çevirebilirdin Berk!

  Komik mi olmaya çalışmıştım ben? Eğer öyle yaptıysam hiç komik olmadığım kesindi. Utancımdan yüzümün kızardığı ifademle Berk'in suratına bakıp 'üzgünüm' gülümsemesi attım.

  "Ne düşünüyorsun sen?"

  "Efendim?"

  "Aklından yine neler geçiyor? "

"Hiiiiç."

  "Peki. Beni takip et."

  Onu takip etmek istemiyordum. Biraz ilerlemesini bekledim. Zaten o da arkasına bile artık bakmamaya başlamıştı. Eski Berk'ten eser kalmamıştı. Hemde sadece iki günde. İnanılmaz bir değişimdi gerçekten. Bana hissettirdiği duyguları da bu aralar net bir şekilde anlayamıyordum.
   Her neyse... uzaklaşınca onun yürüdüğü yönün tersine ses çıkarmayacak şekilde ayakkabımı ayarlayarak hafiften yürümeye başlamıştım.
  Fakat Berk'in arkaya döneceği tutmuştu. Döndüğü sırada beni gördü ve "Buket, nereye gidiyorsun? Seni inatçı keçi! " diye bağırdı.
  Beni gördüğünü fark eder etmez koşmaya başlamıştım...
Bir dakika, o da ne Berk arkamdan beni mi kovalıyordu?
  Olaammazz!!!
Adımlarımı daha da hızlandırarak koşmaya devam ettim. Niye kovalıyor ya bu beni? 
   Yakalarsa birşey yapar mı ki?
   Bir anda içimde korku hissinin yükseldiğini farkettim.

  "Kovalamasana! " dedim bağırarak. Hala geliyordu.
 
  "Sen de kaçma o zaman. "

Açıkçası neden koştuğumu bende merak ediyordum.  Berk'in benim yanıma gelmesi aksine beni mutlu ederdi. Ama içimden bir ses kaçmam gerektiğini söylüyordu sanki bana. 
Hızımı kesmeden koşmaya devam ettim Berk'in dediğini takmayarak.
   ...
  Okul bahçesini bir kez turlamıştık bile.
  "Sen ne ara bu kadar hızlı koşmaya başladın Buket? " dedi. Sesi yorgun çıkıyordu ama hala koşuyordu. Ki onun aksine ben de çok yorulmuştum. Maraton koşsam bu kadar dayanamazdım herhalde.
   "Beni kolay lokma mı sanıyorsun sen? Hayatta yakalayamazsın"...
    Son bir kez arkama bakmak için vücudumu çevirdiğimde Berk, dediğime sinirlenmiş olacak ki adımlarını epey hızlandırmıştı.

   "Demek öyle "

Korkum iki kat artmaya başlamıştı. Adrenalin hormonlarım en üst safhada hızlı bir şekilde çalışıyorlardı.  Bunu hissedebiliyordum.

   " Niye hızlandın ki sen? Biraz yavaşlasana. "

  Aramızda ki mesafe git gide azalıyordu. Gücüm de tükenmeye başlamıştı. Ama pes de edemezdim. Ona karşı yenilmek istemiyordum.

  "Yaaa gelmesene!" Dedim çaresiz çıkan o ince sesimle.

   Berk'in beni yakalaması an meselesiydi. Okul ziline de az kalmıştı.
  Aman tanrım!
Berk'in eli sırtıma değiyordu.
Olamaz, yakalanıyordum...

   Sonunda Berk beni yakalamıştı ve yakalamanın verdiği sevinçle yüzündeki o iğrenç gülümsemesi beni anında çılgına çevirmişti bile.
  İkimiz de derin derin nefes alıp veriyorduk. Gerçekten çok yorulmuştuk. Ellerim dizlerimde eğilmişken Berk, tekrar beni kolumdan kavradı. Ya bu kolumdan ne istiyordu?

  "Yakalanma hissi nasılmış? Karşında atletizmde birinci olmuş birisi var. Hiç şansın yoktu zaten." dedi.

  "Hiç komik değil. "

GENÇ AŞIKLARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin