37. Bölüm

892 25 11
                                    

Aradan 4 ay geçmişti. Haziran ayındaydık. Yani okullar kapanıyordu ve bende Mersin'e gidecektim. Ailemi oldukça özlemiştim hemde onlara Baray ile olan ilişkimi anlatmanın zamanı gelmişti. Beni Baray götürecekti. Ne kadar ısrar etsemde ben 'nişanlımı otobüsle göndermem' demişti. Siz onun nişanlı demesine bakmayın. Henüz nişanlanma falan yoktu ortada. Ben ailemle konuştuktan sonra nişan olacaktı ve 2 yıl sonra yani ben okulumu bitirdikten sonrada evlenecektik. Herşeyi böyle konuşmuştuk. Şu anda Baray'ın şirketinde onu bekliyordum. Biraz sonra babası göründü.

-Hoşgeldin kızım. Mert'i mi bekliyorsun? diye sordu. Aramız çok iyiydi babasıyla. He fırsatta bana Baray'a çok iyi geldiğimi, onu adam ettiğimi söylüyordu.

-Hoşbulduk Kemal amca. Nasılsınız?

Sorusuna cevap vermemiştim çünkü utanıyordum hala her seferinde.

-Iyiyim gelinim tşk ederim. Benim toplantıya girmem lazım. Mert birazdan çıkar.

Bana gelinim demesi bile kalbimin deli gibi çarpmasına yetiyordu. Ben tamam manasında başımı sallarken oda kaybolmuştu gözden. Biraz sonrada Baray göründü. Bana doğru yaklaşırken yine o bittiğim gülümsemesini takmıştı suratına. Ben galiba bu adamla yıllarda geçirsem gülüşüne hep öleceğim.

-Hoşgeldin prenses. Hazır mıyız? dedikten sonra yanağıma bir öpücük kondurdu. Bense halen alışık değildim.

-Yaa millettin içinde ne yapıyorsun?

-Haydaaa banane ya milletten?

-Ne demek banane? Ayıp ayıp.

-Hiçte ayıp değil. Hem ben dudağından da öpmedim seni soyup başka şeyler de yapmadım. Azıcık ucundan öptüm o kadar.

Bu konuyu daha fazla uzatmaya hiç niyetim yoktu. O yüzden konuyu değiştirmekle yetindim.

-E hadii çıkalım artık. Yoksa hiçbirşey alamadan heryer kapanacak.

-Tamam hadi dedi ve elimden tuttu. Ellerini ellerimde hissettikçe bütün vücuduma bir sıcaklık yayılıyordu. Kendimi onun yanında o kadar huzurlu o kadar güvende hissediyordum ki anlatılmaz. Mersin'e yarın gidecektim şimdide bizimkiler için biraz alışveriş yapmak için beraber alışverişe çıkacaktık. Bu mağaza benim bu mağaza senin (bu deyimide hiç anlamamışımdır. Hayır yani o mağaza nerden benim senin oluyor ki? Sen mi diktin oraya babanın mağazası mı?)

-Eda bugün gelmeyi düşünüyor musun acaba?

Baray'ın bu sözüyle düşüncelerimden sıyrılıp yanına gittim.   

-Ben bugün gelmeyi düşünmesem bile sen beni yine beklersin biliyorum. Bazen egosunu okşamak gerekiyordu.

-Evet beklerim. Seni ömrümün sonuna kadar beklerim.

-Zaten hele bi bekleme

-ahahaa ne yaparsın?

-Bilmem. Beklemesen görürsün. En fazla seni öldürürüm o kadar.

-Ölümüm senin elinden olacaksa ben razıyım.

-De get edebiyat yapma bana burda.

-Güzel sözlerde yaramıyor ha.

-Heee.. dedim ve kol kola elimizde 5 6 poşetle başka bir mağazaya girdik. Herkese birşeyler alınmıştı bir tek ben kendime birşey almamıştım.

-Off elbise denemekten nefret ederim ben ya.

-Hadi yaa gıcıklık yapma işte. Bak bu bluz çok güzel. Üzerinde görmek isterim

The First KissHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin