Suç işlendiyse affı var mı? Birini affetmek isteyipte affetmemek, affedememek peki ya. Karmakarışık olan hayatın ne kadar daha karıştığının şahiti olupta hiçbir şey yapamamak, bu güçsüzlüğün en büyüğü.Güçsüzüm hem de çok. Yenilgiyi baştan kabullenenlerdenim ama yokun ortasına geldiğimde biran sadece kısa biran yüreklenip ben bu karmakarışıklığa dur diyeceğim diyorum ama sonra acımasızca yüzüme vurulan gerçekle yine kaplumbağa gibi kabuğuma çekilip hayatıma müdahale edilmesine kendi ellerimle izinveriyorum.
- Bir şey söylemeyecek misin?
- Hayır.
Çok şey söylemek isterdim, hesap sormak istediği şeyin ne amaçlı olduğunu mesala ama sustum beynimde yankılanan kelimeler bir bir yaktı küle çevirdi hepsini. Arkamı ona çevirip çenin pozisyonu aldığımda ellerini belime sararak yüzünüde boynuma gömmüştü. Kızgındım ona ama yanımda yakınımda olmasına ses edemiyordum. Yüzünü saçlarıma gömüp derince bir nefes aldığında o nefesi sanki ben çektim içime. Her yaptığı şey büyüleyici geliyordu bana. Evet o benim büyücümdü kendine hapsetiyordu beni günden güne.
- Susma gerekli gereksiz, saçmasapan bile olsa konuş. Saydır bana içinden ne geçiyorsa. Ama susma. Susman benim en büyük cezam.
Diye konuşmasını sonlandırdığında gerçekten ne yapmam gerektiğini bilmiyordum. Her defasında alamadığım cevaplar beni susmaya yöneltiyordu. Şimdi neyin konuşmasını bekliyorduki benden.
- Neden? Diye sorarsam cevap verebilecek misin?
- Öğreneceklerin seninle ilgili deği ki, neden bu kadar merak ediyorsun. Hayatım bu kadar mı önemli?
Yüzümü ona taraf çevirip tam gözlerinin içine baktım. Bir dakika kadar kısa ama yaşadığımız anda uzun olan zaman sürecinde. Bekletilmeği sevmezdi artık çok huyunu biliyordum ama bekletmek değildi benimkide sadece gözlerindeki duyguyu anlamak istedim. Başardım mı? Onu daha ben bilebilemedim.
- Hayatın değil sen önemlisin.
Verdiğim cevap hiç beklemediği bir şey olacak ki, gözlerinden geçen anlık şaşırmaya şahit olmuştum. Gözlerindeki duyguları anladığımı hissetmiş olacak ki sırt üstü pozisyonda uzandığında beşiğinde yatan kızıma doğru gözatmış sonra tavana sabitlemişti bakışlarını. Yine her zaman yaptığı şeyi yapıyordu konuşmamı isteyip beklemediği cevabı aldığında hiç konuşmamı istememiş gibi susuyordu.
- Ben artık senden hiçbir şey sormayacağım. Zaten buraya gelme, senle evlenme amacım belli erkek çocuk. Kafamın içini yesede tüm düşünceler sormayacağım.
Sitemli sesimle konuştuğumda yine sırtımı ona çevirip yatakta ondan en uzağa kaymıştım. Bir elin yatağa dağılmış saçlarımda hissettiğimde ses etmedim. Saçlarımla oynaması ne kadar hoşuma gitsede onu parçalamak isteğimi içimden atamıyordum. Şempanze görünümlü kas yığını hödük.
- Efendim şempanzenin güzeli.
- Ne?
- Sen saydırıyordun ya bana.
- Ben onu seslimi söyledim?
Diye hem söylemiş bu sefer de içimden kendimi sövmüştüm. Aptallıkta üstünümü tanımıyordum. Birbirimize sırtı dönük şekilde konuşmamız herne kadar garibime gitsede boşvermiştim. Saçlarımdaki el haraketleri devam ederken uykumun bastırmasına neden oluyordu. Konuşmasada ben onun konuşmasını istiyordum. Sesizlik baş alıp giderken konuşmayacağını anladığım an
- Sor.
Diye tek kelime söylemesi şaşırmama ve ne zamandır sırtım ona dönük şekilde uyuyan benim yüzümü ona çevirmeme sebeb olmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Beni de sever misin?
Ficción GeneralSizden bir bebek isteniyor... Hem de 12 yaş sizden büyük bir adamdan... Cevabınız her ne olursa olsun hayatınız yokuşa hızlı adımlarla düşmeğe başlayacak... Soru basit... Yanıtlaması.... ZOR... Ya kendi hayatınızdan vazgeçecek.... Ya da canınızdan...