5. Bölüm"karıcım"

2.2K 139 0
                                    

Multimedya Gülsüm'ün kolyesi
"Ve benim kalbim artık sadece senin için atıyor."
O kadar sıkı sarıldım ki
"Kaya gitme Kaya sende gitme Kaya lütfen gitme"
"Şşş Tamam bak burdayım hiç bir yere gitmeyeceğim söz veriyorum. Hadi sen uyu ben burdayım gitmiyorum bir yere"sonra tek hatırladığım Kaya'yı sayıklayarak uyuduğum uyandığımda evdeydim. Nazlı baş ucumdaydı.
"Uyandın mı tombiş"hava kararmıştı herhalde akşam olmuştu. İyi de ben buraya nasıl geldim tek hatırladığım Kaya kitap okuyordu ben de dinliyordum.
"Saat kaç"
"Akşam oldu bile saat 9"iyide Kaya'lar bize yemeğe gelecekti.
"Kaya'lar geldi mi?"
"Evet bir saat oldu geleli."bir saat mi olmuş.
"Ben nasıl geldim buraya"
"Seni buraya eniştem getirdi. Doktorun verdiği ağrı kesici uyku yapıyormuş sende yolda uyuya kalmışsın. Seni odana kadar kucağında getirdi. Sonra hemen gitti. İşi varmış biraz üzgündü sanki. Bir şey mi oldu."üzgün mü niye ki.
"Yok bir şey olmadı."
"Her halde bana öyle geldi."
"İçeri geçelim mi?"evet dersem olmaz. En iyisi gitmemek
"Ben geçmesem çok uykum var uyuyayım. Sen onlara uyandığımı söyleme."
"Tamam"

&

1 hafta oldu ama Kaya'dan haber yok. Duyduğuma göre bir kaç defa annemi aramış ayağım için o kadar. Bir daha beni hiç sormadı. Aslında iyi de oldu ohh rahatladım. Bir haftadır nazlıyla evde takılıyoruz.
"Oooo Prenses uyandın mı hele şükür. Abin geldi içeride kahvaltı yapıyor."Birol abimle anlaşamadığımı biliyor dalga geçiyor
"Banane"birden kapı açılıyor ve Baran abim gelmiş.
"Demek banane he ufaklık."
"Abi" deyip anime sarılıyorum çok özlemişim onu.
"Nasılsın ufaklık"Kaşlarımı çattım. Dudaklarımı büktüm.
"Abi ya ben ufaklık değilim."bana bakıp güldü ve tekrar sarıldı.
"Hiçte bile sen ufaklıksın. Abilerin gözünde kız kardeşler hep ufaklıktır tamam mı?"
"Abi seni çok özledim."
"Bende ufaklık"Sanki hala içimde bir acı var hemen ağlamaya başladım. Ama nedenini bende bilmiyorum.
"Ne oldu şimdi niye ağladın ki?"
"Abi hemen gidecek misin"hıçkırıklar eşliğinde zorla bu cümleyi kurdum.
"Hayır daha damadı tanımalıyım onu bir sınamalıyım. Bakalım kardeşimi hak ediyormu. Öyle kolay mı kız vermek bizde. Belki daha sonra giderim."
"Peki ya Ömer abi o ne olacak"Ömer abi Mardin'in en genç ağasıdır kendisi. 27 yaşında 7 yıl önce ailesini kaybetti.abimle çocukluktan arkadaşlar abim ailesi öldükten sonra onu hiç yalnız bırakmadı hep yanında kaldı. Kardeş gibiler. Düşmanı çok onun ağa olmak kolay mı? Ama bizi çok sever hiç öyle havalı falan değildir. Pek mütevazı alçak gönüllü centilmen biridir .Ömer abi en son onu 2 yıl önce gördüm abimin yanına giderken.
"O da 1 hafta sonra gelecek. Yani nerden baksan sen evlenene kadar burdayım."göz yaşlarımı sildim. Utandım da. Abim de anlamış olacak ki o da içeri geçti. Hemen ardından annemle Nazlı odaya girdi.
"Nasılsın bu gün Gülsüm'cüm"Gülsüm'cüm kesin bir iş var Nazlı boşuna Gülsüm'cüm demez.
"Daha iyi"gözlerini Kocaman açmış sanki beni yiyecek.
"Tatlı yermisin?"tatlı mı en son Kaya'yla beraber yemiştik.
"Hayır canım çekmiyor"
"Ben demedim mi Mehtap anne ver bakalım 20 Tl"ne oluyor. Annem gerçekten 20 TL Nazlı'ya veriyor. İyi de bu neyin iddası böyle.
"Ne 20 Tl'si anlamıyorum"
"Ben Mehtap anneye dedim ki Gülsüm Kaya'yı çok özlemiş tatlı bile yemez canı çok sıkkın ama o dediki abisi gelmiş sıkıntısı geçmiştir." Benim üstüme bahse girmişler inanmıyorum. İnanıyorum Nazlı bu yapar kurnaz tilki.
"Ama aşk acısının ilacı yok ki Mehtap anne"annem biraz kızmış. Sanki ben iddiaya gir dedim ya.
"Bana bak Gülsüm zaten sana sinirliyim. Çabuk kalk kahvaltını yap zaten bu gün çok işimiz var daha akşam misafirler gelecek.
"Kim geliyor"annem Nazlı'ya bakıyor
"Daha yeni uyandı Mehtap anne nasıl söyleyeyim"
"Tamam ben çıkıyorum sen ona anlat"
"Tamam Mehtap annecim"para almış ya seni sinsi seni. Annem çıktıktan sonra Nazlı'nın üzerine doğru yürüyorum.
"Sen benim üzerime iddiaya mı girdin?"biraz korktu gibi hemen konuyu değiştiriyor.
"Akşam kim geliyor biliyormusum?"
"Umarım gelen kişi hayatını kurtaracak biridir." Ve bombayı patlatıyor.
"Akşam Kaya'lar seni istemeye geliyorlarmış. Hatta ablasıda Adana'dan bu yüzden geliyormuş."
"Ablası mı geliyormuş."bizim ki rahatladı geriye doğru kaydı biraz.
"Görümcen geliyor kız hem de seni istemeye geliyorlar akşama sözümüz var a dostlar." Bazen bu kızın içinden bir çingene çıkıyor. Aslında benimde içimden çıkardı normalde ama bu isteme meselesi beni tedirgin etti.
"Erken değil mi?"Nazlı bana şaşkın şaşkın bakıyor.
"Evet erken aslında. Bir 10 yıl sonra olsa neyse ama şimdi erken"yastığı kafasına yiyiyor.
"Bana yastık atacağına kalkta kahvaltı yap saat 11:30 oldu iyice saldın kendini. Artık geceleri yatmaz gündüzleri kalkmaz oldun.
   Ah bu aşk dedikleri illet ne melen bir şeymiş böyle."birde acı çekiyormuş gibi ah'lar vah'lar ediyor şuna bak be. Biz hemen odadan çıkıp mutfağa gidip kahvaltı yapıyoruz sonra giyinip abimle dışarı çıkıyoruz.
    Akşam için mavi bir elbise alıyorum. Birde ona uygun mavi,sarı ve beyaz karışımı bir başörtü aldık eve gelene kadar saat 5 olmuş bile ne çabuk anlamadım ki. Eve gittik yemek yapmaya yardım ettim.sonra saat 7 gibi yemek yedik. Tabi bana fazla yedirmediler elbisenin içine gireyim diye.
   Benle Nazlı hazırlanmaya gittik. Annemle Rojda'da sofrayı kaldırdılar bulaşıkları makineye dizdiler klasik işleri iki kat hızlı bir şekilde yaptılar. Bize gelecek olursak Nazlı nın yardımıyla hazırlandım. Ve yine Nazlı'nın zoruyla hafif bir allık,dudağa parlatıcı,gözlere kalemler çekildi. Ve tamamen hazırım.
   Kapıda çaldı misafirler geldi. Bizde Nazlı'yla içeri girip misafirlere hoşgeldin deyip boş bulduğumuz koltuğa oturduk. Ama yanlarında bir de erkek gelmiş iyi de bu kim bir yerden tanıdıkta geliyor ama dur buldum bu bana Selim'in evde olduğunu söyleyen kişi değil mi adıda Görkem'di galiba .
   Demek o da gelmiş. Ablası da gelmiş. Ablası da çok güzelmiş. Aynı annesi gibi güler yüzlü  ve tesettürlü.sade ama şık giyinmiş. Parmağında yüzük yok belli ki evlenmemiş. Güzelde aslında ama işte kısmet meselesi bunlar. Baran abimde gözünü Kaya'nın ablasından alamadı.Ve annemin kahveleri nasıl içersiniz sorusunda anladım hemen ayağı kalktım neyse ki herkes ortaşekerli içiyor. Benle Nazlı kahveyi yapmaya gidiyoruz. Kahveyi yaptıktan sonra nazlıyı ne yaptıysam ikna edemedim Kaya'nın kahvesini tuzla doldurdu.
"Eğer bu kahveyi ses çıkarmadan içerse seni seviyor demektir."
"Ya içmezse "gülüyor
"Öyle bir seçenek yok"diyor çok fena bu kız çok. İçeriye geçtik kahveleri dağıttık.işimizi garantiye aldık Nazlı kahveleri tepsiden alıp tek tek sahiplerine dağıttı. Kaya kahve içlerken suratına baktım ilk bi suratı değişse de kahvenin hepsini ses çıkarmadan içti. Ama arkadaşı Görkem zorla içti. Hatta içerken kaç defa boğazında kaldı öksürdü. Nedenini daha sonra öğrendim. Meğer bizim Nazlı madem damadın arkadaşı o da tuzlu kahve içsin deyip benden gizli onun kahvesine de tuz atmış. Duyunca çok utandım ah bu Nazlı beni yedi tüketti. Kahvelerden sonra isteme faslı oldu daha sonra yüzükler takıldı ve eller öpüldü.
Tam herşey bitti diye rahatlarken etrafa baktım herkeste bir tuhaflık var. Nedense birini bekliyor gibiydiler. Kapı çalındı. Gelen misafirle ben ve Nazlı şok olduk. Gelen imamdı iyi de niye ki. Sanırım imam nıkahı kıyılacaktı. Annemi mutfağa çağırdım ama oralı olmadı beni mindere Kaya'nın yanına oturttular. Diğer yanıma da Nazlı oturdu. O da en az benim kadar şaşkındı. Bana bakıyordu ama benim suratım anlamsız ve boştu. Kaya'nın yanına da arkadaşı Görkem oturdu. Ve yarım saat içinde nikahım kıyıldı. Nikah kıyılırken imam mihiri sordu. Kaya'da şehir dışındaki evini söyledi. Ben ne olduğunu anlamadan evlendim bile. Kaya'lar düğünün 1 ay sonra yapılmasının uygun olup olmadığını sordular annemlerde olur dediler. Ne oluyor bu kadar mı sıkıldılar benden bu ne acele. İsterse şimdi göndersin annem beni hem kurtulmuş olur. Misafirler gidince annemi odaya çağırdım. Odaya kadar göz yaşlarımı zor tuttum. Annem gelince ağlayan gözlerle anneme bakıp sordum.
"Bu kadar mı sıkıldınız benden, beni hiç mi sevmiyorsunuz anne"annemin gözleri kızardı.
"Hayır o da nerden çıktı güzel kızım. "
"O zaman niye bu gün bana sormadan hemen nikah kıyıldı. Hadi o neyse peki ya bir ay sonra düğün ne demek anne?"annem başını eğdi. İçim acıdı.
"Yarın Kaya oğlum anlatacak sana yarına kadar sabret kızım"dedi ve ben daha cevap vermeden odadan çıktı. Ardından Nazlı geldi yanıma oda nedenini bilmiyormuş. Çok bunaldım artık. Ben de bir duş alıp yatağa girdim. Düşünecek halim kalmadı. Bu son zamanlarda olanlara aklım bir türlü ermiyor. Elimi ,baş ucumdaki kitabı okumak için uzattım. Aldığımda Kaya'nın hediye ettiği kitap olduğunu hatırladım. Her akşam okuyorum. Necip Fazıl Kısakürek ÇİLE kitabı içinde tüm şiirleri var. Gözüm habire veda şiirine takılıyor. Her akşam en az 10 defa okuyorum artık ezberledim bile. Yine aklım karışık bir şekilde saat gece 2 buçukta yatıyorum
Sabah saat 9'da zorla yataktan kaldırıyorlar beni. Yüzümü yıkayıp kendime geliyorum. Ve hazırlanmaya başlıyorum. Nazlı tutturmuş saçına maşa yapalım diye zorla maşa yaptı saçıma. İyide ben kapalıyım. Neyse başörtümü de yapıyorum. Kaya kapıya geliyor. Nazlı da bizimle geliyor. O zaten çok erken kalkmış kahvaltı da yapmış. Arabaya binerken fark ediyorum Görkem'de arabadaymış.
"Hoşgeldin yenge"yenge mi? Alışkın değilim tabi tuhaf oldu.
"Sağol hoşbulduk"
"Sen de hoşgeldin Nazlı"Nazlı mı adını da nerden biliyor.
"Sağol Görkem "tuhaf. Dörtlü bir şekilde yola çıkıyoruz kimseden çıt çıkmıyor. Zaten uykum geliyor uyuyacağım nerdeyse. Kafamı Nazlı'ya doğru yaslıyorum. Nazlı biliyor uykum geldiğini. Kesin o böyle erken ayarladı. Niye bu kadar erken buluştuk ki.Neyse ki araba bir yerde duruyor Kaya ile Görkem iniyorlar biraz konuştuktan sonra bir yere gidiyorlar 5 dakika sonra Kaya ve Görkem elinde poşetlerle geliyorlar. Poşetleri arabaya koyduktan sonra Kaya Nazlı'yı da dışarı çağırıyor. Bir şeyler konuşuyorlar ve sonra Nazlı ile Görkem başka bir arabaya binip gidiyorlar. Kaya'da arabaya binip arabayı çalıştırıyor ve yoldayız.
"Nazlı ve Görkem nerde?"bana bakmadan cevap veriyor.
"İşleri var halledip onlarda bize katılacaklar."bir süre yine sessiz devam ediyoruz ve geldik yine yeşillikli yere burası çok güzel bir yer. Tam inecekken
"Önce tatsız konuları mı konuşalım yoksa biraz "
"Tatsız konuları konuşalım."lafı yine ağzına tıkadım ama bu konular önemli.
"10 yıl önce babama araba çarptı. Babam felç kaldı. Ama herkes onu öldü biliyor.sadece annem,ablam,ben,babamın eski dostları ve artık sen biliyorsun. Bunu büyük amcamın oğlu Mert Sönmez yaptı. Ben de onu öldürecektim ama ablam intihar etti. O da Mert'i seviyordu. Bende ona söz verdim. Eğer bir gün birini severse onun sevdiğini elinden alacağım ama severek ve isteyerek zorla değil. Aradan yıllar sonra Mert aşık oldu hem de kardeşinin aşık olduğu kıza yani sana.
"Veli mi bana mı aşıktı?"
"Evet sana aşıktı. Geçen sene bana söyledi. Abisi onu zorla yurt dışına gönderdi. Giderken söyledi. Bana 'Gülsüm'ü Mert'ten koru. Ona zarar verecek o deli saplantılı hastanın teki' bende seni araştırdım takip ettim. Neyi sevdiğini neyden korktuğunu nerdeyse herşeyi öğrendim. Ondan sonrası bildiğin gibi işte. Mert şuan Almanya'da dün gitti. Ona 1 aya yakın iş çıkardım. Ailende bunları biliyor o yüzden nikahı erken kıydık. Ve düğünü erken yapacağız. Mert gelmeden evlenmek için." Ne diyeceğimi şaşırdım
"Sana yalan söylemek istemiyorum çok kırılgan birisin sonradan başkasından duyarsan daha çok üzülürsün. Ve ben sana aşık oldum."
"Ben"
"Bir şey deme şimdi sen bunları düşün. Hadi kahvaltı yapalım."dedi. İndik örtüyü serdi sonra bende oturdum. O da arabadan poşetleri çıkardı. Poşetlerden de kahvaltılıkları . Kahvaltı yaptık. O hepsini topladı. Sonra yine yanıma oturdu. Tatlı da getirdi. 1 haftadır hiç yemedim. Artık dayanamayıp tatlı yiyiyorum. Yarısını yedikten sonra etrafa bakındım. Elinde su ile bana bakıyormuş. Hala ağzım doluydu. O da bana bakıp gülüyordu. Ben de ağzımdaki bitince güldüm. Belli ki çok acı çekmiş hala da çekiyor. Suyumu içtim. Cebinden bir kutu çıkardı. Kutudan kalpli kapaklı bir kolye çıkardı.
"Bunu senin için yaptırdım. Umarım beğenirsin."gerçekten çok güzel bir kolye ve boynuma taktı.
"Bunu hiç boynundan çıkarma. Ne olursa olsun tamam mı?"
"Tamam"başka bir poşetten kitap çıkardı. Kitap yine Necip Fazıl Kısakürek'tendi. "Bir Adam Yaratmak"kitabı. Burası hep böyle esiyor mu yoksa ben mi çok çabuk üşüyorum Ağustos'un son haftasındayız sonbahara girmek üzereyiz. O da anlamış olacak ki ceketini omuzuma attı. Kitabı okumaya başladı. O birkaç sayfa okuduktan sonra benim gözlerim yavaş yavaş gitmeye başladı. Sonra, sonra ben yine kayanın omuzunda uyuya kaldım.
   Uyandığımda üzerimde pembe askılı bir gecelik dizüstü hem de. Ve ben Kaya'ya öyle bir sarılmışım ki ahtapot gibi hem kolumla hem de ayağımla sarılmışım. Gözlerimi bir ovuşturuyorum. Rüya değil.
"Ne oldu bana."Kaya da uyandı. Bana bakıp gülümsedi.
"Günaydın karıcım" karıcım mı?örtüyü üstüme çektim.

5. Bölüm bitmiştir. Allah'a emanet olun.

AŞKIN MAVİ RENGİ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin