"Baba ağaç gibidir. Meyvesi olmasa da gölgesi yeter."
Gülsüm'den
Bu gün düğün günü. Ne garip bir şey insanın evlenmesi. Sevdiğim adamla bir ömür geçireceğim için mutluyum ama ailemden ayrılacağım içinde üzgünüm.
Kaya, ne tuhaf yıllar önce adını bile bilmeden sevmiştim onu. Araya yıllar girdi. Ben artık onu unuttum derken o tekrar karşıma çıktı. Ve beni tekrar kendine aşık etti. Hemde ben nasıl olduğunu bile anlamadan.
Nazlı'yla telefonda konuşurken Nazlı bana mavi gözlü deyince bir an maviş yanımda sandım. O kadar heyecanlandım ki sonra saçmalıyorum deyip öyle düşünmekten vazgeçmiştim. Oysa o gerçekten benim çocukluk aşkım mavişmiş.
Nazlı;
"Ooo bakıyorumda hala yataktasın hadi kalk yeter artık sen gelinsin senin erken hazır olman gerek kalk çabuk kalk."
"Kalkıyorum. Hem akşam bırakmayın yatayım hem de sabah erkenden uyandırın. Bana da yazık günah."
"Hanımefendiyi erken uyandırdıkta kendimiz uyuyoruz sanki. Baksana biz de erken uyandık herhalde. Hadi kalk sen bu nazlarını kocana yaparsın artık."
"Kocam mı?"
"Malum bu gün evleniyorsun. Zaten dini nikâhınızda kıyıldı. Artık kocan sayılır."
"Evet de değişik geliyor kulağa. Alışması zor biraz."
"Alışırsın alışırsın sen hiç merak etme. "
"Senle Görkem ne durumdasınız. O da sana evlenme teklif etti mi."
"Herkes Kaya'mı ki sevdiğini bulunca hemen evlensin. Daha bir şey demedi bakalım."
"Ederse kabul edecek misin."
"Hemen değil azıcık süründüreceğim."
"Insaf et artık çocuk peşinde koşmaktan harap oldu artık süründürme."
"O teklif etsin de o zaman bakarız."
"Şu nazlara bak sen."
"Kız dediğin nazlı olur. Öyle hemen evet dersen hafif meşrepli olursun. Hem oda seviyorsa bu nazlara katlanacak."
"Senden korkulur valla. Ama gerçekten de seviyor musun Görkem'i gerçekten."
"Galiba seviyorum. Onun yanında mutluyum, eğleniyorum, sadece biraz korkuyorum. Çok çapkınlık yapmış önceden ona hemen güvenirsem beni yarı yolda bırakacak gibi geliyor o yüzden emin olmaya çalışıyorum."
"Tabi sende haklısın. Senin için nasıl rahat edecekse öyle yap."
"Peki sen mutlu musun. Ve Kaya'yı seviyor musun."
"Mutluyum. O benim çocukluk aşkımdı biliyorsun. Ama yine de bilemiyorum. Sonuçta 1 aydır tanıyorum onu. Onun dışında 10 yıl önce görmuştüm onu. Yani evlilik için erken gibi."
"Aklın biraz karışık sanırım. Duygularından emin değilsen ona söyle onun bunu bilmesi gerek."
"Işin tuhafı ben bu düşüncelerime rağmen duygularıma eminim. Nasıl bilmiyorum ama. Kalbim sadece ona aitmiş gibi hissediyorum. Mustafa'yı düşününce bile olmuyor yinede Kaya geliyor aklıma. Bana ne oldu bilmiyorum. Galiba ben hayır diye debelendikçe ona daha fazla bağlanmışım. Bunca zaman hep kendimi kandırmışım."
"Hayat ne tuhaf 1 ayda evleniyorsun bile. "
"Evet gerçekten çok tuhaf. 1 ay önce hiç tanımadığım bir kişi bu gün kocam olacak. Ama sizleri çok özleyeceğim. Annemi babamı herkesi."
"Ne kadar güzel senin özleyecek bir annen baban var. Ben annemi hiç bilmiyorum ki özleyeyim. Bir resmi bile yok. Babamın ise ne kadar resmine baksamda unutuyorum. Sanki hiç olmamışlar gibi. Nerdeyse beni leylekler getirdi diyeceğim."
"Bence kesin leylekler getirdi. Ondan sen böyle çalıkuşu gibi oldun."
"Galiba. Hadi kalk bakalım gelin hanım bu kadar çene yeter hazırlan."
"Emredersiniz matmazel."
"Çabuk olunuz kuzum."neyseki gülerek çıktı. Allah kimseyi annesiz babasız bırakmasın. Amin.Nazlı
Kendimi zor dışarı atıyorum. Gözlerim doldu ama ağlamayacağım. Bu gün ağlamak yok. Bu gün çok sevdiğim kardeşim Gülsüm'ün düğün günü bu günü hep güzel hatırlasın.
Biraz hava almak için dışarı çıkıyorum. Çıkmışken tabiki de bir bakkala da uğruyorum. Kendime bir kaç çikolata alıp eve dönerken pis bir manzarayla karşılaşıyorum. Bir kız ve erkek sokağın ortasında dudak dudağa tövbe tövbe ne olmuş bu yeni nesile. Tam kafamı çeviriyorken
"Görkem." Istemeden sesli bir şekilde çıktı ağzımdan. Ama bu nasıl olur. O da beni farketmiş olacak ki kızı itti ve bana baktı.
"Nazlı sen. O bana düşündüğün gibi değil. Açıklayabilirim." Yanındaki kız hemen konuşuyor.
"Az önce beni öperken öyle demiyordun."
"Yalancı sen bilerek yaptın onu görünce beni bilerek öptün. Nazlı görsün diye yaptın. Nazlı beni oyuna düşürdü gerçekten öyle bir şey yok. Inanma bu yılana."
Aklım durdu şu an hiç bir şey düşünemiyorum. Hele kalbim acaba atıyor mu şu an.
Normalde olsa şu an Görkem'in kafasını kırmalıydım ama nedense içimden hiç bir şey yapmak gelmiyor.
"Nazlı lütfen konuş benimle böyle yapma. Biliyorsun ben sadece seni seviyorum. Kalbimde başkasına yer yok."
"Yalan söyleme sen Nazlı'ya sadece acıdığın için onu seviyormuş gibi yapıyorsun. Çünkü onun annesi ve babası yok."
Nedenini bilmiyorum ama çok utandığımı hissettim. Annesiz babasız olmak benim seçtiğim bir şey değil ki bu kader. Kader de yalnızca Allah'tandır.
Bir insanın başına gelen en kötü şeylerden birisi de annesiz babasız olmaktır. O da yetmiyormuş gibi hiç bir akrabam yok ki beni ya anneme ya da babama benzetsin.
Artık bu rezalete daha fazla göz yummak istemiyorum. Ve eve doğru gidiyorum. Görkem o kızla tartışmaya daldığı için benim gittiğimi bile fark etmiyor.
Eve doğrü giderken farkediyorum ki gözlerimden yaşlar akmıyor. Normalde şu an ağlıyor olmam lazım. Oysa hissiz gibiyim. Hiç bir şey hissedemiyorum.
Ben böyle donuk donuk odama çıkıyorum. Ve babamın resmini çıkarıyorum.
Babamın yeni vefat ettiği sene resmini her gördüğümde ağlıyorum diye resimlerini kaldırmıştım. Her özlediğim de resmini çıkarıyorum ve hasret gideriyorum. Ve sonra resmi tekrar kaldırıyorum.
Babamın resmini gördüğümde aniden gözlerimden yaşlar hızla akıyor. Ne kadar da özlemişim onu.
Ben ne zaman ağlasam yanıma gelir ses çıkarmadan oturur sakinleşmemi beklerdi. Ben konuşana dek de hiç ses çıkarmaz yanımda dururdu.
Sonra derdi ki;
"Yalnız kalmak isteyebilirsin ama yalnız hissetmene asla izin vermem. Sen benim en kıymetli hazinemsin."
Sen yokken senin kıymetlini ağlattılar baba. Onu kandırdılar. Bir de yetmiyormuş gibi acıdılar. Ben acınacak halde değilim ki bana acıyorlar. Asıl onlar acınacak haldeler.
Boşuna demiyorlar. 'Baba ağaç gibidir. Meyvesi olmasa bile gölgesi yeter.' Ben sensiz kavrulmuş güneşin ortasında gölgesiz kaldım baba.
Birden kapı açıldı. Ve içeri Gülcan abla girdi. Hemen resimleri kaldırdım. O arada da göz yaşlarımı sildim.
"Ben de seni arıyordum nerdeydin Nazlı?"
"Bakkala falan gittim. Niye ki?"
"Unuttun mu bana yardım edecektin ya kahvaltı hazırlamak için."
"Evet unutmuşum. Sen şimdi aşağıya in ben de hemen geliyorum."
"Olur." Hemen yüzümü yıkayıp aşağıya gidiyorum.
Ama bu yaptığı Görkem'in yanına kalmayacak o görür. Hemen telefonumu çıkarıp bir arkadaşımı arıyorum.
"Alo Melih nasılsın?"
"Iyiyim Nazlı'cım sen nasılsın?"
"Ben de iyiyim sağol. Bu gün kardeşimin düğünü var sen de gelir misin diyecektim."
"Olur tabiki gelirim. Sen bana yeri ve saati konumla at orda olurum."
"E iyi o zaman ben sana adresi konum olarak atarım. Saat 1 gibi burda olursun."
"Tamam var mı bir isteğin?"
"Canının sağlığı hadi görüşürüz."
"Görüşürüz Nazlı'cım." Sen bu gün görürsün.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞKIN MAVİ RENGİ
SpiritualMavi,dalgalı ve derin denizleri, uçsuz bucaksız gökyüzünü anımsatır bize. Bu kitapta, aşkın en mavi halini anlatıyor . Mardinli bir kızın,aşkın en mavi halini sevdiği adamda bulmasıyla gerçek aşk başlar. Ama her güzel şeyin olduğu gibi bunu...