9.Bölüm

2.5K 208 9
                                    

James ile ayrıldıktan sonra dolabıma doğru ilerledim ve içerisinden biyoloji kitaplarımı alıp sınıfa doğru ilerledim. David de oradaydı ve ben ne yapacağımı bilmiyordum. Geçen gün James ile konuşmamızdan sonra bunu iyice düşünmüştüm ve bunu her ne kadar James'e söylemesem de haklı olduğunu kabul etmiştim.

Yavaş bir şekilde içeriye girdim. David 'in baya bi önündeki sıraya oturdum. Kafama bir kağıt topu yememle arkamı döndüm. Bu David di. Bana göz kırpmıştı. Gülümsedim ve tekrardan önüme döndüm. Bayan Will çoktan sınıfa girmişti.
"Evet" dedi ve çantasını masanın üzerine koyup bize doğru döndü.
"Size geçen zaman ki verdiğim kağıtları ders çıkışında bana verebilirsiniz. Tabii bu yalnızca, bu dersi almak istemeyenler için geçerli. Sizi burada zorla tutmayacağımızı biliyorsunuz." Dedi ve pis bir şekilde sırıtarak eline tebeşiri alıp tahtaya bir şeyler yazmaya başladı.
"Stone?" Dedi ve arkasına döndü.
"Sen bu dersi bırakmayı düşünüyor musun?"
David kısa bir süre sessiz kaldıktan sonra konuşmaya başladı.
"Hayır Bayan Will. Ben bu dersi bırakmayacağım."
Bayan Will sırıtmıştı.
"Pekala. Dur da buna ben karar vereyim." Dedi ve bize doğru döndü.
"Tahtadaki ilk beş soruyu yanıtlamaya ne dersin?" Dedi ve tebeşiri oraya doğru uzattı. David yavaş bir şekilde sandalyesinden kalktı ve Bayan Will'in elindeki tebeşiri alıp elementlerin insan vücuduna ne gibi bir katkıları olduğunu yamaya başladı. İşini bitirdikten sonra Bayan Will'e doğru döndü ve tebeşiri uzattı.
"Evet Stone haklısın! Zaten kana kırmızı rengi veren şey demir öyle değil mi?" Tekrar bize doğru döndü.
"Kana kırmızı rengini veren maddeden bahsediyoruz burada." Bana doğru baktı.
"Winston?"
Önce David'e sonra Bayan Will'e baktım.
"David'i aydınlatır mısın lütfen?"
Yutkundum.
"Bu maddenin adını ne?"
"Hemoglobin Bayan Will."
"Ve işte. Doğru cevap!" Dedi ve David'e doğru döndü. Ona doğru yaklaştı.
"Hala bu sınıfta kalmak istiyor musun Stone?"

David elini tahtaya doğru dayadı. Nefes alış-verişleri hızlanmıştı. Ama gözünü Bayan Will den ayıramıyordu. Kafasını geriye doğru çekti. Ama Bayan Will ona doğru korkunç bakışlarla daha da eğiliyordu. David artık nefes alamaz duruma geldiğinde hemen arkasını döndü ve koşarak sınıftan çıktı.

Gözlerimi büyüttüm ne olduğunu anlamamıştım.
Ben de hemen ayağa kalktım. Ve hiçbir şeyimi yanıma almadan koşarak David'in peşinden sınıftan çıktım.

Koridor bomboştu. Nereye gitmiş olabilirdi ki. Etrafıma bakınıyordum ki merdivenlerin orada bir gölge görmemle oraya doğru koşmaya başladım. Aşağıya doğru iniyor olmalıydı. Yani soyunma odalarına. Hemen aşağıya indim ve erkekler soyunma odasına girdim. Ama kimse yoktu. Yalnızca su sesi geliyordu.

Yavaş adımlarla içeriye girdim.
"David?"
Duş kabinlerinin önüne geldiğimde su sesinin geldiği yöne doğru ilerledim. Sesin geldiği kabinin önüne geldiğimde David'in suyun altında oturduğunu ve derin derin nefes alıp verdiğini fark ettim.
"David!?" Hemen kabine girip suyu kapattım ve David'e doğru eğildim.
Yüzünü iki elimin arasına aldım.
"Sen iyi misin?"
Göz bebekleri kayıyordu ve nefes alamıyor gibi inliyordu.
"David ne oldu sana!?" Diye bağırdım.
Bir şeyler yapmalıydım. Ne yapmam gerektiğini bulduğumda ona sert bir yumruk attım. Yere doğru yığıldı daha sonra gözlerini açtı ve bana tuhaf bir şekilde bakarak doğruldu. Yanağını tutuyordu.
"Bunu neden yaptın ki!?"
"Aklıma başka bir şey gelmedi. Ama bak gördün mü işe yaradı işte!" Dedim. Daha sonra derin bir nefes aldım.
"Tanrım David neler oluyor?"
"Bilmiyorum sadece Bayan Will bana öyle davranınca nefesim kesildi."
"Neden ki?"
"Bilmiyorum. Bir şey....bir şey beni etkilemiş olmalı."
"Mesela ne?"
"Mesela onun bakışları!..,.Kendimi buna mecburmuşum gibi hissettirdi bana."
Bu çok garipti. Şimdi bu da ne demek oluyordu böyle?
Yavaş bir şekilde yerden kalktım ve onu da kaldırdım. David'in her yeri ıslanmıştı.
"Sen iyisin değil mi?" Diye sordum ve kolunu omzuma doğru atıp onu yürüttüm.
"İyiyim." Dedi. Onu kabinlerden çıkartıp dolabının önündeki oturaklara oturttum ve dolabının şifresini öğrenip içinden temiz bir üst ve alt aldım.
"Neyse ki sporcusun ve yanında yedek kıyafet bulunduruyorsun."
Bana doğru baktı. Daha sonra gözlerini benden kaçırdı. Hemen üzerindeki tişörtünü çıkarıp ona vermiş olduğum üstünü giydi. Daha sonra arkamı döndüm ve pantolonunu da değiştirdi. İşi bittiğinde tekrar ona doğru döndüm.
"Sen iyisin değil mi?"
"Evet ama sen de ıslandın."
"Önemli değil. Zaten şimdi yüzme antrenmanı olduğu için...üzerimi her halde değiştirmek zorunda kalacağım."
Kafasını salladı.
"Şimdi oraya mı gideceksin?"
Kafamı olumlu anlamda salladım.
"Hadi öyleyse gidelim. Ben de seni izlemek istiyordum zaten."
Kafamı tekrardan salladım ve birlikte soyunma odasından çıktık.

Kurtlar Arasında (3. Kitap)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin