Multimedya Kaya Sönmez
"Biliyorum sen bir güneşsin etrafında binlerce gezegen var, ama sen de biliyorsun ki ben dünyayım ve bir tek ben de hayat var"
Kaya'dan
"Abi Melis'e öyle çıkışmak zorundamıydın. Şimdi babası ortaklığı bozacak."
"Melis'e çok bile katlandım. O kız önceden de bana aşıktı. Ben babasına ortaklık yaptığımız zaman da dedim 'o kızla uğraşmam' diye babası, sadece çalışmak istiyormuş öyle bir şey yok demişti."
"Abi biliyorum da ya Melis'in babası olay çıkarırsa?"
"Görkem her şeyi göze aldım ben. Ama Gülsüm'ü kaybedemem. Melis'i kovmasam Gülsüm'ü rahat bırakmazdı. Söyleyeceği yalanlar yüzünden Gülsüm'ü kaybetmeyi göze alamam."
"Haklısın abi ama" telefonum çaldı. Arayan Melis'in babası Mehmet beydi.
"Abi Mehmet bey mi?"
"Evet" telefonu açtım.
"Alo Mehmet bey"
"Alo Kaya ne oluyor orda?"
"Kızınız hiç rahat durmuyor?"
"Bu ne demek oluyor?"
"Size ortaklığın başında da söylemiştim. Ben başkasıyla evleneceğim diye. Ama sizin kızınız bir türlü beni anlamadı. Üstelik bu gün herkesin içinde sevdiğim kızı rezil etti. Melis bu gün evleneceğim kıza karşı çok ileri gitti. Üzgünüm ama sevdiğim kızı kaybetmeyi göze alamam."bir süre sessiz kaldı. Belli ki fazla bir şey anlamadı. Derin bir nefes alıp tekrar söze girdi;
"Yüz yüze konuşalım buraya gel"
"Mekanda mısınız?"
"Evet"
"Birazdan yola çıkıyorum." dedim ve telefonu kapattım.
"Abi sakın bana Mehmet beyin evine gideceğini söyleme. "
"Oraya gidiyorum."
"Saçmalama delimisin o adam hiç tekin biri değil ya sana zarar verirse."
"Bu konuşma olacak Görkem er yada geç hiç fark etmiyor. Mehmet beyle ilk kez iş yapmıyoruz ki. Onu okul yıllarımızdan beri tanıyoruz. Merak etme."
"O zaman en azından ben seninle geleyim bari."
"Olmaz sen burda kal kızları koru ikimizde gidersek herkes bir şeyler olduğunu anlar onun için sen burda kalıyorsun ben gidiyorum."
"Ne zaman gelirsin?"
"İki yada üç gün kalırım her halde. Beni sorarlarsa acil bir işim çıktığını iki üç güne geleceğimi söyle." tam giderken aklıma Gülsüm geldi aşağıya indikten sonra bahçeye uğradım Gülsüm ile Nazlı konuşuyordu. Bende yanlarına gittim. Beni fark edince onlarda benimle konuşmaya başladı. Söze ilk Nazlı girdi;
"Sende mi hava almaya çıktın yoksa.?"
"Yok ben iki üç günlüğüne bir yere gideceğim.Allahaısmarladık demek için geldim."
"Niye bir şey mi oldu?" bu kadar telaşlanan Gülsüm mü?
"Şey yani bu gün benim yüzümden o kızı işten çıkardın ya o yüzden başın belada değildir. Herhalde, inşAllah."
"Yok bela da değilde yine de ortakla bir görüşmem gerekecek. O yüzden bizzat yanına gidiyorum."
"Anladım" birden Nazlı;
"Ay ben telefonumu yemek masasında unuttum. Ben gidip bir alayım." dedi ve gitti. Benle Gülsüm tek kaldı bahçede. Bir şey konuşamadım ama gözlerimi gözlerinden alamıyordum. Çok güzel gözleri var. Bu gözler için gerekirse ölürüm. Nefesimi kesen bir güzelliği var bazen nefes almayı unuttuğumu fark ediyorum. Onu görünce aklım işlevini tamamen durduruyor. Bir erkeği bu hale koymak her kızın harcı değildir.
"Kaya şimdi nereye gidiyorsun?"
"Adana'ya"
"Anladım."ikimizde sessiz kaldık 10 yıl öncesinde çok neşeli bir kızdı. Ama şimdi sessizleşmiş. Bir an göz göze geldik hemen gözlerini kaçırdı.
"Kaya sana bir şey sorcam"
"Tabiki sor"
"İlk tanıştığımızda bana niye kötü davrandın. Sen önceden böyle zorba biri değildin. Zamanla nasıl bu kadar değiştin."senin o gözlerine bakıp konuşmak hiç kolay olmamıştı. Daha ilk görüşte vuruldum sana. Bir bilsen bende ki yerini. Kimsenin bilmediği kimsenin göremediği en gizli kuytu yerlere sakladım seni. Ben seni nasıl incitebilirim ki.
"Aslında ben seninle daha önceden de konuşmaya çalışmıştım. Hemde kaç defa." şaşırdı.
"Ben seni hiç hatırlamıyorum."
"Hatırlamazsın tabi. Sen o zamanlar hayattan bağlantını koparmıştın. Sınav gününü hatırlıyormusun. O gün seni sınava ben bırakmıştım. Annen işi olduğunu söylemişti."
"Evet evet hatırladım. Annem işi çıktığını söylemişti. O yüzden de 'abinin arkadaşı seni bırakacak'demişti. O sen miydin?"
"Evet bendim kaç defa seninle konuşmaya çalıştım ama sen inatla cevap vermedin bakmaya bile tenezzül etmedin. Sadece bir iki kısa cevap verip sustun.
Peki ya Ramazan bayramının ilk günü size gelmiştim onu hatırladın mı. Hani şu üstüne çay döktüğün kişi."
"Yoksa o da mı sendin?"
"Evet ama sen hiç birinde beni fark etmedin. En son seni tehtit etmeden 1 hafta önce iş çıkışı seninle konuşmak istemiştim. Gayette nazik ve kibarca. Ama sen ne yaptın bana 'size ayıracak vaktim yok bayım'dedin ve gittin. Ben de ne yapayım baktım hayattan bağını koparmışsın tekar bağlayayım dedim. Tek çare bu geldi aklıma. Yoksa Mert biliyorsun."
"O kadar da değildim. Abartıyorsun" gülümsedim. O daha o zaman ki durumunun ciddiyetini anlamamış.
"İnanmıyorsan evdekilere sor onlar sana söyler."
"Soracağım tabi." saate bakıyorum geç olacak acilen çıkmalıyım.
"Eee Gülsüm başka soracağın birşeyler var mı?"
"Evet var. Bana karşı hislerini merak ediyorum."
"Ben senin gözlerinde yeniden hayat buldum. Seni tüm kalbimle seviyorum. Ama seni incitmek en son isteyeceğim şeydir. Sen benim nefesim gibi oldun Gülsüm. Hayatımın anlamı oldun. İyi ki hayatıma girdin. "Sessiz kaldı aslında cevap beklemiyordumda ama yinede işte umut fakirin ekmeği gibidir. Umut etmekten asla vazgeçmeyeceğim. Hayat bana ikinci şansı vermiş bunu iyi değerlendirmeliyim.
"Gülsüm ben geç kaldım artık gitmeliyim."Ben kalkınca o da aniden kalktı neredeyse üstüme düşecekti. Zorla tuttum onu.
" iyimisin"
"İyiyim aniden kalkınca ayağım burkuldu." onu oturtup ayağına biraz masaj da yapınca daha iyi oldu.
"Ben gidiyorum artık geç olacak yoksa."
"Peki sana iyi yolculuklar. Dikkat et kendine."
"Sağol sende." dedim ve gittim.'Allah'a emanet ol sevdiğim.'5 gün sonra
Gülsüm'den
"Gülsüm bu gün çok güzel olmuşsun."
"Sağol" sonunda Kaya geliyor. Bu 5 gündür düşünüyorum da Kaya'yı özlediğimi anladım.
"Utandın mı sen? Kıyamam sana bu gün canım arkadaşımın sözlüsü mü geliyormuş. Hadi tamam tamam daha utandırmayacağım seni." gülümsedim. Şu 5 gündür her gece rüyamda Kaya'yı görüyorum. Son konuşmamızdan sonra o gün Görkem bana telefon getirdi. Kaya gitmeden almış. Kaç defa onu aramak istesemde arayamadım buna cesaret edemedim. Ama Kaya her gün Adana'nın güzel tarihi yerlerinin resmini çekiyor ve çektiği yerler hakkında kısa bilgilerde yazıyıp bana yolluyor. Çok eğlenceli oluyor. Her gün ya 4 yada 5 tana ayrı ayrı resim ve o resimler hakkında kısa bilgiler.
Saat 3 oldu ama Kaya niye gelmedi ki.
"Abla abla" Selim gelmiş koşa koşa. Selim Kaya'ya çok alıştı. Zaten onu seviyordu. Artık daha çok seviyor. Akşamları o Baran abim ve Kaya aynı odada kalıyor. Selim ' Kaya abim ve Baran abimle aynı odada yatmak istiyorum. Diye ağlayınca abimle Kaya onu kıramamış.
"Dur sakin ol ne oldu böyle koşuyorsun söyle bakayım."
"Kaya abim geldi abla hadi gel."
"Gözün aydın Gülsüm'cüm."Nazlı ile Selim aşağıya iniyorlar. Ama ben inemiyorum biraz çekiniyorum galiba. Ama yine de inmeliyim. Bence bu benle Kaya'nın bunca yıldan sonra tekrar karşılaşmamız bizim için bir fırsat veya ikinci şans her türlü bu fırsatı kaçırmak istemiyorum. Onu yıllar sonra buldum tekrar kaybetmek istemiyorum. Nazlı şu 5 gündür her gün ayrı bir duygusal film izletiyor bize. Ağlamaktan helak olduk ya. 'Evim sensin mi desem Bir kücük eylül meselesi mi desem Beni unutma hep böyle sonu hüzünlü filmler izlettirdi.
Cesaretimi toplayıp aşağıya indim. Yavaş yavaş karnıma kıramplar girmeye başladı. Nefes almakta güçlük çekmeye başladım yok böyle olmayacak önce bir mutfağa uğrayayım. Bu heyecan bana fazla geldi.
Mutfakta suyumu içerken Kaya'nın
"Bana da bir bardak su verirmisin demesiyle." heyecandan nasıl olduğunu anlayamadığım bir şekilde ağzımdaki sular hepsi Kaya'nın suratına geldi. Ve şuan kendimi yerin dibinde hissediyorum.
"Afedersin Kaya kusura bakma bilmeyerek oldu."
"Önemli değil bir şey olmaz."
"Hayır olurmu benim yüzümden baksana yüzün hep su oldu. Dur ben peçete ile kurutacağım." tam peçeteyi alırken Kaya beni kendine doğru çekip bana sarıldı.
"Seni çok özledim Gülsüm bir daha senden bu kadar uzun süre ayrı kalmak istemiyorum. Şunan kalbim yerinden çıkacak gibi atıyor umarım Kaya duymuyordur.
"Bu senin kalbinin sesi mi? Çok güzel atıyor." şuan içimdeki tarifi anlatılmaz duyguların içinde kayboldum adeta Kaya beni bıraksa düşecek gibiyim.
Onun kokusunu bu kadar özleyeceğim hiç aklıma gelmezdi. Ama ne yazık ki şu an kendimi kör kütük aşık gibi hissediyorum. Ama ne ara. Aslında bu duygularımı Kaya Adana'ya gideceğini söylediği zaman fark ettim. Meğer uzun süredir ondan hoşlanıyormuşum da kendi gururuma yediremiyormuşum.&
Akşam oldu bile annem bu gün Kaya için özel bir menü yaptı. Kürdan kebabı, yanında pilav, ayran, salata, yayla çorbası ve baklava. Baklavayı 1 gün öncesinden hep beraber yaptık. Ama şerbetini bu gün döktük.
Yemekten sonra Kaya herkese hediye almış. O hediyeleri dağıttı. Bana ise bir yüzük yaptırmış. Yüzüğün içinde de isimlerimiz var.Mert'ten
Hele şükür İstanbul'a geldik.
"Efendim önce eve mi yoksa işe mi gidiyoruz?"
"Her ikisine de değil Gülsüm'lere gidiyoruz."
"Peki efendim" sonunda Gülsümü görebileceğim onu çok özledim. Onun için işlerimi erkenden bitirip hemen geldim. Onun gül yüzünü hemen görebilmek için ne çok zorluğa katlandığımı bilse.
Yola çıktık 1 aydır Berlin'de çok sıkıldım. Hep iş hep iş. Biraz da sevdiğim kızı göreyimde gözüm gönlüm şenlensin.
Evin yakınlarına geldik derken telefonum çaldı.
"Alo Erol"
"Patron çok acil buraya gelmen gerekiyor."
"Ulan daha yeni İstanbul'a geldim sen ne ara geldiğimi öğrendin de başını belaya soktun."
"Abi bu başka."
"Tamam tamam geliyorum kapat şu telefonu." telefonu kapatır kapatmaz şöföre;
"Hemen geri dönüyoruz. Depoya."
"Peki efendim" sanki herkes iş birliği yapmış yeter ki Gülsüm'ü görmeyeyim diye. Er yada geç buluşucağız sevdiğim.11. Bölüm bitmiştir. Herkese iyi okumalar Yorumlarınızı bekliyorum. Yazım hataları falan varsa da şimdiden kusura bakmayın. Allah'a emanet olun😘🤓🤓
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞKIN MAVİ RENGİ
SpiritualMavi,dalgalı ve derin denizleri, uçsuz bucaksız gökyüzünü anımsatır bize. Bu kitapta, aşkın en mavi halini anlatıyor . Mardinli bir kızın,aşkın en mavi halini sevdiği adamda bulmasıyla gerçek aşk başlar. Ama her güzel şeyin olduğu gibi bunu...