24. Bölüm

1.2K 33 6
                                    

Baray kapıda arabasına yaslanmış elinde bir demet papatyayla beni bekliyordu. Yani inşallah beni bekliyordur. Yoksa rezil olurum.

Ona doğru yürüdüm oda benim geldiğimi görünce gülümsüyordu. Oh be demek ki beni bekliyordu. Yemin ederim ne yapacağımı hiç kestiremiyordum. Burada ne işi vardı ki acaba? Benimkide soru tabii ki okula götürecekti başka niye olacak ki.. Diye düşünürken yanına varmıştım.

"Günaydın Deli" deyip kısa bir sarıldı.

"Günaydın" dedim bende şaşırdığımı belli ederek.

"Bak bunlar senin için" derken gülümsüyordu ve papatyaları bana uzattı.

"Teşekkür ederim ama ben karanfil seviyorum" dedim ve tabii ki papatyalarıda reddedemezdim.

"Başka sefere karanfil alırız küçük hanımefendi"

"Öyle olsun beyefendi"

Ikimizde gülüştükten sonra kendime geldim ve

"Bu saatte burada ne işin var? Çalışman gerekmiyor mu?" Diye sordum.

"Gerekiyor. Ama önce seni okula bırakmak istedim"

"Bak ama beni alıştırırsan hergün isterim"

Baray'ın yanında niye asla söylemeyeceğim şeyler söylüyorum? Niye ona hayır diyemiyorum?

"Seve seve sen yeter ki iste"

"Hiç gerek yok sağol" dedim ve arkamı dönerek gitmek istedim. Gerçektende neden böyle davrandığımı bilmiyordum.

Baray arkamdan gelip kolumdan tuttuğu gibi beni kendine çevirdi.

"Eda ne oldu?"

"Bilmiyorum Baray. Kendimi farklı hissediyorum. Sanki ben değilmişim gibi. Sana kızmam bağırmam gerekiyor kapıma geldin diye ama yapamıyorum. Ben değişmek istemiyorum. Hep aynı Eda olarak kalmak istiyorum"

"Eda"

dedi insana huzur verecek derecede sakin sesiyle ve bir eliylede çenemi hafifçe tutup yukarı kaldırdı böylelikle gözlerinin içine bakmamı sağlamıştı.

"Böyle düşünüp kendinide benide harab etme. Ben seninle zaman geçirmekten keyif duyduğum için buradayım. Eğer seni rahatsız ediyorsam, hayatında istemiyorsan gid.."

"Hayır öyle değil" dedim sözünü keserek ve başımı tekrar yere eğdim.

"Ben senden tek birşey istiyorum Eda. Kendini kasma. Endişeni anlıyorum. Belki de korkuyorsun. Ama inan yanlış ve ya istemediğin birşey olmayacak"

Sözleri bana güven veriyordu. Tamam manasında başımı salladım ve arabaya doğru yürümeye başladık. Aslında ona söylemek istediğim o kadar şey vardı ki..

'Sana aşık olmaktan korkuyorum. Beni kendine aşık edip çekip gitmenden korkuyorum. Ilk aşkım olup bütün ilklerimi elimden alıp sonunu getirememenden korkuyorum...' demek çok isterdim ama diyemedim.

Arabada tek bir laf etmedik ikimizde. Böylesi daha iyiydi. Kendimi daha iyi hissediyordum. Sanki bu çocuk ne istediğimi çok iyi biliyordu.

Okulun kapısına (tabii dış kapısı) geldiğimde ona teşekkür edip arabadan indim ki bana seslenmesiyle tekrar arkama döndüm.

Söyle manasında bir bakış attım.

"Kaçta bitiyor dersin?"

"4te neden?"

"Hiiç öylesine" dedi ve gaza basarak uzaklaştı. Hiçbirşey anlamamıştım.

Ben daha okula adım atmadan Canan yanıma geldi.

The First KissHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin