Bir hatam varsa lütfen affedin... İyi okumalar ^^
***Gemi kıyıya yanaştığında korsanların çoğu pelerin giymiş, bazıları pelerinin başlığını kafasına geçirip yüzünü gizlemiş, gemiden karaya atlıyordu. Ben ise güvertenin ortasında salak gibi dikiliyordum, tuhaf bir an olduğunu biliyorum ancak 4TEEN'den ayrılmak düşündüğümden biraz daha zor oluyordu. Gemiyi son kez bakarken acele etmiyordum, zaten bundan sonra burada olmayacaktım. Ailemle olan hayatıma devam edecektim, ailem bana bir kız bulurdu, evlenirdik ve kız hayatının sonuna kadar ne kadar ezik bir kocası olduğundan şikayet edip dururdu. Ben ise Kai diye sayıklamaya devam ederdim.
Geri dönmek güzeldi.(?)
Lulu yanıma geldiğinde sağ kolunu omzuma attı. "Dönmeye hazır mısın?" Onu onaylarken Kai ve Sehun güverteye çıktı. Ciddi bir konuşma yaptıkları belliydi çünkü ikisininde surat ifadesi biraz korkutucuydu.
Kai kaşları çattı ve gözlerini yumup derin bir nefes aldı. Bu sefer her zaman giydiği gibi beyaz gömlek yoktu üzerinde, simsiyah giyinmişti. Kalp atışlarımın hızlandığını hissediyordum, yanaklarım da biraz kan toplamış olabilirdi.Kai bakışlarımı üzerinde hissetmiş olacak ki gözlerini açtığında doğrudan beni buldu. Yanına gidip ne diyecektim, "Görüşürüz." mü? Gözlerimi kaçırıp bir süre denizi seyrettim. Luhan çoktan yanımdan ayrılmıştı, büyük ihtimalle Sehun ile vedalaşacaktı. Göz ucuyla tekrar onlara baktım. Sehun Kai'ye birkaç şey söyledikten sonra bana kısa bir bakış atıp Luhan'ın gittiği yöne doğru yürümeye başladı.
Daha fazla böyle dikilemeyeceğimi anladığımda küçük adımlarla Kai'ye doğru yürümeye başladım. Bir şey demeyip beni izliyor oluşuna alışmıştım, bunu hep yapıyordu. Başlarda biraz rahatsız edici geliyordu ancak zamanla hoşuma gitmeye başlamıştı. Beni izlemesini seviyordum.
Aramızda bir adımlık mesafe kaldığında durdum. Siyah gömleğinin kapatmayı başaramadığı, göğsüne kadar açık olan tenine baktığımda yanaklarım tekrar yanmaya başlamıştı. Bunu çok sık söylüyordum ancak o gerçekten kusursuzdu. Kısa bir süre de olsa ona sahip olduğum için kendimi şanslı hissediyordum.
Sonunda tekrar gözlerimiz buluştuğunda dudaklarım birkaç kez aralanıp kapandı. Ne diyeceğimi bilemediğim için birkaç saniye sessiz kaldım. "Kaptan Kai'nin masalı en güzeliydi." dedim. Söyleyeceğim çok şey vardı ancak ne söyleyecek kadar kendimi güçlü hissediyordum, ne de söylemek istiyordum. Ona karşı istemesem de kırgın hissediyordum, bu beni konuşurken daha da zorluyordu. Niye kırgındım ki sanki?
Dudaklarının kenarları kıvrılınca Kai başını yere eğdi. Tekrar kaldırdığında yüzünde hâlâ yumuşak bir ifade vardı. "Masalı güzel yapan ben değildim."
Tatlı bir kırmızı elma gibi durduğuna emin olduğum yanaklarımı saklamak için başımı eğdim. Dudaklarım benden bağımsız farklı yönlere ilerlemiş, dişlerim ortaya çıkmıştı. Gülümsememi bastırmaya çalıştım ancak bu oldukça zordu. Acaba deli gibi atan kalbimin sesini duyabiliyor muydu? "B-ben..." yutkundum. "seni tekrar görebilecek miyim?" aniden gözlerim yanmaya başladığında kendime lanet ettim. Saniyeler önce gülümsememi bastırmaya çalışırken, şimdi ağlamamaya çalışıyordum. Kai dengemi altüst ediyordu, yine de bana bu yaptığını bile seviyordum.
"Galiba..." sağ elinin tersiyle sol yanağımı okşamaya başladığında kendimi ona bakma ihtiyacı hissederken buldum. Ben başımı kaldırırken "bunu ben de bilmiyorum." dedi.
"O zaman neden bırakıyorsun?" bir damla gözyaşım yanağımda dar bir yol çizdi. "Beni bir daha görmek istemiyor musun?" ağzımdan ufak bir hıçkırık kaçtığında alt dudağımı sertçe ısırıp bıraktım. "Kendimi daha çok geliştiririm, kılıç kullanmakta ustalaşırım. H-herkesin yemeğini ben hazırlarım..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
4TEEN ⚓KaiSoo
Fanfic"Ben de bir korsanım ve korsanlar sadece 'yalnız' bir masal kahramanı değildirler. " dudakları hafifçe yukarı kıvrıldı "Onlar kendi masallarını kendileri yazarlar..." arkasını dönüp ilerlerken mırıldandı "...Buna iyi veya kötü olmaya karar vermekte...