10. Bölüm

2.6K 210 6
                                    

Gözlüğümü ve bonemi takıp havuzun başına geçtim ve ısınmaya başladım. O sırada melisa yanıma gelmişti. Ona doğru baktım ve gülümsedim.
"Merhaba Bella. Artık takımda olmana çok sevindim."
"Teşekkür ederim. Ben de çok sevindim. Benim için değişiklik olacak."
Gülümsemişti.
"Antrenmanlara hazır mısın? Biliyorsun ileriki zamanlarda başka okuldan takımlarla yarışmalarımız olacak."
Kafamı olumlu anlamda salladım.
"Hazır hissediyorum."
"Harika." Dedi ve tribünlere doğru göz gezdirdi.
"Tanrım o orada!" Dedi ve benim önüme doğru geçti.
"Her şey yolunda mı?"
"Evet sadece bilemiyorum belki bu biraz tuhaf olacak ama....David ve arkadaşları tribünde aynı zamanda başka kişiler de var."
Yapmacık bir şekilde gülümseyerek gözlerimi büyüttüm.
"David derken?"
"Ah şu sıralar ondan hoşlanmaya başladığımı hissediyorum."
Gözlerimi kırpıştırdım. Buna inanamamıştım.
"Üzgünüm ama anlayamadım!"
"David diyorum. Sanırım ondan hoşlanıyorum." Dedi ellerini birleştirerek.
Tuhaf bir şekilde ona baktım.
"Ah üzgünüm. Yanlış bir şey mi söyledim?"
Hiçbir şey söylememiştim. Sanırım tekrar birlikte olduğumuzdan haberdar değildi. Yalnızca arkama dönüp oraya doğru bakmıştım. David ona doğru baktığımı görür görmez el sallamıştı. Tekrar Melissa'ya baktım. Melissa'nın da gözü oradaydı. Bir anlığına ikimiz de göz göze gelmiştik. Melissa heyecanlanmış görünüyordu.
"Aman tanrım! Az önce bana el mi salladı o?"
"Ah pekala şu an....."
  O sırada gelen anons sözümü yarıda bırakmıştı.

"Bütün yüzücüler yerlerine!"
  Melissa bir şey söylemeden koşarak yerine geçti. Ben de son kez hazırlıklarımı tamaladım ve üstümdeki bornozu çıkarıp yerime geçtim. Derin bir nefes aldım ve yerleştim. Silah sesiyle birlikte suya atlayacak ve bir tur yapıp geri yerimize dönecektik.

   İşte silah sesi duyulmuştu. Hemen havuza doğru atladım. Ve kollarımla ayaklarımı hareket ederek havuzun yüzeyinin alt kısmından yüzmeye başladım. Nefesimi iradeli kullanmaya çalışıyordum. Bir turu tamamlamama az kalmıştı. Kimseye bakmadan bölgemde bitişe doğru ilerlemeye çalışıyordum. Geldiğimde kafamı hemen sudan çıkardım ve elimi havaya kaldırdım. O anda tribünlerden alkış sesleri kopmuştu. Gözlüğümü çıkartıp etrafa bakındım. Anlaşılan ilk ben gelmiştim. Melissa da geldi. Nefes nefese kalmıştı.
"Tanrım! Senden öndeydim. Beni nasıl geçebildin."
  Kafamı olumsuz anlamda salladım.
"Ben..bilmiyorum. Kimsenin nerde olduğuna bakmadım. Yalnızca yüzdüm."
"Bu iyiydi Winston. Ama umarım yerimi almazsın!" Dedi tuhaf bir şekilde sırıtarak ve sudan çıktı.

  Bunu hangi anlamda söylediğini bilmiyordum. Ama yine de oldukça tuhaf söylemişti.
Ben de hemen sudan çıktım. Orada bulunan bornozumu aldım üzerime geçirdim. O sırada koç bana doğru geliyordu.
"Güzel iş çıkardın Bella! Her zaman böyle devam edersen iyi bir yere geleceğini düşünüyorum."
Gülümsedim ve bornozumun iplerini bağladım.
"Teşekkür ederim efendim. Umarım sizi hayal kırıklığına uğratmam."
Kafasını salladı ve yanımdan ayrıldı. David'e doğru baktım. Aynı zamanda Kate ve Jessica da oradaydı ama ayrı yerlerde oturuyorlardı. Gözümü onlardan ayırmadan salondan çıktım. Soyunma odasına doğru ilerledim. Diğer kızlar da çoktan oradaydı. Hemen üzerimdekileri çıkartıp duşa girdim.
Bitirdiğimde üzerime havlumu sarıp kabinden çıktım. Dolapların önüne geldiğimde ise karşımda Tyler'ı bulmuştum. Biraz ürpermiştim.
"Tyler burada ne arıyorsun?"
"Sadece seni görmek istemiştim." Dedi ve gülümsedi.
Havluma daha çok sarıldım.
"Şimdi mi?"
"Müsait olduğun bir zamanda da olabilir."
"Bu iyi olur! Çü..çünkü gördüğünü gibi şu anda o kadar da müsait değilim." Dedim havluyu göstererek.

Kafasını salladı.
"Giyindikten sonra bahçeye gelir misin?"
"Elbette gelirim."
"Güzel. Seni orada bekliyor olacağım." Dedi ve arkasını dönüp odadan çıktı.oldukça tuhaf bir durumdu. Niye böyle tuhaf davranıyordu ki?

