"Kalk!"
"Kalk!"
"Kalkmalısın!"Yumruklar eşliğinde kendime geldim ve gözlerimi açtım.
Ed öylece bana yumruk atıyordu. Uyandığımı görünce beni yattığım yerden doğrulttu. Ona doğru baktım.
"Neler oluyor?" Dedim ve elimi acıyan kulağıma doğru götürdüm. Kanıyordu.
"Kalk seni aptal! Buradan gitmeliyiz! Hemen!"
Dediğini yapıp ayağa kalktım. Em'in tişörtünü elime aldım. Ed koşmaya başlamıştı bile ben de arkasındaydım. Ona yetiştiğimde tempoyu bozmadan konuşmaya başladım.
"O şey de neydi öyle?"
"Konuşma yalnızca koş! Bizi görmesine izin veremeyiz!"
"Kim?"
"Kapat şu çeneni!" Dedi ve bana doğru baktı. Ateş kırmızısı gözleriyle bana bakmaya devam ediyordum. Hemen kafamı çevirdim ve koşmaya devam ettim. Ormandan çıktığımızda ikimiz de nefes nefese kalmıştık.
"Eğer kurt olmasaydım, şu anda kalp krizinden ölüyor olurdum!"
"Ben seni öldürmeden önce şu arabaya binmeye ne dersin?"
"Tamam tamam! Sakin ol! Biniyorum işte." Dedim ve arabaya bindim. O da bindikten sonra arabayı çalıştırdı ve hızlı bir şekilde sürmeye başladı.
"Şimdi ne yapacağız? Kızın izini süremedik!"
Bir şey demiyordu. Sessizliği tercih ediyordu.
"Ed ne yapacağız? Kız..."
"Sadece bir saniye! Bir saniye olsun şu işe yaramaz çeneni kapatmayı dene David!" Diye bağırdı. Açıkçası alınmıştım. Bir şey demeden önüme doğru baktım ve elimle başımı ovdum. Camdan dışarıya doğru baktım.
"Bundan kimseye bahsetmeyeceksin!"
"Neden?"
"Çünkü ben etmeyeceksin diyorum!"
"Ama bir şeyi unutuyorsun Ed...nedense kendimi artık senin dediklerini yapacak kadar sorumlu hissetmiyorum!"
"Kimden öğrendin bu sözleri..Bella dan mı?"
Ona doğru sert bir şekilde baktım. Arabayı sert bir şekilde durdurdu ve bana doğru döndü. Gözlerinin rengi yine değişmişti. Aynı zamanda ben de değiştirdim ve ona doğru baktım.
Hırlamaya başladı.
...-Bella
Kapının çalmasıyla irkilmiştim. Suyumdan bir yudum aldım. Gözlerimi kapattım. Geri açtığımda ise Jess'in çoktan kapıyı açtığını gördüm. Kate ile birbirimize doğru baktık. İkimiz de aynı anda ayağa kalktık.
David ve Ed gelmişlerdi. Onlara doğru ilerledim.
"Lütfen bir şey bulduğunuzu söyleyin!"
Ed kafasını olumsuz anlamda salladı. Önce Ed'e ardından David'e doğru baktım.
"Lanet olsun!" Diye bağırdım ve elimdeki bardağı duvara doğru fırlattım. Kimse sesini çıkarmıyordu.
Tekrar onlara doğru döndüm.
"Kokusundan gidemediniz mi?"
"Gidiyorduk..." Dedi David ardından Ed'e doğru baktı.
"Ama sonra koku kayboldu." Diye tamamladı.
"Koku nerede kayboldu?"
"Ormanda..tam ortada!" Dedi Ed gözlerini gözlerime sabitleyerek.
"Tyler nerede?" Diye sordu David yukarıya doğru bakarak.
"Bay ve Bayan Martin eve döndüler. Tyler ise...merkezde beklemeye karar verdi."
"Yanında kim var?" Diye sordu Ed.
"James onun yanında duruyor." Dedi Kate yere doğru bakarak.
David'e doğru baktım. Ardından gözlerim kulağına doğru takılmıştı. Kulağının rengi olduğundan daha da tuhaf duruyordu.
Daha sonra Ed'e doğru baktım. O da çok endişeli görünüyordu.Jess ve Kate'e doğru baktım. Kate ile göz göze geldik. O da bir şey olduğunu çakmış olmalıydı ki onlara tuhaf bakıyordu.
"Neyiniz var sizin?" Diye sordum.
"Çok tuhaf görünüyorsunuz?" Diye tamamlamıştı Kate.
"Evet! Biz sadece biraz yorgunuz. Aslında dinlensek iyi olacak. Sizi de evinize bırakayım mı çocuklar?" Diye sordu ardından bana, Jess'e ve David'e baktı.Hepimiz kabul ettik. Akşam olmak üzereydi zaten. Çantamı ve ceketimi alıp Kate'e doğru baktım.
"Bardak için üzgünüm Kate. Bir anlığına kendime engel olamadım."
"Önemi yok!" Dedi gülümseyerek.
Ben de gülümsedim. David ve Jess çoktan gitmişlerdi bile. Ben de evden çıktım ve arabaya bindim. Ed ben biner binmez arabayı çalıştırdı. Jess önde, ben ve David arkada oturuyorduk. David rahat edememiş gibi hareket edip duruyordu. Sürekli yüzünü buruşturuyordu.
"Bir sorun mu var?" Diye sordum. O sırada Ed ile dikiz aynasından göz göze gelmiştik.
Geri David'e doğru baktım.
"Hayır sadece biraz sırtım ağrıyor o kadar."
Bir şey dememiştim. Ama nedense ikisinin de bir şeyler sakladıklarını hissediyordum.Ed, Jess ve David'i bıraktıktan sonra benim evime doğru ilerlemeye başlamıştı.
Yol boyunca tek bir kelime bile etmemiştik. Nihayet evin önüne geldiğimizde bana doğru döndü.
"Yarın okula gelecek misin Bella?"
"Evet geleceğim. Ed ormanda her şey yolundaydı öyle değil mi?"
"Şüphen mi var?"
"Aslında..." Duraksadım. Derin bir nefes aldıktan sonra konuştum.
"Hayır." Dedim ve başka bir şey söylemeden arabadan indim. Ben arabadan iner inmez arabayı çalıştırmıştı.Eve girdiğimde James'in çoktan eve dönmüş olduğunu fark ettim.
"Tyler eve mi döndü?" Diye sordum.
"Evet."
"Amcam nerede?"
"Duş alıyor."
Kafamı salladım.
"Ben yukarıda olacağım." Dedim ve merdivenlerden yukarıya çıktım.Odama girdim. Çantamı yatağın üzerine koydum. İçinden telefonumu çıkarmaya çalışırken bir şey fark etmiştim. Çantamdaki 4 ilaç kutusunu da elime alıp onlara doğru baktım. Bunlara bugün başlamalıydım. Ama ben tamamen unutmuştum. Kafama vurdum. Hemen birini ağzıma attım ve güçlükle yuttum. İlaçları çekmeceye koydum.
Banyoya girdim ve kendime bakmaya başladım. Ardından kapıyı kapattım. Üzerimdekileri çıkardım ve kendimi köpüklerin içine attım. Uzun bir zamanı orada geçirmiştim. Kafamı duvara doğru dayadım ve gözlerimi kapattım. Ama geri açmayı başaramamıştım...
Whohoo!! Acaba o, David'in kulaklarını kanatacak derecede kükreyen kimdi? Sizce bölümler nasıl ilerliyor? Okurken zevk alıyor musunuz? Umarım alıyorsunuzdur. Çünkü açıkçası ben yazarken bile heyecanlanıyorum sjsjs neyse lütfen vote ve yorumlarımızı eksik etmeyelim. Teşekkürler...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kurtlar Arasında (3. Kitap)
Lupi mannari"Çok garip öyle değil mi?! Birini seviyorsun ve onu kaybediyorsun! Hiç olmayacak insanlardan şüpheleniyorsun! Kime güvenip güvenmeyeceğin konusunda kararsız kalıyorsun! Daha sonra bir şey öğreniyorsun, bir şey oluyor ve işte o zaman anlıyorsu...