Yavaş bir şekilde kafamı duvarın diğer tarafına doğru uzattım ve Tom'a doğru baktım. Dolabından bir şeyler alıyordu. Arkamı dönüp Eric'e doğru baktım.
"Dolabı orada!" Dedim. Kafasını salladı.
"Hadi git! Ben de dolabı açayım."
Kafamı salladım ve duvarın arkasından çıkıp Tom'a doğru ilerledim. Arkasına doğru geçtim.Dolabını sert bir şekilde kapattı ve bana doğru döndü.
"Ne istiyorsun?"
Kaşlarımı çattım.
"Hiç...hiçbir şey istemiyorum."
"Öyleyse niye buradasın?"
"Ah!" Dedim ve onu kolundan tuttum. İlerletmeye başladım.
"Biraz konuşmak iyi olur diye düşünmüştüm."
"Senin için mi? Benim için mi?"
"Aslında ikimiz için de.."
"Emin misin?" Diye sordu bana doğru yaklaşarak. Bir adım geri gittim ve kafamı salladım.Birlikte dışarıya çıktık.
"Geçenki yumruk için özür dilerim." Dedim ve orada duran banka oturdum. O da benimle birlikte oturmuştu.
"Evet ama sanırım ben onu haketmiştim."
Ona doğru baktım.
"Vay canına! Bunu duyacağımı hiç düşünmemiştim."
Dudağını büzdü.
"Ama duydun işte. Uzatma! Haksız olduğumu kabul ediyorum işte."O sırada telefonuma mesaj gelmişti. Bu Eric'di. Mesajda kitabın dolapta olmadığı yazıyordu.
Ona doğru baktım ve gülümsedim. Daha sonra ayağa kalktım.
"Tekrardan özür dilerim. Umarım beni affedersin." Dedim. O da ayağa kalkmıştı.
"Seni affetmemi mi istiyorsun? Öyleyse bugün bana gel!" Dedi sırıtarak.
Kaşlarımı kaldırdım.
"Affedersin anlayamadım?"
"Bugün gel ve beni önümüzdeki matematik sınavına çalıştır. Ancak böyle unuturum o yumruğu."
"Bilemiyorum..." Dedim.
"Ben seni ararım tamam mı? Okul çıkışında da eğer olursa gideriz." Dedim.
"Tamam." Dedi ve telefonunu cebinden çıkartarak bana gösterdi.
"Bekliyor olacağım!"Yapmacık bir şekilde gülümsedim ve koşarak okulun içine girdim. Koridorda koşarken Eric'e sert bir şekilde çarpmamla geriye doğru tökezlemiştim. Eric hemen ellerimden tutup düşmemi engelledi.
"Eric kitap orada değil mi?"
"Hayır değil."
"Tom beni bugün evine çağırdı."
"Ne? Ne için?"
"Onu matematiğe çalıştırmamı istiyor."Biraz düşündükten sonra konuşmuştu.
"Peki ne dedin?"
"Ona haber vereceğimi söyledim."
"Tamam söyle ona gidiyorsun. Eğer evine gidersen kitabı bulmamız daha kolay olur."
Gözlerimi büyüttüm.
"Kesinlikle bu harika bir fikir Eric. Sen bir dahisin!" Dedim ve ona sarıldım.
Ayrıldığımızda bana çok tuhaf bir şekilde bakıyordu. Gülümsedim.
"Eve gittiğin zaman beni de ara. Ama bunu çaktırmadan yap. Ben de oraya geleceğim çünkü."
"Tamam öyleyse ben ona haber vereceğim." Dedim ve arkamı dönüp koşmaya başladım........
"Neden bu kadar endişeli gözüküyorsun?" Diye sordu ve kapıyı açtı.
"Öyle mi gözüküyorum?"
"Evet."
"Belki de yorgunluktandır."
İçeriye girdik.
"Vay canına!" Dedim etrafa doğru göz gezdirerek. Ev tam anlamıyla tarihi eşyalar barındırıyordu.
"Çok güzel değil mi?"
"Evet." Dedim ve salondaki biblolara doğru ilerledim.
"Ailem tarih profesörlüğü yapıyor. Bundan dolayı evin her yerinde tarihi bir şey görmen mümkün."
"Öyle mi? Nerede yapıyorlar?"
"Üniversite de." Dedi kafasını kaşıyarak.
"Bugün eve çok geç gelecekler."
"Öyle mi? Neden?"
"Çünkü akşam yemekleri var ve 3 den önce geleceklerini sanmam."
"Oh bu gerçekten de..."
"Fazla mı?"
Kafamı salladım. Eliyle yukarıyı göstererek konuşmaya başladı.
"İstersen hemen başlayalım." Dedi. Kafamı olumlu anlamda salladım. Birlikte yukarıya doğru çıktık. Koridorlar bile tarihi eşyalarla kaplıydı. Halılar duvarladaki eşyalar ve süsler hepsi...
Tom'un odasını gördüğümde ise hayal kırıklığına uğramıştım. Burası evin diğer bölümlerine nazaran daha moderndi.Çantamı siyah deri koltuğun üzerine doğru koydum ve Tom'a doğru döndüm.
Öylece bana bakıyordu. Etrafıma doğru bakındım. İçeride kocaman bir kitaplık vardı. Kitaplara şöyle bir göz gezdirdim ama kırmızı kitabı bulamamıştım.
Daha sonra tekrar Tom'a doğru baktım. Ellerini cebine doğru koydu ve gözünü benden ayırmadan yaklaşmaya başladı. Eliyle sandalyeyi gösterdi.
"Sen şöyle geç. Ben sandalye getireceğim."
Dediğini yaptım ve sandalyeye oturdum. Kısa bir süre sonra elinde bir sandalye ile geldi. Kitaplarını ve kalemlerini çıkartıp yanıma oturdu.
"Hadi başla!" Dedi gözlerime bakarak.
....
Oturduğu yerde sert bir şekilde gerindi.
"Evet gerçekten iyi anlatıyorsun. Teşekkür ederim." Dedi daha sonra ayağa kalktı.
"Bir şeyler yemeğe ya da atıştırmaya ne dersin?"
"Tabii." Dedim ve ben de ayağa kalktım.
"Pizza sever misin?"
Kafamı salladım.
"Tamam öyleyse ben gidip sipariş vereyim." Kafamı salladım. O odadan çıkar çıkmaz kitaplığa doğru yönelmiştim. Bütün kitaplara bakıyordum ama hiçbiri onu andırmıyordu.
Telefonumu çıkardım ve Eric'i aradım.
"Evet burada bir şey yok. Yani sadece kitaplık için konuşuyorum."
"Tamam bekle beni. Odadaki camı aç ve onu oyala. Birazdan oradayım."
"Tamam" dedim ve telefonu kapattım. Hemen odanın camını açtım. O sırada Tom da zaten odaya gelmişti. Telefonu geri cebime koydum.
"Birazdan gelecek." Dedi.
Kafamı salladım. Pencereye doğru baktı.
"Buranın da bizim evin önü kadar derin bir sessizliği var."
Kafasını salladı.Telefonu masasının üzerine doğru koydu ve yatağının üzerine oturdu. Ben de yanına oturdum.
"Daha dün kavga ettiğimiz zamanı hatırlıyor musun?" Diye sordu. Kafamı salladım.
"Eğer o gün bana ilerleyen zamanlarda Bella attığı yumruk için senden özür dileyecek deseler inanmazdım."
"Ben de özür dileyeceğime inanmazdım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kurtlar Arasında (3. Kitap)
Werewolf"Çok garip öyle değil mi?! Birini seviyorsun ve onu kaybediyorsun! Hiç olmayacak insanlardan şüpheleniyorsun! Kime güvenip güvenmeyeceğin konusunda kararsız kalıyorsun! Daha sonra bir şey öğreniyorsun, bir şey oluyor ve işte o zaman anlıyorsu...