Üzerimi değiştirdikten sonra bahçeye çıktım. Çıkar çıkmaz üzerimdeki ceketime iyice sarılmıştım. Tyler orada bankta oturuyordu. Hemen ona doğru ilerledim ve geldiğimde bende onun yanına oturdum.
"Hava çok soğuk sanırım kar yağcak."
"Olabilir. Ne de olsa kış aylarına girmek üzereyiz."
Ona doğru döndüm.
"Tyler artık ne olduğunu söyleyecek misin?"
"Sadece seni görmek istemiştim." Dedi ve o da bana doğru baktı. Ardından gözü boynuma takılmıştı. Ben de oraya doğru baktım.
"Bir sorun mu var?" Diye sordum. Sırıtarak bana doğru baktı.
"Kolyeyi çıkarmamışsın!" Dedi yüzündeki sırıtmayı sürdürerek.
Bir şey dememiştim. Daha doğrusu diyememiştim. Umarım bunu yanlış anlamamıştır. Gözlerimi kırptım ve ona doğru baktım.
"Bunu takıyorum çünkü benim arkadaşımsın ve...."
   Kısa bir süre sessiz kaldım.
"Ve?"
"Ve...gerisini getiremedim işte."
  Gülmüştü. Tekrar karşısına doğru baktı. Ben de karşıma doğru bakmıştım.
"Senden hoşlanıyorum Bella."
   Bunu duyar duymaz hemen ona doğru dönmüştüm. O sırada da kar yağmaya başlamıştı zaten.
  Bana doğru baktı.
"Senden hoşlanıyorum ama sana çıkma teklifi etmeyeceğim. Seni gerçekten çok seviyorum ve..." Diyerek bankın üzerinde donmuş bir şekilde duran elimi tuttu.
"Ve ben bu arkadaşlığımızı, bu yakınlığımızı bozmak istemiyorum. Lütfen sende ne olursa olsun bu dostluğu bozma." Dedi. Hala elimi tutuyordu.
   Ne diyeceğimi bilemiyordum. Yalnızca kafamı sallamakla yetinmiştim
"Tamam" dedim ardından.
"Bu dostluğu bozmayacağım! Her ne olursa olsun!"
  Gülümseyerek kafasını banka doğru dayadı.
"Söz ver!" Dedi.
   Biraz bekledikten sonra konuşmuştum.
"Söz veriyorum." Dedim. Kafasını koyduğu yerden kaldırarak doğruldu. Elimi bıraktı ve ayağa kalktı. Hiçbir şey söylemeden ellerini cebine koydu ve binaya doğru yürümeye başladı.
  
   Bu da ne demek oluyordu şimdi? Benden hoşlanıyordu ama bu arkadaşlığı bozmak istemiyordu. Aslında bir bakıma en iyisini yapıyordu.

  Etrafıma doğru bakındım. Kar yağmaya devam ediyordu. Yerler tutmaya başlamıştı bile. Ama o kadar soğuk değildi. Hatta şu anda üzerimdeki ceketimi çıkartıp oturabilirdim.

   Oturduğum yerde bacak bacak üstüne çeldim. Kollarımı önümde bağladım. O sırada bir şey fark etmiştim. Tam 1 sene önce Chris bana, beni sevdiğini söylemişti ve o zaman da bunun gibi kar yağıyordu. Buna inanamıyordum. Bana o gün "1 sene sonra Chris yanında olmayacak nerede olduğunu bilmeyeceksin, sürü birbirinden kopmaya başlayacak, David ile birlikte olacaksın ve Tyler adında bir çocukla tanışacaksın, o senden hoşlandığını söyleyecek ama arkadaşlığınızı bozmak istemeyecek" deseydi muhtemelen inanmazdım. Bu kişi deli diye düşünürdüm. Ama şimdi şu olanlara bak! Chris'im benim....ailemin acısını bana unutturan adam. Tam 1 ay yanımda olup beni sevmekten asla vazgeçmeyen adam. Ama ben ona ne yaptım!!
  Ona sırt çevirdim. Sırf küçük bir hataya düştüğü için onu affetmedim. Şu anda kendimi çok suçluyor ve vicdan azabı çekiyordum.
  Yanıma, yine o Chris'in silüetinin oturmasıyla göz yaşlarımı serbest bırakmıştım.
"Neden bana vicdan azabı çektirmeyi seçtin!?" Dedim ve ona doğru döndüm. Bu sefer gülümsemiyordu. O da benimle birlikte ağlıyordu.
"Neden seni çok sevdiğimi bana başka bir şekilde fark ettirmedin?" Dedim. O sırada bir anda puf olmuştu. Onu yanımda görememiştim. Aslına bakarsanız onun silüeti bile bana yetiyordu. Şimdilik....

  Evet arkadaşlar sizce bu bölüm nasıldı? Anlaşılan Bella hala neler yaptığını bilmiyor ve düşünemiyor ha?! Siz ne dersiniz? Peki ya Melissa'ya ne diyorsunuz? Bella ve David den haberi yok galiba.  Aynı şekilde Tyler. Bu arada ölen bütün vatandaşlarımıza, askerlerimize ve polislerimize allahtan rahmet diliyorum. Vote ve özellikle de yorum yapmayı unutmazsanız çok sevinirim.

Kurtlar Arasında (3. Kitap)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin