⚓Eleven

3.5K 474 100
                                    


"Luhan!"

"Kyungsoo!" hızla yanına gidip ona sıkı sıkı sarıldım. Ne kadar zaman olmuştu? 2 hafta mı 3 hafta mı? Ona bir şey olmuş muydu? Ayrıldıktan sonra omuzlarından tutup gözlerimle dikkatlice her yerini inceledim. Herhangi bir şeyi yok gibiydi. "İyi misin?"

Luhan gülümsedi. "İyiyim merak etme."

Birlikte bir köşeye çekilip oturduk. Luhan odayı incelerken bende haftalardır merak ettiğim şeyleri sormaya başlamıştım. "Neredeydin?"

Gözlerini en son baktığı yatağımdan çekip bana çevirdi. Gözlerinin parıltısı hiç geçmemişti. "Kai'nin yanında çalışan o genç adam. Sehun, onun yanındaydım."

"Peki, bunca zamandır ne yaptınız?" Luhan gözlerini kaçırdığında şüpheyle ona yaklaştım. "Luhan, benden sakın bir şey saklama. Sana zarar vermedi değil mi?"

Kafasını olumsuz bir şekilde salladı. "Hayır, bana zarar vermedi." devam etmesi için bekledim fakat devam etmedi. Kaşlarımı çattım. "Luhan..."

Luhan bana kaçamak bir bakış atıp derin bir nefes aldı. Elleri boynundaki kolyeyi bulmuştu. "Sadece uyudum, yemek yedim ve tekrar uyudum."

"Bir şey olmadı yani?" emin olmak amacıyla tekrar sorduğumda Luhan beni onayladı. "Bir şey olmadı."

Ki zaten bir şey olsaydı da ne yapabilirdim, bilmiyordum.

"Ee, peki sen ne yaptın?" Luhan merakla bana döndüğünde sıkıntıyla dudak büktüm. "Eşek gibi çalıştım, bana göre bir suçu olmayan adamın ölümünü izledim ve 'korsan konseyi'ni gördüm." omuz silktim "Gördüğün gibi çok da bir şey yapmadım."

Luhan'ın gözleri kocaman olmuştu. "O adamın ölümünü sende mi izledin? Bende oradaydım."

O adamı düşünmek istemiyordum bu yüzden konuyu değiştirdim. Çünkü onu düşünmek hem moralimi hemde psikolojimi bozuyordu. "Buraya nasıl geldin? Kim getirdi?"

Luhan bir süre sessiz kaldıktan sonra konuştu. "Beni buraya Sehun getirdi."

Oh, pekala. "Nasıl oldu bu iş?"

Yanakları pembeleşmeye başladığında gerçekten şüphelenmeye başlamıştım "B-ben seni görmek istediğimi söylemiştim." kaşlarım bir anda alayla havalandı "Ve o da seni hemen benim yanıma getirdi, öyle mi?"

Luhan gözlerini kaçırdı. "Hem sen neden kızarıyorsun?" gözleri bir anda kocaman açıldı "H-hayır kızarmıyorum." elleri yanaklarını buldu "Sadece burası biraz sıcak."

Onaylamaz bir ifadeyle arkamı duvara yasladım. "Benden bir şey saklıyorsun Luhan, bu hiç hoşuma gitmedi."

Luhan bakışlarını benimkilerle buluşturdu. Tam ağzını açıp bir şeyler söyleyecekti ki dışarıdan yüksek bir ses duyduk.

Bu, bomba sesi miydi?

"Herkes dışarı çıksın! Herkes dışarı!" bağırış sesini duymamla Luhan'ın kolunu tutup çekiştirmem bir olmuştu. Neler olduğu hakkında hiçbir fikrim olmamasına karşın nereye gideceğimizi de bilmiyordum. Luhan hemen arkamda, hızla odadan çıktığımda Kai ve Sehun ile karşılaşmıştım. Kai bizi gördüğünde Sehun'a döndü. "Onları da gemiye götür. Ayrıca diğer kaptanlara haber yolla en kısa zamanda burada olsunlar."

Sehun onu onayladıktan sonra bizi götürecekken ben sebepsiz bir şekilde Kai için endişelenmiştim. Oradan ayrılmadan önce son kez Kai'ye döndüm. "Peki sen? Y-yani siz?"

Kai ciddi ve ifadesiz yüzünü bana çevirdi. "Uslu dur, yakında tekrar görüşeceğiz." sonra ise Sehun tarafından çekiştirilmeye başlamıştım. Neler olduğunu ise delice merak ediyordum. Saraydan dışarı çıktığımızda gözlerime inanamamıştım. Bir çok korsan ellerinde kılıçlarıyla bekliyordu. Birkaçı ise topların başına geçmişti.

4TEEN ⚓KaiSooHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin