⚓Twenty-Five

3.2K 350 146
                                    

Hatalarım varsa lütfen affedin, iyi okumalar~~~

***

"On gün oldu, Tanrı aşkına koskoca on gün boyunca nasıl bir kere bile kara görünmez?" Luhan dudaklarını huysuzlukla büktüğünde gözlerimi devirdim. "Git en sevdiğin korsana falan sor."

Luhan kızgınlıkla bana döndü. "Benim en sevdiğim korsan yok bir kere!" Durakladı "Hem, ben neden çocuk gibi konuşuyorum ki? Ahh!"

Ona bakarak kahkaha attım. "Luhan, kabul et, kafayı yedin. Vay canına, gemideki ilk deli ben olacağım sanıyordum."

"Ben deli değ-" henüz cümlesini tamamlayamadan duyulan ses ile kaşlarımı çattım. "Neler oluyor?" Luhan'ın sorusunu cevapsız bırakıp güverteye doğru ilerledim.

"Kara göründü! Millet, kara göründü!" Gözlerim irice açılırken heyecanla korkuluklara tutunup dikkatlice ufuğa baktım. "On günün ardından sonunda karaya ayak basacağız. Mutluluktan ağlayabilirim." Luhan'ın sesinden onunda heyecanlı olduğunu anladım. Zaten on günün onunda da ne zaman karaya varacağız deyip duruyordu.

Bazen gerçekten de kafasını kırasım geliyordu.

Acaba hazine burada mıydı? Sertçe alt dudağımı ısırdım, sonuçta her gün hazine avına çıkmıyordum. Aslında Kai bizide yanında götürür müydü emin değildim ancak götürmemesi benim için büyük bir kayıp olacaktı. Evet. Sonuçta hazine bulacaklardı...

Kai demişken, onu iki gündür görmüyordum. Kendini odasına kapatmıştı ve sanırım hazine için planlar falan yapıyordu. Çok fazla bilgim olmadığı için şuan ne yaptığı hakkında da pek bir fikrim yoktu.

Gemi karaya yaklaşmaya devam ederken düşünüyordum. Kai bir süredir benimle iyiydi. Yani, sanırım. Arada gerçekten korkutucu olduğu zamanlarda olmuştu.

Tamam, haketmiştim..

"Kyungsoo, sence bizide hazine bulmaya götürürler mi?" Luhan merakla sorduğunda gözlerimi ona çevirdim. Sessizce derin nefes aldım. "Emin değilim, Kai bizim dışımızda da hazineyi arayanların olduğunu söylemişti. Gemide kalmamızda tehlikeli olabilir, gitmemizde." Luhan'ın düşen suratını görünce güldüm. "Ama seni en sevdiğin korsan götürür gibi geliyor."

"O ağzını kıracağım, gerçekten." Ona tekrar gülerken üzerimde hissettiğim bakışlarla başımı güverteye çevirip bakışların sahibini aradım. Tahmin ettiğim üzere Kai'ydi. Ona bakarak gülümsediğimde birkaç saniye yüzümü inceleyip tepki vermeden dümenin bulunduğu yere ilerledi. Suratımı astım. Kai dengesiz bir insandı ve bu benim işime gelmediği sürece sinirimi bozuyordu.

"Gördüğünüz gibi karaya vardık ancak savaşı henüz bitirebilmiş değiliz. Bizden sonra düşmanlarımız da buraya gelecektir bu yüzden adımınızı dikkatli atın." dedikten sonra adaya doğru baktı. "Hazineyi bulmadan dönmeyeceğiz."

Korsanlar coşkuyla bağırmaya başladığında heyecanla sırıttım. Hazineyi bulmak ne kadar zor olabilirdi ki?

Pekala aslında zordu sadece hangi adada olduğunu bulmak bile oldukça uzun sürmüştü. Fakat moral bozmaya gerek yoktu, oldukça kalabalıktık ve bu hazineyi bulmamızı daha da hızlandıracaktı.

Gemi sonunda karaya vardığında korsanlar kazma ve kürek alarak adaya ayak bastı. Luhan'ı kolundan tutup hızla çekiştirdim. İkimize de kazma ve kürek aldıktan sonra adaya inmeden önce tekrar Kai'ye baktım. Haritaya çatık kaşlarıyla bakıyor ve alt dudağını kemiriyordu. Sertçe yutkunup tekrar önüme döndüm. Bu hazineyi bulmayı ne kadar çok istediğini biliyordum. Sebebini söylememişti ancak bunun geçmişiyle alakalı olduğuna dair tahminlerim vardı. Kai geçmişini kolayca silebilecek bir insan değildi, geçmişi onu Kai yapan asıl şeydi ve o bunu bir anda yok sayamazdı.

4TEEN ⚓KaiSooHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin