Gökçe'nin Ağzından
Şeyma Eskişehir' e gideli 1 hafta olmuştu ve yarın geliyordu. Sömestra 25 gün kalmıştı ve bu 25 gün evde ders alacaktı. Zaten o okula gelmesini istemiyordum. Onun arkadaşı olduğumuz için bile bizle dalga geçenler ona ne yapmazdı? Gerçi, döverdik. Sıkıntı çıkmazdı ama yine de canı sıkılırdı. Zaten bu 1 hafta boyunca onun arkasından konuşan kızları bir bir dövmüş, erkek olanları da Arda, Mahmut ve Burak dövmüştü. Ali de birkaçında yardım etmişti.
Burak ve özellikle Ali Mahmut'u pek sevmeseler de sıkıntı çıkmıyordu. Arda bu sırada Şeyma' nın Eskişehir' e gittiğini öğrenmişti. Merve' nin ilişkisi ise Mahmut'la normal bir durumda ilerliyordu. Ama nedense içime hep onunla ilgili çok kötü şeyler doğuyordu. Ve benim dediklerim genelde çıkardı. Oturup biraz televizyon açıp izledim. Ama sadece izledim. Gözlerim televizyonda olsa da aklım Burak'taydı. Aklıma istemsizce geliyordu ve engelleyemiyordum. O sırada kafamı dağıtmak amaçlı Merve'yi aramaya karar verdim. Onu düşünmeyecektim. Okuldan çıktıktan sonra Merve Mahmut'la buluşacağını söylemişti. Beni de davet etmişti ama hem canım istemediğinden hem de onları yalnız bırakmak istediğimden gelmemiştim. Neyse deyip geçiştirdim. Telefon açılmıştı.
- Merve canım sıkıldı da aradım. Neredesiniz?
- Ben geliyorum şimdi. Arabadayım.
- Tamam o zaman meşgul etmeyeyim seni.
Tam kapatıyordum ki telefondan çığlık sesleri gelmeye başladı. Hemen "Neler oluyor? "Diye bağırdım ama ses gelmemişti ve çığlık sesi gelmiyordu artık. Kaza yapmıştı ve ben nerede olduğunu bilmiyordum. Allah kahretsin diye mırıldandım. Elim ayağıma dolaşmıştı. Polisi mi ambulansı mı arayayım derken polisi aramaya karar verdim. Önce kazanın olduğu yeri bilmem gerekliydi. Polisi arayıp kekeleyerek de olsa Merve' nin telefon numarasını verdim. Onlar sinyali takip edip ambulansa haber vereceklerdi. Yaklaşık 10 dakika sonra telefonuma kazanın olduğu adres gelmişti. Hemen evden çıkıp oraya gitmeye başladım. Şeyma' ya veya ailesine haber vermeyecektim çünkü endişelendirmek istemiyordum. O sırada Merve' nin annesi aramaya başladı. Yutkunarak açtım telefonu.
- Gökçe ben Merve'ye ulaşamıyorum. Şeyma'yı aradım o da Eskişehir'deymiş. Versene telefonu ona.
- Şeyy ben veremem telefonu.
- Niye? Yanında değil mi?
Aklıma ilk gelen yalanı söyledim. Ne yaptığımı bilmiyordum. Hafif kekeleyerek de olsa konuşmaya başladım.
- Mukaddes teyzeciğim, o Mahmut'la çıktı.
Aslında pek de yalan sayılmazdı. Ama şuan çok üzgündüm ve biraz daha üzerime gelirse hıçkırarak ağlamaya başlayacaktım. Sesim cidden kötüydü.
- Gece gece ne çıkmasıymış bu?
- Mukaddes teyzeciğim dışarı çıktılar. Bişey olmaz.
Şuan içinde bulunduğumuz durumlar bunun tersini gösteriyordu.
- Sen neden şimdi hıçkırdın bakayım? Bir şey mi oldu Merve'ye?
Hıçkırdığımın farkında bile değildim. Ayrıca daha fazla saklayamazdım. Anlamıştı. Ama zaten Mukaddes teyzeciğim gelmek istese, Çankırı' dan Denizli en az 7 saat tutardı. Allah- u Ekber deyip ona alıştıra alıştıra söylediğimde ağlamaya başlamıştı. Anında. Buraya gelmemesini söylesem de geleceğini söylemişti. Mahmut'u da aradım ve kaza olayını söyledim. Endişelendiği belliydi. Adresi söyleyip telefonu kapattığımda gelmiştim. Sedyeye alıyorlardı ve yüzü bembeyazdı. Kaşı ve dudağı patlamış, yüzünün bir iki yerinde morluk vardı. Gözyaşlarıyla onu izledikten sonra elini tuttum. Soğuktu. " Yaşıyor değil mi ?" Diye endişeyle sorduğumda evet demeleri için dua ediyordum. " Evet. " dediklerinde derin bir oh çektim. " Ama nabzı çok zayıf. " dediklerinde "Olsun. Yaşıyor ya. Önemli olan bu. "Dedim. Onu ambulansa koydukları sırada Mahmut geldi. Evi bu noktaya yakındı zaten. Ambulansa ikimiz de oturunca görevli " Bir kişi. " diye uyarmıştı. Kalkmayacaktım. Kimse kusura bakmasın. Hatta isterlerse baksın. Kalkmayacaktım. Onun arkadaşıydım ben. Hem de iki senelik. Mahmut da bunu bilerek kalktığında yol almaya başladık. Elini okşuyordum Merve' nin. Aslında iki adı vardı: Almila. Ve onun dışında bir de göbek adı vardı. Kimse bilmezdi yakınları dışında. Tabii biz de biliyorduk. Kimsenin bilmediği ismi Ekim' di. Bu ismi Almila 'dan daha çok benimsemişti. Öyle ki , Almila deyince bakmazdı ama Ekim deyince mutlaka tepki verirdi. Hastaneye geldiğimizde hemen ameliyathaneye aldılar. Benim yüzümden diye düşündüm. Onun dikkatini dağıtmıştım telefonda. Eğer onu aramasaydım olası bir kaza ihtimalinde bunu kaza yapmadan atlatabilirdi. Dikkatini dağıtmıştım. Bu gerçek beni kötü ediyordu. Yaklaşık 2 saat sonra çıktığında iyi olacağına inanarak güçlü bir şekilde ayağa kalkıp doktorun önünü kestik Mahmut'la. Doktor "Hastanın neyisiniz? "Diye sorunca Mahmut "Sevgilisiyim. " dedi ve ben de bunun üzerine "Arkadaşı. "Diye cevap verdim. Doktor onaylayan mırıltılar çıkardıktan sonra konuşmaya başladı:
"Bakın, açık konuşacağım. Merve Hanım buraya geldiğinde yaşıyordu doğru ancak durumu ağırdı. Biraz daha geç kalınsaymış ölebilirmiş. Merve Hanım bu konuda çok şanslı hemen müdahale edilebilmiş ancak, o yürüyemeyecek....
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞK GÖZYAŞLARI
Novela JuvenilKendime yeni gelmiştim. Bunu yapan Arda olamazdı. O bu kadar kötü biri değildi . Asla intikamı bu kadar abartmazdı. Bir kıza bunu yapamazdı. İntikam için bunu yapacak kadar alçalamazdı. Ben bu adama mı aşık olmuştum? Beni belki sevmeyebilirdi ama ne...