"Lütfen Yapma!"

143 15 4
                                    

   "Niye gülüyorsun? Ödümü patlattın Kerem."

    "Kusura bakma Buket, korkutmak istememiştim. "

    "Seni hırsız zannettim ya. Ne işin var burada? Hem de bu saatte."

   "Tekrardan özür dilerim gerçekten. Ben bir kaç saattir buradayım aslında... Yani seni bekliyordum. Sınıftan sen öyle çıkınca ve Berk'te arkandan gelince merak ettim, buraya geldim. Sonra, bir araba ışığı farkedince de hemen çalılığın arasına saklandım. Gelenin sen olduğunu anladığımda çıkmak istedim. Galiba sen de o sırada beni hırsız zannettin."

  Uzatmak istemiyordum. Çünkü canım gerçekten çok sıkkındı.

  "Tamam önemli değil. " diyerek Kerem'i geçiştirdim.

  "Sinirli görünüyorsun. Bir şey mi oldu? Arabada gördüğüm kadarıyla Berk'te suratsız görünüyordu. "

  "Seni ilgilendirmez Kerem. " dediğimde, yüzünün düştüğünü farketmiştim. Şuan umursamak istediğim hiçbir şey yoktu. Ne Kerem'in suratı, ne de Berk'in bu davranışları...
   Çünkü kendimi yorgun hissediyordum.
  Eve girmek ve duş aldıktan sonra uyumak istiyordum.

   "Peki, o zaman ben gidiyorum Buket. Kendine iyi bak yine de. "

   Bu olanlardan sonra yalnız kalmak istesem de şuan dertleşecek birinin olmasını istediğimi farkettiğimde Kerem'in gittiği yöne dönerek,
  "Bir dakika bekler misin Kerem? " dedim.

    "Efendim?"

   "Özür dilerim. Sadece kafam çok dolu ve karışık... Akşam oldu ama gelmek ister misin? "
 
   "Size mi?"

   "Evet. Kimse yok ama problem olmaz. "
   "Ailen evde değil mi? "

  "Aslında evdelerdi, ama iş için Ankara' ya gittiler. Doğrusu onlar sürekli iş gezisine çıkarlar ve bende hep yalnız kalırım ya da Mine' yle takılırım. "

  "Seni çok iyi anladığımı söyleyebilirim. Çünkü benim ailemde öyle, yani babam...Ama en azından seninki yakınmış. Benim babam burada işi olmasına rağmen arada sırada yurtdışına da çıkıyor. Bazen de annemi yanında götürdüğü de oluyor. "

  "Hım. Kader arkadaşıyız desene."

  "Sanırım öyle. "

  "Biz neden kapının önündeyiz hala. Hadi girelim. " dedikten sonra ikimizde kapıdan içeri girdik. Bu konuşmamızdan sonra Kerem'in başka bir yüzünü daha keşfetmiştim. İnsanları sinir etmesinin yanında aslında o kadar da kötü bir arkadaş olmadığını farketmiştim.
  İçeri girdiğimizde evimizin her tarafını süzdüğünü anlayabilmek zor olmamıştı.

   "Beğendin mi bari? " dediğimde suratıma şaşkın şaşkın bakıyordu.

   "Efendim?"

   "Öyle bir baktın ki eve, alacaksın gibime geldi. "

   Yüzüne hafif bir gülümseme almıştı.

   "Hayır. Sadece yeni gördüğüm için biraz garipsedim. Güzelmiş eviniz ."

  "Teşekkür ederim ve önemli değil."  devam ederek "Birşey içmek ister misin?" dedim.
 
   "Olabilir."

   "Tamam o zaman sen biraz bekle, geliyorum hemen. "...
 
   Mutfağa gitmiştim. Elime iki tane kupa aldım ve bir cezveye iki kupa dolusu su koyduktan sonra cezveye ilave edip, ocağa yerleştirdim. Ardından da iki tane 3'ü bir arada çıkardım ve suyun kaynamasını bekledim...
   Kaynadıktan sonra kupaların içine koymuş olduğum 3'ü bir aradaların üstüne kaynamış suyu ekledim. 
   Salona geldiğimde Kerem'i etrafta dolanırken buldum. Hala evi incelemeyi bitirememişti herhalde. Aslında her evde olan şeyler vardı bizde de. Ama ne var ki evimizdeki şeyler Kerem'in ilgisini çekmişe benziyordu. 
  En son Kerem beni farkedince,
  "Aa geldin mi? Ben de sen gelene kadar biraz geziniyordum."

  Birşey deme gereği duymamıştım. Bu yüzden sadece kahveyi ona uzatıp oturmasını işaret ettim.
  Bir süre bu şekilde susarak ve kahvemizi yudumlayarak geçirmiştik.

   Sessizliği bozan ben olmuştum.

  "Nerede oturuyorsunuz?"

  "Beyoğlu 'nda oturuyoruz. Anlayacağın okula çok yakınım. "

  "İyiymiş." sözlerime devam ederek "Seni birkaç dakikalığına yalnız bırakacağım. Duş almam lazım. Kusura bakmazsın diye düşünüyorum. " dedim... Ona pek cevap hakkı bırakmamıştım bir bakıma.
  Kafasını 'olur' anlamında sallamakla yetinmişti.
   Yukarı, odama çıkmaya başladım.
   Dolabımdan banyo yaptıktan sonra giyeceğim kıyafetlerimi, daha doğrusu geceliğimi çıkardım.
Daha sonra kıyafetlerimi çıkartıp,  banyoya girdim.

   ...

  Banyodan çıktığım anda vücudumdaki rahatlama hissini anlayabilmem uzun sürmemişti...
  Üzerimde bulunan havlu ve saçıma bağladığım havluyu çıkartarak iç çamaşırlarımı elime aldım.
  Giyindikten sonra saçıma taktığım havluyu tekrardan alarak saçımı  biraz daha kurutmaya başladım...
  O sırada kapımın aralandığını farkettim. Kim olduğuna baktım ve  Kerem'in olduğunu görünce " Ne işin var burada? " dedim.
  Şu anda iç çamaşırlarımla beni yakalamıştı ve hala bana bakıyordu.
 
   "Gerçekten çok seksisin."
 
   "Kerem, dışarı çıkar mısın?" dedim ama o beni dinlenmemekte ısrarlı görünüyordu. Elime havlumu alıp üzerime sardım ve Kerem'in aksine bana daha çok yaklaşmaya başladığını farkettiğimde geriye doğru adımlar atarak kendimi ondan uzaklaştırmaya çalıştım.
  Hala üzerime yürüyordu...
  Bir anda kendimi duvarla bir etmiştim çünkü artık geriye adım atacak yerim kalmamıştı. Bana çok yaklaşmıştı.
   Aramızdaki mesafeyi tamamen kapattıktan sonra elini belime sararak vücuduma sardığım havlumu çözdü ve üzerimden yavaşça çıkarmaya başladı.
  Elini tutup, çekmek istedim ama buna izin vermeyerek beni kendine çekti.
   İç çamaşırlarımla kalmıştım ve utanıyordum...
   Ellerini çıplak belime sarmasıyla vücudumun titremesi bir olmuştu.
   Nasıl tepki vereceğimi bilmiyordum.
Evet! Bugün gerçekten kime, nasıl tepki vereceğimi bilmiyordum. Ben bunları düşünürken kalbimin hızlıca attığını hissettiğimde Kerem' in elini kalçalarıma kadar indirdiğini farkettim.
   Kerem' in dokunduğu sıcacık eli içimi ürpertiyordu.
   Yüzüme yaklaştığında o nane kokan nefesinin tenimde dolaştığını hissedebiliyordum. Beni kendine yapıştırmıştı...
    Henüz nasıl davranacağımı bilemiyordum. Nasıl hissetmem gerektiğini bile tam kavrayamamıştım. Sadece onu izliyordum. Ellerini göğsüme doğru götürdüğünde, artık kendimi tutamayarak "Lütfen yapma!" dedim.
   Bunu dememle Kerem ellerini benden çekmişti.

    "Özür dilerim Buket. Ben..."lafına devam etmemişti ya da edememişti. Sadece bana bakıyordu, tam da gözlerimin içine...
   
  Onu kendimden uzaklaştırmak için ellerimi kullandım ve " Rica ediyorum, dışarı çıkar mısın?" dedim.

   "Peki."dedikten sonra kapıyı kapatıp dışarı çıkmasını beklemiştim.
   O, gittikten sonra kendimi tutamadım ve gözlerinden bir damla yaşın süzülmesine izin vermiştim. Ayakta durmakta zorlandığımı farkettiğimde kendimi yatağıma oturtabilmek için zorladım.
   Kendimi bugün çaresiz hissediyordum. Günlerden çarşambaydı değil mi? En kötü günlerimden birisi olmuştu. Daha kötüsü de yarın okul vardı ve Berk'le Kerem de okulda olacaktı asıl o zaman ne yapacağımı düşünmeliydim.
   Hala iç çamaşırlarımla yatağımda oturmuş yarını düşünüyordum. Daha doğrusu onlardan nasıl kaçabileceğimi...?
   Buldum! Yarın okula gitmeyecektim. Ve onlarla karşılaşmak zorunda da kalmayacaktım. Bu fikir neden daha önce aklıma gelmedi ki? Neyse ki bir çözüm bulmuştum ve içimin biraz olsun rahatladığını hissetmiştim.
  Bir dakika! Aklıma şimdi dank etmişti. Bu kararımı gerçekleştirmeden önce e-okuldan gelmediğim gün sayısının ne kadar olduğuna bakmalıydım. Bu aralar Berk'in yüzünden çok fazla devamsızlık yapmıştım.
   Önce kıyafetlerimi giydim ve telefonumu elime alarak Google'a e- okul yazdım. Ardından tc. kimlik numaram ve okul numaramı da yazdıktan sonra giriş yaptım.
  Devamsızlık günlerime tıkladığımda gözlerim gördüğü sayı karşısında donakalmıştı.
  '9 gün mü?' Olamaz!
  Yarın okula gitmek zorunda mıydım?

   Arkadaşlar vote ve yorumlarınızı lütfen benden eksik etmeyin. Hikayem beğeniliyor mu? En azından bunu sayenizde öğrenmiş olurum. Okuyan herkese de şimdiden çok teşekkür ederim.

GENÇ AŞIKLARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin