1. Bölüm"Benimle Evleneceksin"

3.9K 223 10
                                    

Multimedya Gülsüm demir

"Pencereye sığdığı kadardı gökyüzü..."

Ben mavi şalımla uğraşırken bir yandan da anneme laf yetiştiriyordum.Bide bana tembel diyor sonra oysa ben, iki işi birden yapıyorum şimdi.
"Oh be şalım oldu,bide tamam anne bakacağım resimlere kaçmıyorum ki, işe gidiyorum sadece, akşam gelince bakacağım." Gözüm odamdaki arka bahçeye bakan pencereye takıldı. Her gece orayı seyreder öyle uyurum. Pencereye sığdığı kadardı gökyüzü,  pencereye bakakaldım. Annemin dürtmesiyle tekrar kendime geldim.
"Ayyy. Acıdı anne."
"Kızım kime diyorum ben"anneme döndüm. Evlememi çok istiyor.
Annem hala iki resmi de bana gösteriyor birisini seçeyim diye.
"Biri zengin,27 yaşında,çalışkan,dürüst,temiz,tam bir aile çocuğu."sanki elinde büyüdü nerden biliyorsun anne
"Adı da mert.Mert sönmez." Mert Sönmez mi nasıl yani şaka mı bu
" Sınıf arkadaşım veli sönmez'in abisi olan Mert mi bu" sanırım Ağzım açık kalmıştı.
" Şaka mı bu anne." Hiç şaka yapıyor gibi değildi de aslında ama ben yinede şansımı deneyeyim dedim.
" Hayır kızım, sana bu konu da şaka yaparmıyım daha neler kızım. Yaşıtların çoluk çocuğa karıştı sen hala aklın bir karış hava da."ah anne ah
"Diğeri 25 yaşında,mimar, Adana'lı bir genç.Adı da kaya.Kaya sönmez." Akraba mı bunlar soyadları aynı. Nasılda heyecanlı heyecanlı anlatıyor sanırsın onu istiyorlar.
" Anne işe geç kaldım, patron kızacak.Akşam bakacağım söz." ben ayakkabılarımı giyerken annem zorla resimleri çantama koyuyor.
"Anne yaaa" kime diyorum ki hala sırıtıyor.
" Anneye of yok bak çok günah" diyor annem.Eee bana günah değil mi.Saate bakıyorum, geç kalmışım.Yine mi yaa. Koşa koşa işe gidiyorum ve son anda yetişiyorum "Oh be"...

&

Ve sonunda saat 19:30 paydos.Hemen şalımı düzeltip çıkmaya hazırlanırken bir ses beni çağırıyor arkamı döndüm ki sevgi'ymiş kesin toplu iğne istiyordur.
"Gülsüm fazla iğnen varmı benim ki kaybolmuş da."her gün o iğne kaybolacak illa ki. Aslında her kapalı kızın sorunu aynı kaybolan toplu iğneler. Biz mi nereye koyduğumuzu unutuyoruz yoksa onlar mı kayboluyor muamma.
"Dur vereyim." tabi bulabilirsem.O kadar dolu ki parfüm,bir tane çikolata,not defteri(küçük boy),selpak,ıslak mendil,bir kalem,bir silgi,nemlendirici el kremi,cüzdan,anahtar yuh bir hafta önce kaybettiğim mavi bileklik 'bu arada mavi rengi çok severim.ne diyordu şair "Mavi gibisin her tonun güzel" ben de mavinin her tonunu severim.'yok böyle olmayacak bütün eşyaları masaya boşaltıyorum. Hele şükür buldum. Ama bunlar, bunlar o iki resim. Hemen onları almak için uzanıyorum kızlar görürse ben biterim dillerinden düşmem. Ve acı son iki resimi de sevgi kapıyor benden önce. Yok artık sevgi ne ara gördün de kaptın.
"Kızlar koşun koşun gülsüm'ün çantasından iki resim düştü.Bilin bakalım kimlerin resmi?"sakın hayır. Bu kız hep böyle her şeye burnunu sokar.
"Tabiki taliplerinin resimleri seni hınzır seni bide okuyacağım diyordu. Bakıyorum da artık evlenmeyi düşünüyorsun,okuldan ümidini kestin dimi demedim mi ben sana. Boşuna okuma sen yapamazsın diye."Hep diyordu zaten okul kazanmak kim sen kim. Arkadaş değil düşman sanki.Ben daha ağzımı açamadan yeliz;
"Mavilinin kardeşi var mı kız?"
nagihan;
"Asıl abisi varmı?" hee var da cebimde saklıyorum ne olur ne olmaz diye. Bu kızlara ne oluyor böyle Allah'tan hepsinin sevgilisi var. Hoş olsa ne olur ki baksana şunlara hiç kimsenin aklına sevgilisi geliyor mu acaba. Canan:
"Bence sarışın daha yakışıklı onu seçin gözleri de yeşil hem zengin de
duruyor.İstemezsen bana söyle ben onu kaparım." Cenk'i ne yapcan peki yedek sevgili mi. Çocuk o kadar da seviyor Canan'ı ama Canan. Kızlara bakıyorum hep bir ağızdan sorular soruyorlar. Arada bir nefes alın. Ayyyyy bunaldım .Ben daha cevap vermeden yeni sorular kafayı yiyeceğim ,ne yapacağım ben. Bunlar beni de yer bu iki çocuğu bulup onları da yer yamyam bunlar yamyam.bir şekilde kaçmalıyım burdan ama nasıl etrafı mı kuşatmışlar. Birden aklıma güzel bir fikir geldi.Son iki ,üç ,dört
"Kızlar koşun fare, fare kocaman bir fare." Hep beraber iş yerinden çıktık ama onlar kaşındı. Kızlar koşuştururken bir yolunu bulup tüydüm. Gizli sıvıştım,arkalarından o kadar güldüm ki yanlış yola girdiğimi bile anlamadım. Hemen etrafa baktım kimseler fazla yok tedirgin oldum. Nasıl bir sokak burası sağıma soluma bakayım derken biri ağzımı zorla kapadı. Korkmaya başladım.Beni kendine çekti.
"Sadece bir kere söyleyeceğim ona göre iyi düşün ve kararını ona göre ver.Mertle evlenmeyeceksin benimle evleneceksin"ağzımı yavaşça gevşetip bıraktı bir kaç dakika şokta gibi, birşey diyemedim.Ve hemen kendimi toparlayıp kaşlarımı çattım.
"Sen kimsin be ne diyorsun."o daha da kaşını çatarak bana baktı ve
" Kaya,Kaya Sönmez Mert sönmez'in kuzeni.Kuzenimle değil benimle evleneceksin." Manyak mı bu. Sinirlenmeye başladım. Hatta başlamadım. Sinirlendim.
"Sanane kiminle istersem onunla evlenirim. Seninle evlenmeyeceğim."hanzoya bak be hıhh.
"Son kararın mı"hala soruyor yüzsüz,yüz yok ki.
"Evet hem ilk hem de son kararım."
"Sen bilirsin"cebinden telefon çıkarıp birini arıyor. "Vur"diyor . Telefondaki tamam diyor. Ve silah sesi geliyor.Gözlerim kocaman oldu korkudan.Bana daha da fazla yaklaştı artık aramızda mesafe soktu.
"Bu sefer sadece bir sıyrık bir dahaki sefere cenaze namazını kılarsınız." Tam dudağımı öpecekken vazgeçti.
"Sen benim değilsin ama şimdilik..."uzaklaştı ve gitti ben de hemen kaçarak eve gittim ama ev çok sakindi.kimse yoktu sanki.
"Anne, anne ,baba, selim ,abi, rojda kimse yok mu." Allah Allah herkese nerede,birden selim göründü .Ne olmuş ona suratı niye asık ki.
"Ne oldu Selim bir şey mi oldu?"üzgün bir ses tonu ile.
"Abla herkes hastaneye gitti."
"Birşey mi oldu yoksa"
"Abim hastalanmış. O yüzden"
"Rojda nerde"
"Ekmek almaya gitti." Garip birşeyler var sanki.
"Abla ben acıktım hadi yemek yiyelim."
"Tamam hadi beraber hazırlayalım."
"Olur"kapı çaldı.
"Ben bakıyorum sen mutfakta bekle geliyorum ablası. Gelen benim bi küçüğüm Rojda. Rojda'ya ne olmuş gözleri kan çanağına dönmüş.
"Rojda ne oldu sana."
"Abla abim,abimi vurmuşlar." Hemen bana sarılıp ağlamaya başladı. Yoksa bunu ahh tabiki o manyak yaptı kesin.
"Hangi hastane hadi gidelim." Tam içeri geçip hazırlanacaktım ki beni tuttu.
"Abla olmaz Selim bilmiyor. Ona söyleyemeyiz. Annem siz evde kalın dedi."
"Rojda abim_"
"Abla annemi aradım abim iyiymiş.Doktor sıyırdı demiş.Hatta bir kaç saat sonra taburcu olacakmış"dedi sesi çok kötü çıkmıştı belli ki çok üzülüyor.Birol abimle çok kavga ederdi ama en çok da onu severdi.
Güç bela yemeği hazırladım. Bir yandan Selim anlamasın diye uğraşırken diğer yandan da aklım abimi vurduran o adamda. Polise haber versem mi yoksa annemi mi beklesem? Bunları düşünerek sofrayı kaldırıp bulaşıklarıda yıkadım ve kendimi güç bela koltuğa attım.
"Abla benim başım ağrıyor biraz yatacağım abim gelince beni çağır." Rojda bugün ne çok abla demişti bana. Normalde Gülsüm der abla demez. Bugün çok üzüldü. Hayat insanın karşısına ne zaman ne çıkaracak belli olmuyor.
   Saat gece 02:20 hala kimse yok.Ben en iyisi herşeyi anneme anlatayım.O bana inanır. Ellerimi semaya kaldırıp dua ettim.
"Allah'ım sen günahlarımızı bağışla,bize yardım et" amin. Birden kapı çalıyor. Kapıyı açmamla donup kalmam bir oldu.Nasıl buraya gelir hemde babamla gelmiş yok artık...

1 bölüm bitti umarım beğenirsiniz . Arada yazım hataları oluyor kusura bakmayın. yorumlarınızı bekliyorum...😇😇😇

AŞKIN MAVİ RENGİ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin