7. Bölüm

2.8K 220 18
                                    

    Duş alıp üzerimi giyindikten sonra çantamı da alıp odadan çıktım.
    Merdivenlerden yukarıya çıktım ve dolabıma doğru ilerlemeye başladım.
    Dolabımın önüne geldiğimde çantamı içine doğru kapattım. Kapağı kapattığımda karşımda Kate'i bulmuştum.
"Merhaba Bella" dedi dolaba yaslanarak.
"Merhaba. Nasılsın?"
"İyiyim. Sen?"
"Ben de fena sayılmam." Dedim telefonumu cebime koyarak.
"Seni tebrik etmek istemiştim. Yaptığın şey gerçekten çok güzeldi."
"Her ne kadar insan olsam da ben de bazen hayat kurtarabiliyorum."
"Evet beni yangından kurtardığın gibi." Dedi ve saçını kulağının arkasına doğru attı.
   Bir şey dememiştim. Yalnızca kafamı salladım. Aslında onunla konuşmak istiyordum. Yeniden konuşmak ve dertlerimi dökmek.
"Kate seninle biraz konuşabilir miyiz?"
"Tabii neden olmasın? Dersim boş!" Dedi yüzündeki hüznü bozmadan.
"Öyleyse dışarıya çıkalım." Dedim.
   Kafasını salladı. Birlikte dışarıya çıktık. Karşıdaki duran banka doğru ilerledik ve vardığımızda ikimiz de aynı anda banka oturduk. Kate altındaki eteğini düzeltti. Bana doğru baktı.
"Sen hasta olmazsın değil mi? Sonuçta yeni duştan çıkmış olmalısın ve hava soğuk."
"Hayır ben iyiyim. Üşümüyorum." Dedim.
  Kısa süren bir sessizlikten sonra bunu Kate bozmuştu.
"Galiba neden ayrı oturduğumuzla ilgili." Dedi.
  Ona doğru baktım.
"Evet biraz öyle." Dedim.
"Sürü birbirinden ayrıldı mı yoksa?" Diye sordum.
"Aslında tam olarak ayrıldı diyemeyiz. Sonuçta Ed hala bizim alfamız ve o ölmediği sürece bu böyle devam edecek."
"Peki o zaman sorun ne?"
"Sanırım daha kimse kendini, birbirimizle konuşmak için hazır hissetmiyor. Yani bunu tetikleyen bir şey olmadığı sürece bu böyle devam edecek gibi görünüyor."
"Peki ya siz? Yani Eric ile sen, Jess ile Ed?"
"Onları bilmiyorum ama Eric benim yüzüme bile bakmıyor."
"Bir sorun olduğunu düşünmüyorum. Yalnızca senin dediğin gibi. Daha birbirimizle konuşmak için hazır değiliz o kadar."
"Umarım öyledir Bella. Aksi halde ben kafayı yemek üzereyim. Yaz tatilini nasıl geçirdiğim hakkında hiçbir fikrim yok."
"Benim de!" Dedim ve karşıma doğru baktım.
"Peki ya siz?" Diye sordu parmaklarıyla oynayarak.
"Biz derken David ile ben mi?"
Kafasını salladı.
"Biz...biz...artık biz diye bir şey olduğunu sanmıyorum. Benim şu anki tek hedefim okuldaki derslerim faaliyetlerim, üniversite ve...Chris!" Dedim.
"Chris den bir haber yok öyle değil mi?"
  Kafamı olumsuz anlamda salladım.
"Dün kendi kendime geleceği görmek için uğraştım. Ama James yani kuzenim ve amcam bana, bunu denerken kalbimin durduğunu söylediler."
"Peki bir şey görebildin mi?"
"Aslında evet. Ama gelecek değil gibiydi. Chris'i gördüm. Karanlıktı ve bana doğru yaklaşıyordu. Kulağıma doğru eğildi ve fısıldadı. 'Hiçbir şey göründüğü gibi değildir' dedi daha sonra her şey kayboldu."
"Hiçbir şey göründüğü gibi değildir." Diye tekrar etti Kate.
  Kafamı salladım.
"James bunu bir daha yapmayacağıma söz vermem karşılığında Chris'in halasının numarasını bulacağını söyledi. Şimdi ondan haber bekliyorum işte."
"Anladım!.." Kısa bir süre sonra bana doğru döndü.
"Peli eğer ondan bir haber alırsan...yani halasıyla konuşursan falan..bana da haber verir misin?"
Tabi" dedim.
"Konuşabilirsem haber vereceğim."
"Teşekkür ederim."
  Ayağa doğru kalktı.
"Benim artık gitmem gerekiyor Bella." Ben de onunla birlikte kalktım.
  Hiç beklemediğimiz bir anda kendimizi kaybedip birbirimize sarıldık.
  Kate ağlıyordu ama ben ağlamayacaktım. Dişlerimi sıkıyorum diyebilirdim.
"Ne olursa olsun ayrılmayalım Bella. Lütfen! Sen ve Jessica benim kız kardeşim gibisiniz ve size ihtiyacım var."  dedi. Sarılmayı bıraktık. Ona doğru baktım. Makyajı akmıştı.
"Benim de size ihtiyacım var!" Dedim.
   Gülümsemişti.
....

  Okul çıkışında James'i kapının önünde bekliyordum. Ama bir türlü gelmek bilmiyordu. Sırtımı çıkışın duvarlarına doğru dayamış bekliyordum. Bir yandan da kafamı uzatıp James'in gelip gelmediğine bakıyordum.
  Kafamı tekrar duvara doğru yasladım ve gökyüzüne doğru baktım. Hava biraz bulutlu gibiydi. Kafamı çevirmemle korkup, sıçramam bir olmuştu. 
   David tam karşımdaydı ve bana doğru bakıyordu.
"Ah!" Dedim ve geriye doğru iki adım attım. Elimi bağrıma doğru bastırdım.
  David endişelenmiş görünüyordu.
"Sen iyi misin?...özür dilerim korkutmak istemedim."
  Kendime geldiğimde konuşmak için harekete geçtim.
"İyiyim. Sadece beni korkuttun. Seni bu şekilde görmeyi beklemiyordum."
"Tekrardan özür dilerim. Aslında karşılaşmamız iyi oldu Bella. Ben de seninle konuşmak istiyordum."
"Hayır...yani b-ben bunun şu anda uygun olabileceğini sanmıyorum."
"Neden ama? Ortada hiçbir engel yok!"
"Ama ben bir insanım. Hem de duyguları olan bir insan."
"Her ne kadar insan olmasam da benim de duygularım olduğunu unutuyorsun galiba."
   Derin bir nefes aldım.
"Pekala. Hadi öyleyse hemen konuşalım." Dedim ve ellerimi önümde bağladım.
"Ama burada olmaz. Parka gidelim mi?"
"David ben..."
"Lütfen!"
"Ah,pekala." Dedim çaresizce ve çantamdan telefonumu çıkarıp James'e beni beklememesi için mesaj attım.
   Birlikte yürümeye başladık. Yol boyunca ona doğru kafamı bile çevirmemiştim. Parka geldiğimizde çimenlerin üzerine oturduk ve ikimiz de sırtımızı arkamıza yasladık.
"Sanırım yağmur yağacak." Dedim ceketime daha çok sarılarak.
"Üşüdün mü?"
  Ona doğru baktım ve kafamı olumsuz anlamda salladım.
   Uzun bir süre boyunca sessiz kalmıştık. Sonunda bunu ben bozmuştum.
"Sessizliğin kulaklarımı sağır ediyor."
"Nereden başlayacağımı bilmiyorum."
"Ben de" dedim ve ona doğru baktım.
"Ed ile konuşuyor musunuz?" Diye sordum. Bir süre bekledi ondan sonra konuştu.
"Hayır şu sıralar kimseyle konuşmuyorum. Senin dışında." Dedi parmaklarıyla oynayarak.
"Ben de bugün okul başladığından beri ilk defa Kate ile doğru dürüst konuştum."
"Öyle mi? Ne konuştunuz?"
"David sürü dağılmadı öyle değil mi?"
"Sanmıyorum. Sadece ben şu sıralar konuşmak istemiyorum."
"Ama bu bir yere kadar sürecek." Dedim ve dudağımı yaladım.
"Muhakkak öyle olacaktır. Ama nedense artık kendimi Ed'e karşı bağımlı hissetmiyorum. Yani her an bir omega olabilirim." Dedi tuhaf bir şekilde.
"Nasıl yani? Sürüden ayrılabileceğini mi söylüyorsun?"
"Öyle bir şey demedim yalnızca sanki Ed ile olan bağımın koptuğunu düşünüyorum."
"Yapma! Eminim Ed gözlerini gösterdiği zaman fikrin değişecektir."
"Bunu bilmiyorum. Sadece hissediyorum."
"David!"
"Evet?"
"Chris den bir haber alabiliyor musun?"
"Ne yazık ki hayır!" Dedi ve kafasını öne doğru eğdi ve üzerinde oturduğu kurumuş çimleri yolmaya başladı.
"James...kuzenim. Karşılaşmıştınız...o bir yolunu bulacak ve Chris'in ya da halasının numarasını bulacaktır."
"Aslında ben bir ara Chris'in yanına gitmeyi düşünüyordum...yani ziyaret amaçlı."
"Bunu yapacağın zaman beni de çağır." Dedim.
   Birbirimize doğru baktık. Hiç beklemediğim anda kollarımı onun boynuna doğru doladım. Ve kafamı omzuna gömdüm. O da kollarını belime doladı. Ayrıldığımızda birbirimizin gözlerinin içine baktık.
"Sanırım biz arkadaş kalmayı başaramıyoruz." Dedi ve alnımı öptü.
"Evet haklısın! Başaramıyoruz." Dedim ve kafamı göğsüne doğru dayadım. Ve elimi beline doğru sardım.
"Chris'i çok merak ediyorum David."
"Ben de canım...ben de" dedi ve saçlarımı okşadı...

   Merhaba arkadaşlar! Sevgili okuyucularım. Sevgili Belvid ciler bu bölümü hepinize ithaf ediyorum. Bu arada merak edebler için söylüyorum ki; kitap içerisinde muhakkak Chris'in nasıl olduğuyla yani yaşayıp yaşamadığı ile ilgili bilgi vereceğim.
  Bu arada yeni bir kitap yazmaya başladım ve bu gerçekten aklıma gelen en iyi kurgu oldu. Onu da yazmaya başladım. Elimden geldiğince kitapları aksatmamaya çalışacağım ama."Gizli Element" adlı kitabımı da bakarsanız gerçekten çok ama çok sevinirim. Lütfen benim için bir şans verip okuyun ve yorum yapın! Şimdiden teşekkür ederim

Kurtlar Arasında (3. Kitap)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin