"Kavuşmak mı?
Belki...
Daha ölmedim!"
(Necip Fazıl Kısakürek)Gülsüm'den
"Ama bu, bu Necip Fazıl Kısakürek kitabı"en sevdiğim şair. Bu gün beni çok şaşırtıyor artık ne tepki vereceğimi şaşırdım bana tatlı bile aldı ama tatlılar muhteşemdi. O kadar yemesem daya iyi olurdu ama neyse. Ne desem bilemedim ki şimdi.
"Necip Fazıl Kısakürek sevmez misin yoksa"
"Hayır olurmu en sevdiğim şair o benim"biraz ani oldu galiba
"Yani severim. İyi bir şair"gülüyor mu bana utandım ama ya. O seviyor mu acaba?
"Sen severmisin?"neye gülüyor ki anlamadım
"Kimi?"ne
"Necip Fazıl Kısakürek "
"Benim de en sevdiğim şairdir kendisi şiirlerini çok severim."onu nasıl sınayacağımı buldum.
"Necip Fazıl Kısakürek'in veda şiirini biliyor musun?"bana doğru iyicene döndü tam gözlerimin içine baktı orda sabitlenip kaldı nedense bende gözlerimi çekemiyorum ve şiire başladı
"Akşamı getiren sesleri dinle
Dinle de gönlümü alıver gitsin
Saçlarımdan tutup kor gözlerinle
Yaşlı gözlerime dalıver gitsinGüneşle köye in,beni bırak da
Küçüle,küçüle kaybol ırakta
Şu yolu dönerken arkana bak da
Köşede bir lahza kalıver gitsinÜmidim yılların Seline düştü
Saçının en titrek teline düştü
Kuru yaprak gibi eline düştü
İstersen rüzgara salıver..."
Hemen açık kalan ağzımı kapatıyorum ama gözlerim hala bende özgür çalışıyor.o da gözlerini çekemiyor sanki ya da ben abartıyorum dikkatim dağılsın diye ama nafile. Neyse evin önü burası millet laf etmeden gözlerimi çekip teşekkür ediyorum. Tam arabanı kapısını açıyordum ki o benden erken davranıp kapıyı açtı tam kucağına alacakken.
"Ben yürürsem daha iyi olur." O da anladı galiba
"Tamam ama en azından kolundan tutayım.
"Olur"hayır diyemem yürüyemiyorum. Yardım etti kolumdan tuttu,eve kadar götürdü.
Sonra onu ne kadar zorladıysakta kalmadı annesi gelecekmiş onu almaya gidecekmiş.Ben de ikindi vakti saat 5'ten sonra yattım. Takii akşam saat 8'e kadar.
Akşam saat 8'de annemin zoruyla kalktım. Annem en güzel giysilerimi giymemi söyledi. Hemen dolabı açıyorum lacivert belden oturtmalı uzun eteğimi üzerine beyaz omuzları desenli gömleğimi giydim. Lacivert şalımı da takınca oldu ve hafif bir parfüm. Tabi bunları yaparken Rojda bana yardım ediyor.
Ayağımın üstüne fazla basamıyorum ağrıyor hala. İçeri girip içeride öylece oturuyorum. 1 haftadır ilk defa içeride oturtabiliyorum.5 dakika sonra herkes sofraya geçti. Tabi ben oturduğum yerde sehpada yedim. Ayaklarım malum, ağrıyor oturamıyorum. Yemekten sonra herkes gidip kıyafetlerini değiştirdiler.
Abartılı değil ama şık giyinmişti herkes. Saat akşam 9'da herkes oturmuş hazırdı bile. Tamam Selim'in doğum günü komşular gelecek anladım da bu hazırlık fazla değil miydi, yani bence fazla ama neyse herkesle yeni barıştım ses çıkarmayayım.
Zaten zil de çaldı komşular gelmiştir. Kapıdan erkek sesi geldi. Bu ses tanıdık ama komşulardan değil. Kim geldi ki Kaya annesi bu gün geliyormuş o yüzden gelemeyeceğini söyledi yani anneme söyledi ben de duydum. Ve gelenlerle ağzım açık kaldı.
"Hoş geldin Kaya oğlum buyrun oturun"Kaya mı hemen ağzımı kapatıyorum.
"Hoş bulduk mehtap teyze,gel anne sen de burda otur."anne mi ben ne yapacağım şimdi ayağa mı kalksam. Yok ya ne şaçmalıyorum sanki kalkabiliyorum destek olmadan. Herkes oturdu konuşmaya bile başladılar.
"Bu annem Yıldız. Bugün Adana'dan geldi."ne güzel isim. Ve klasik tanışma faslı herkes tanıttı kendini ve en sona ben kaldım. Herkes ne dediyse aynısını söyleyeceğim.
"Hoş geldiniz Yıldız teyze,ben Gülsüm."Yıldız teyzeyi çok sevdim. Pek mütavazı ve sıcak kanlı bir kadın fazla konuşmuyor ama herkesi memnun edecek kadar kısa ve net cevaplar veriyor. Ve hep gülümsüyor.
"Sen ne işle meşkulsun kızım"sanırım bana diyor.
"Teksitilde çalışıyorum."konuşmak istiyorum ama ne konuşacağımı bilemiyorum.
Pasta da geldi Kaya'lar gelirken almışlar hemde kakaolu çikolata damlacıklı fıstıklı pasta muhteşem tadı var ama yavaş yavaş nazik nazik yitiyoruz misafirler var ayıp olmasın. Ben pasta yerken baya konuştu herkes. Annem Yıldız teyzeyle abimle babam Kaya'yla Rojda Selim'le nedense ben yalnız kaldım. Pastam da bitti ne yapacağım ayağa da kalkamıyorum.Gözüm Kaya'ya kaydı mavi gömlek giymiş yakışmışta gözlerinin rengi ortaya çıkmış. Gözleri çok güzel. Ne diyorum ben ya. Ay o da bana baktı hemen gözlerimi kaçırdım. Utandım.
"Neyse biz kalkalım annem yol yorgunudur eve gidelim."
"Erkendi ama madem Yıldız teyze yol yorgunu o zaman peki. Tabi yarın bize yemeği gelme şartıyla. İtiraz istemiyorum lütfen"annem de yıldız teyzeyi sevdi.
"Peki o zaman." Ve misafirler gitti ben yine Rojda'nın yardımıyla üstümü değiştirip yatağa zaten çok uykum var hemen yatağa.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞKIN MAVİ RENGİ
SpiritualMavi,dalgalı ve derin denizleri, uçsuz bucaksız gökyüzünü anımsatır bize. Bu kitapta, aşkın en mavi halini anlatıyor . Mardinli bir kızın,aşkın en mavi halini sevdiği adamda bulmasıyla gerçek aşk başlar. Ama her güzel şeyin olduğu gibi bunu...