Hatalarım varsa lütfen affedin~
İyi okumalar!!
***
İçeriye çekingen bir bakış atıp ufak adımlarla Kai'nin yanından geçtim. Çok da büyük olmayan odanın tam ortasında durduğumda kapanan kapının sesini işittim. "A-Aslında bu unutturma işini sonraya ertelesek çok daha iyi olur. Luhan'ın yanına gitmeliyim." hissettiğim heyecandan kurtulabilmek için ellerimle oynamaya başlamıştım ancak Kai'nin bana hissettirdiği bu his öylesine bir el oynamasıyla geçecek gibi değildi.
"Eminim ki onunla ilgilenen başka biri vardır." belime dolanan kollarla gerildim. "Bu yüzden kafanı onunla yorma."
Dolgun ıslak dudaklar boynumda keşfe çıkmaya başladığında tuttuğum nefesimi titrek bir şekilde bıraktım. Gözlerim yavaş yavaş onun büyüsüne kapılarak kapanıyordu ve ben buna karşı koyamıyordum.
Açıkçası, karşı koymak da istemiyordum.
"Kyungsoo.." ismimi kulağıma doğru fısıldadı ve devam etti "Bana karşı çok yanlış duygulara kapılıyorsun."
Kapalı olan gözlerim aniden açıldı. Yanlış duygular derken bahsettiği hangi duygumdu? Güven mi yoksa sevgi mi? "Anlamıyorum." dediğimde tekrarladı. "Anlamıyorsun ve anlamamakta ısrar ediyorsun."
Elleri gömleğimin düğmelerini açarken "Ben senin masallarda duyduğun prense dönüşen o aptal kurbağa değilim Kyungsoo." dedi. "Ben gözünü kırpmadan insan öldüren, kaçıran, yağmalayan ve daha bir çok kötülükleri yapan bir korsanım."
Gözlerim dolmaya başlarken bakışlarımı odada dolaştırdım. Onun bunları yaptığını biliyordum. Bu kadar kötü olduğunu hatta belkide beni kıracağını da biliyordum. Ancak ne yazık ki kalbim beni dinlemiyordu.
Kai omuzlarımdan tutup kendisine doğru çevirdi. Gömleğim çoktan yerle buluşmuş, çıkarılmayı bekleyen bir pantolonum kalmıştı. Kai vücudumu baştan aşağı süzdü. "Bundan hemen vazgeç."
Cevap vermeyip hiç suçum yokken bir suçlu gibi başımı eğdim. "B-Bunu yapamam."
Yere benimkinin dışında başka bir gömlek düştüğünde hemen ardından pantolonda yanına eklendi. Sol eli göğsümde dolanmaya başladığında baştan aşağı titredim. Tek bir dokunuşuyla bile böyle olmam tuhaf hissettiriyordu fakat Kai'nin üzerimdeki etkisi bu kadar büyüktü.
Ellerini çekip konuşmasına devam etti. "Eğer ki canını yakarsam bundan vazgeçer misin?"
Benden cevap bekleyen gözlerini gözlerime kilitledi "B-Ben.. "
Ondan neden bu kadar çok vazgeçmemi istiyordu anlamıyordum. Sandalda bahsettiği şeyleri sürekli düşünmüştüm. Sonunda ölüm olabileceği hakkında şeyler söylemişti fakat anlamadığım şey; ölsem bile ona neydi ki? Arkamdan yas tutacağını sanmıyordum. Hatta bir baş belasından da kurtulmuş olurdu ancak o beni bu konuda uyarıyor ve bunu yapmamamı söylüyordu. "Bana zarar verseniz bile bundan vazgeçemem."
Eğer ki vazgeçersem yaşamak için bir amacım kalmayacaktı. Son derece umutsuzdum fakat bir şekilde Kai'ye karşı olan hislerim beni ayakta tutuyor gibiydi. Kısacası her iki türlüde ölü olacaktım ama bir hiç uğruna ölmektense bir sebep ile ölmeyi tercih ederdim.
Evet, burada ki yaşamam için olan sebep Kai oluyordu.
Kai tekrar bana doğru eğilip dudaklarıyla boynuma birkaç öpücük bıraktı. "O halde canını acıtsam sorun etmeyeceksin?"
Seslice yutkunduğumda Kai sessizce gülüp başını boynumdan kaldırdı. "Farklı birisin."
Elleri vücudumda dolaşırken nefes almaya çalıştım. İnanılmaz derecede tahrik oluyordum çünkü o Kai'ydi. Onu çıplak görmek bile beni delirtebilirdi. Hala bana yaptığı büyünün etkisindeyken bir anda ona bakma ihtiyacı hissettim. Bakışlarım bakışlarıyla buluştuğunda ise dudaklarım fazlasıyla aralanmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
4TEEN ⚓KaiSoo
Fanfiction"Ben de bir korsanım ve korsanlar sadece 'yalnız' bir masal kahramanı değildirler. " dudakları hafifçe yukarı kıvrıldı "Onlar kendi masallarını kendileri yazarlar..." arkasını dönüp ilerlerken mırıldandı "...Buna iyi veya kötü olmaya karar vermekte...