7. Bölüm"Sonbahar"

1.9K 126 7
                                    

"Seversem eğer sonbaharda severim,
Sevginin sıcaklığı en güzel o zaman da hissedilir."

Sonbahar en sevdiğim mevsimdir. İlkbahar güzeldir. Çiçekler açar kuşlar uçuşur,herşey çiçekler gibi yeniden açar ve insanlarda kışın saklandığı kuytu köşelerinden çıkar ve sokakları doldururlar. Her taraf kalabalıklaşır. Oysa ben fazla kalabalığı sevmem.Yazın çok sıcak olduğu için bunalmaktan hiç bir şeyin tadını çıkaramayız. Ne evde oturmanın ne de çıkıp etrafı gezmenin. Sadece sıcağın bunaltıcı havası hissediliyor. Kışla aram iyidir aslında ama o da çok soğuk hep üşüyorum. Bu yüzden benim gibi sezsizlilkle arası iyi olan biri için en güzel mevsim sonbahardır. Sonbahar da hep geçmişi düşüp yaptıklarımı gözden geçiririm. 1 yıl neler yaptım, kimi üzdüm kimi sevindirdim,kimi kırdım kim tarafından kırıldım, kim var şuan yanımda,kim yok ve bunun gibi daha bir çok şey işte.
Mustafa öldükten sonra yine sonbaharda aynı şeyleri yapmaya devam ediyorum sanmıştım ama meğerse Mustafa'dan sonra kendimi bir türlü toparlayıp nasıl olduğumu fark edememiştim. Mustafa öldüğünde ben hep onunla son bir kez daha konuşamamanın üzüntüsünü ve acısıyla yaşadım. Oysa şimdi biraz hafiflemiş gibiyim. Mustafa haklıydı aslında benim yapacağım çok şey vardı.Ben daha namaza başlayacaktım. Ama kendimi hiç toplayamadığım için ne yapacağıma karar veremedim. 2 sene bomboş yaşamış gibiyim. Sanki içimde Mustafa'yı gömmüş gibiyim. Artık kendimi toplamalıyım. 2 sene boyunca ne yaptım diye düşünüyorum da hiç bir şey koskoca bir hiç. Mustafa'yı seviyordum kabul ediyorum ama Kendimi bu kadar kaybetmemem gerekirdi. Sonuçta ölümlü dünya, bu gün var yarın yokuz. Belki de Mustafa benim imtihanımdı."Seviyorum dersin ya kısmetin olur, ya imtihanın" ne güzel söylemiş"Hikmet Anıl Öztekin. Sanki Mustafa için biriktirdiğim tüm gözyaşlarımı dökmüşüm ve içimi boşaltmışım gibi. Ve kararlıyım artık Mustafa'yı geçmişimde bırakıyorum.
Havayı hissede biliyorum. Sonbaharın habercisi olan rüzgarlar bunlar. Hafif Rüzgarlar ama yinede güzel. Pencere açık,içeriye orman kokusu giriyor. Bizim ev değil burası başka bir ev olmalı. Uzandığım rahat yataktan da belli oluyor aslında. Birinin nefes alış veriş sesini duyuyorum. Gayet normal nefes alıp veriyor,kim bu. İçeriye biri daha giriyor. Ve bu Nazlı,sesinden tanıdım. Cevap veren de Kaya olmalı. Kaya, Kaya önceleri beni tehtit eden daha sonra bana iyi davranan adam. Benim imam nikahlı kocam, biz onunla İman nikahı kıydık. Ama neden ki...
Bana son söylediği şeyler aklıma geliyor. Mert'ten bahsetti. Sınıf arkadaşım Veli'nin abisi olan Mert'ten. Mert'in beni sevdiğini söyledi. Veli'nin de bana aşık olduğunu söyledi. Sonra Mert'in yıllar önce babasına çarptığını babasının felç kaldığını söyledi. Ablası da Mert'i seviyormuş. Hatta intihar etmiş. Mert ablasının kendisine zarar vermesinden korktuğu için ablasına söz verdiğini onu öldürmeyeceğine ama onun sevdiği kadını elinden alacağını söylemiş. Yani beni, ama bana aşık olmuş. O yüzden beni kandırmak istemiyormuş. Artık gözlerimi açıyorum. Sanırım insanlarla konuşma vaktim geldi. Gözlerim yavaş yavaş açılıyor. İlk gördüğüm şey bir çift mavi göz yeni hayatıma mavi gözlerle açıyorum. Zor da olsa gözlerim açılıyor. Kaya bana bakıyor.
"İyimisin?"Galiba. Omuzlarımdan yük kalkmış hafiflemiş gibiyim. Başımla onaylar gibi aşağı yukarı sallıyorum. Nazlı hemen atılıyor.
"Emin misin Gülsüm iyi değilsen hastaneye gidelim."fazla gücüm yok biraz zorluk çekiyorum ama hastaneye gerek yok.
"Eve gidelim"bunu söyleyebildim. Ama Nazlı sanki bir şey söylemek istiyor gibi Kaya'ya dönüyor.
"Müsade edersen"hemen yerinden kalkıyor. Son bir kez daha bana bakıp odadan çıkıyor. Biraz buruk gibiydi giderken.
Nazlı'nın yardımıyla bir bardak su içiyorum. O kadar çok susamışım ki. Su içtikten sonra biraz kendime geliyorum. Ve ayağa kalkıyorum. Üstümü başımı düzeltiyorum. Bir ara Nazlı'ya bakıyorum da konuşmak istiyor ama bir türlü başaramıyor. Kendime çeki düzen verdikten sonra Nazlı'ya dönüyorum. Yatağın diğer ucuna tam karşısına oturup onu dinlemeye koyuluyorum.
"Hadi anlat artık, içimi baydın."
"Gülsüm şey aslında her şey çok yani gerçekler başka aslında."belli ki böyle olmayacak kıvrandığına göre Mustafa ile ilgili bir şey söyleyecek. Ona yardım etsem iyi olur.
"Korkma Mustafa ile ilgili anladım. Anlat ben hazırım. Bir kere de söyle gitsin."İnşAllah bu işe yaramıştır. Sanırım bu sefer oldu. Kararlı gibi.
"Mustafa'yı Mert Sönmez öldürmüş. Mesajlaşmalarına girdim gizlice,ordan gördüm."Mert mi?
"Bak canım yaşadıkların kolay değil biliyorum ama ben hep yanındayım. Merak etme olur mu geçecek bu günler. Her şey iyi olacak biz iyi olacağız."ayağa kalkıp yanıma geliyor. Bana sarılıyor. Ben tepki veremiyorum ona. Ne diye bilirim ki 2 sene oldu Mustafa vefat edeli. Artık bunların bir önemi yok. Nazlı benim için çok korkmuş. O zor günlerin tekrar geri geleceğini sanmış ama yok artık o günler bitti. Bunu Nazlı'ya açıklamalıyım. Ama fazla gücüm yok tüm gücümü Kaya'ya saklamalıyım. Ayağı kalkıyorum.
"Hadi gidelim" şaşırıyor ama birşey diyemiyor. İnecekken birden oda dikkatimi çekiyor. Perdeleri Bebek mavisi yatak örtüsü de aynı renkte çok tatlı durmuş. Yatağın baş ucunda benim resmim var iyide bu kimin odası burda başka odalara açılan kapılar da var. Aşağıya iniyoruz. Ev iki katlı ama büyük bir ev. Buranın değişik bir mimarisi var galiba bu evi Kaya özel tasarlamış galiba mimar ne de olsa. Aşağıda Kaya ile Görkem bizi bekliyorlar. Alt katta büyük bir salon var bir de başka odalara açılan kapılar. Evden çıkıyoruz. Orman gibi bir yerin ortasında sanki bu ev. Yan tarafta bir sera var. Onun dışında evin bir bahçesi var Kocaman. Bahçede İki tane masa var. Bunlarda özel yapıma benziyor. Ve bir sürü ağaçlar var. Orman gibi bir yer burası huzur verici.
Herkes arabaya doğru ilerlerken
"Nazlı sen ve Görkem başka bir arabayla gidin. Ben Kaya'yla gideceğim. Evin yakınlarında bizi bekleyin biz geleceğiz." Nazlı durdu. Ama geri gitmedi öylece bekliyor. Tek o değil hepsi öylece bekliyor.
"Kaya ile konuşacaklarımız var."Nazlı biraz kendine geliyor ama şaşkın ne tepki vereceğini şaşırmış vaziyette.
"Emin misin daha sonra konuşursunuz. İyi değilsen kalsın şimdi."
"Hayır ben iyiyim,siz gidin"gerçekten iyi miyim bilmiyorum. Ama kararlıyım, bu konuya bir açıklık getirmeliyim. Ben Kaya'nın arabasına doğru ilerlerken Kaya bana bakıyor. Gözlerinde korku var. Zamanında o da beni çok korkutmuştu,ödeşmiş olduk. Ben arabaya biniyorum. Ardından o biniyor. Tek kelime söylemiyor, söyleyeceklerimden korkuyor olmalı. Haksızda sayılmaz söyleyeceklerim pek hoşuna gitmeyecek. Ama aklım berraklaştı. Şimdi aklımdakileri halletmeliyim. Araba hareket ediyor. Ama kimseden çıt çıkmıyor.Bir mezarlığın ordan geçerken arabayı durdurmasını söylüyorum. O duruyor. Arabadan iniyorum. O da arabayı park edip yanıma geliyor. Beraber mezarlığa giriyoruz. Mezarlık bomboş ikindi vakti olmalı. Mezarlara bakıyorum. Doğum tarihi ve ölüm tarihi, tek bunlar dikkatimi çekiyor. Bakıyorum, yaşları 40 olan da var, 20 olan da var,5 yaşında çocuk bile var. Bir mezarlığın başına oturuyorum. Asiye Doğan 21 yaşında ölmüş. Memleketi tokat. Ölüm zaten memlelet mi sorar? O verilen emri uygular. Canı alır o kadar nasıl alacağı da amelimize bağlıdır.
"Niye beni ilk başta tehtit edip daha sonra yalan söyledin?" Bana bakmaya korkuyor. İyi ama neden?Mert'ten intikam almak için mi tüm bunlar? Bir süre duruyor sanırım Soruyu anlamaya çalışıyor. Ve cevap veriyor.
"Aklın karışması için, aklın karışsın ve Mert'i değil sadece beni düşün,bana aşık ol dedim. Ama o öyle olmadı tam tersi oldu ben" duruyor derin ve acı bir nefes alıp veriyor . Konuşmaya devam ediyor.
"Ben sana aşık oldum. Seni ilk gördüğümde tehtit etmiştim. Evet ama o gün gözlerin asıl benim aklımı karıştırdı. İlk bana öyle geliyor sandım ama o Çamlıca da uyuya kaldığın günü hatırlıyor musun o gün anladım. Ben gerçekten sana aşık oldum. Nasıl oldu bende bilmiyorum ama aşık oldum işte." İçimde hiç bir his yok, onu kandıramam da en iyisi doğruyu söylemek.
"Ama ben sana karşı hiç bir şey hissetmiyorum. Kalbim bomboş." Gözleri doldu. Bir an başını eğdi. Durdu tekrar derin bir nefes aldı. 5 dakika kadar öyle kaldı. Sonra bana döndü. Gözlerime baktı.
"Bana düğüne kadar vakit ver eğer düğüne kadar bana aşık olmazsan o zaman seni serbest bırakırım. O zaman özgür olursun. Sana söz veriyorum." 1 ayda nasıl aşık olurum ona. Ama hatırladım Mustafa'nın rüyamda bahsettiği yardım etmem gereken kişi Kaya'ydı. Ona 1 aylık tek yardım edebilir anca. Bu teklifi sadece ona yardım etmek için kabul edeceğim.
"4 şartım var. Eğer kabul edersen ben de senin teklifini kabul edeceğim."
"Kabul ediyorum" gözlerinin mavisi dahi parladı. Kusura bakma Kaya bu teklifi sadece Allah rızası için biraz da olsa dinine bağlan diye kabul edeceğim.
"Şartlarımı sormayacak mısın?"gözlerime baktı gülümsedi.
"Sen teklifimi kabul ettin ya her şartın kabulümdür." O böyle bakıp böyle konuşunca sanki onu kandırıyormuşum gibi hissediyorum. Ama hayır bu hem onun hem benim ve hatta hepimizin iyiliği için.
"Gidelim mi?"kafasını olumlu anlamda sallıyor. Arabaya binip yola çıkıyoruz. Evin yakınlarında Nazlı ve Görkem'i buluyoruz. Görkem arabayı başka bir yere park ediyor. Hep beraber bizim eve gidiyoruz.
Yıldız teyze ve Gülcan abla da bizdelermiş. Bu benim için daha iyi. Kaya'ya doğru dönüyorum.
"İlk şartımı söyleyeceğim gel benimle"Nazlı ve Görkem bir ağızdan
"İlk şart mı?" Eh haberleri yok daha neyse şimdi olur. Ben ve Kaya annemlerin yanına gidiyoruz. Evde annem, Baran abim, yıldız teyze, Gülcan abla hepsi var. Yanlarına vardığımızda hepsi birden bize bakıyorlar. Annem;
"Geldiniz mi kızım"
"Evet Anne"yıldız teyze de konuşmaya başlıyor.
"Hoşgeldin kızım, hoşgeldin oğlum." Nazlı ile Görkem de içeri giriyorlar.
"Sizinle konuşmak istediğim bir konu var."
"Söyle kızım seni dinliyoruz." Umarım söylediklerimden sonra da böyle güzel güzel onaylarsın. Nazlı ya dönüyorum.
"Nazlı 1 ay sizde kalsak olur mu?"şaşırdı haliyle.
"Olur da-"cümlesini tamamlamasına izin vermeden konuşmaya devam ediyorum.
"Yıldız teyze sizden ricam Gülcan abla düğüne kadar Nazlı'larda benimle beraber kalsın. Evlilikle ve dinle ilgili tüm konularda bana yardım etsin herşeyi öğretsin." Herkes hayretle beni dinliyor. Onlarda haklı bunları beklemiyorlardı benden ama bende dünkü nikahı beklemiyordum.
"Ayrıca Kaya'da bizde kalsın düğüne kadar dinle ilgili herşeyi tam bilmesini istiyorum. Ona da abim öğretecek. Baran abim"abime dönüyorum.
"Abi bunu benim için yaparmısın."
"Gülsüm bu ne demek oluyor." Abim kızmışa benziyor. Ama ben bu sefer haklıyım herkese kanıtlayacağım.
"Niye abi daha iki haftadır tanıdığım biriyle dün nikahım kıyılmadı mı? Kıyıldı. Peki kimse bana dini nikah konusun da fikrimi sordu mu? Hayır. O zaman izin verin de böylelikle onu biraz tanıyayım. 1 ay sonra evleneceğim. Ama onu fazla tanımıyorum. Abi en azından buna hakkım"başım dönmeye başladı sanırım akşam üzere olmasına rağmen en son sabah saat 9'da kahvaltı yapmıştım. Abim birden ayağı kalkacakken elimle durmasını işaret ediyorum ve tekrar konuşmaya kaldığım yerden devam ediyorum.
"Buna hakkım var değil mi? Evleneceğim kişiyi biraz tanımalıyım. Yoksa, yoksa, yok"tek duyduğum ses "Gülsüm" adımı tek duyuyorum burnuma bir koku geliyor. Bu Kaya'nın parfüm kokusu sanırım beni o tuttu.

AŞKIN MAVİ RENGİ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin