Hastaneden çıkıp eve geldigimizden bir gün geçmişti. Babam artık kendini toparlıyordu. Zaten babama da kaç gündür beynimde dolanan soruları sormak istiyordum cevapları alamasam artık deliricektim. Buğra bey ne söylemek istiyordu? Bana neden bu mu? Dedi ve bunun gibi binlerce soru daha.Yavaş adımlarla ayaklarımı salona yönlendirdim. Babam odada sıkılmasın diye ona salonda yatak düzeltmiştik. Salona her yakınlaşdığımda annemin ağlama seslerini babamınsa telefonda birisiyle konuştuğunu duyuyordum. Ama ne söylüyordu ayırt edemiyordum.Annemde birkaç gündür bana garip bakıyor ve gözlerinden ağladığını anlıyordum. Çıldırmak üzereydim. Ne oluyor? Bugün her şeyin cevabını alacaktım, onları bu kadar üzgün görmek beni çok kötü hissettiriyordu. Belki bana söylerlerdide ben bir yolunu bula bilirdim.
Nihayet odaya girdiğimde beni daha fark etmemiştiler babam her kimle konuşuyorsa
- Tamam efendim bugün getiricem
-........
- Biliyorum... Biliyorum
-.......
- Hayır hayır sizi oyaladığımı katiyen düşünmeyin
-.......
- Bugün en geç bir saate oradayız.
-.....
- Tamam. Hoşcakalın efendim
Değip kapattı. Yüzünü anneme çevirdiğinde annemin ağlamaları artık şiddetli hal almıştı. Noluyor Allah aşkına.
- Asla bizi affetmeyecek
- Biliyorum ama sende biliyorsun ki buna mecburuz
- Başka bi yolu yok mu?
- Yok hanım yok. Ben düşünmedim mi sanıyorsun? Bir aydır oyalıyorum belki bir çıkış yolu belki bir çare bulurum diye yok işte.
- Anladım
- Allah beni kahretsin benim gibi baba olacağına olmaz olsun
Ne demekti şimdi bu.Babam ne söylüyordu benim kahramanıma ne oldu.
- Ne oluyor burda baba? Sen ve annem neden ağlıyorsunuz?
Dediğimde ikiside yüzünü bana çevirdi ve üzgün pişman gözlerle bana baktılar. Babam derince bir nefes aldı ve
- Git eşyalarını topla
Dedi- Neee? A...ama neden?
- Sana git eşyalarını topla dedim.
-Bana nedenini söylemezsen şurdan şuraya gitmem
Dediğimde sinirli olan babamın benim söylediklerimle dahada da sinirlendiğini biliyordum. Benim en doğal hakkım değilmiydi? Nereye gittiğimi? Niçin gittiğimi bilmek. Zaten kafam allak bullak olmuş durumda. Tam bir şeyler söyleyecektim ki babam yerinden kalktı ve bana doğru gelmeye başladı. Elimden tutduğu gibi kapıya doğru çekiştirmeye başladı.
- Üstünü giy
- Bana ne olup bittiğini söylemek istemiyorsun ama beni sürükleye biliyorsun.
Diye çemkirdim. Artık benimde sabrımın sonu gelmeye başlamıştı. Babam derince nefes aldı ve
- Üstünü giy
Bende mecburen üstümü giydim. Babam yine benim elimden tutup kapıyı açdı ve beni peşinden sürüklemeye başladı. Arkamı döndüm ve annemin kapıda gözü yaşlı bizi seyrettiğini gördüm dudaklarını oynatarak
- Bizi affet. Seni seviyorum.
Dediğini dudaklarından okudum. Ben niye onlari affedecektim ki? Kafamı öne çevirdim ve babama.
- baba beni nereye götürüyorsun?
- Gidince bileceksin.
- Ben şimdi bilmek istiyorum.
- Sana gidince bileceğini söyledim. Biliyorsun ki bir cümleyi iki defa kullanmaktan hoşlanmıyorum.
- Özür dilerim baba.
Kafamı yere eğdim. Babamın beni çekiştire çekiştire peşinden sürüklemesine bir nevi izin verdim. Nereye gittiğimizi merak ediyorken bir yanım çok korkuyordu. Bu korkum babamdan yana değildi ben babama güveniyordum. Hayatımda kimseye güvenmediğim inanmadığım kadar ona inanıp güveniyordum.
Kim ne yaparsa yapsın o asla bana zarar gelmemesi için elinden geleni yapardı. O benim kahramanım o benim hayatda güvendiğim tek erkekti. Çünkü o benim babam.
Taksiye bindik ve yarım saate yakın yol gittikten sonra babam taksiciye parasını ödedikten sonra arabadan indik. İner inmezde ağzım beş karış açıkta kaldı. Bu ne be... Bu evse bizim ev ne o zaman. Babam yürümeye başladığında onu takip ettim. Addımları durduğunda demir parmaklıkların önündeydik. Suskunduk ikimizde hiçbir şey söylemiyorduk ben suskunluğumu bozup babama
- Baba bizim bu evin ah pardon bu malikanenin önünde ne işimiz var?
Babam kafasını çevirmeden bana yan gözle baktı ama o bir iki saniyelik anda hem hüzün, hem pişmanlık, hem yenilgi, hem çaresizliği, gördüm diye bilirem
Allah aşkına ne oluyorduda babam bu duyguları yaşıyordu. Benim hiçbir zaman yenilmez, yıkılmaz, yaptığı hiçbir şeyden pişman olmaz dediğim babama ne olduda bugün bu duyguların hepsini bir arada yaşıyordu.
Bir dakika bir dakika.
Ben az önce ne gördüm o gözlerde yanılmış ola bilirmiyim pişmanlık dedim değil mi? Yanılmış olamazmıyım.
Hayır... Ben o pişmanlığı o gözlerde gördüm.
Peki neyin pişmanlığını yaşıyordu babam.
Ve en önemliside benim burda ne işim var???
Babam bana bakmadan- sadece beş dakika kızım. Senden isteğim beş dakika. Sende her şeyi ne olup bittiğini öğreneceksin
Bende babamı ikiletmedim ve kafamı sallamakla yetindim. Demir kapı aralandı ve galiba buranın bekçisi bize
- Buyrun ne istemişdiniz? Dedi
- Buğra beyle görüşecektik
- Geldiğinizden haberi var mı?
- Şükrü geldi derseniz kendisi bilecek.
- Tamam iki dakika bekleyin soruyorum şimdi.
Değip içeri geçdi ve on saniye bile geçmeden kapıları açtı
- Buyrun sizi beklediklerini söylediler
Kapı açıldı ve bizde eve doğru yürümeye başladık kapıya vardığımızda babam derince bir nefes aldı ve zile bastı. Hizmetli kapıyı açtı ve eliyle girmemiz için yol gösterdi evin içine ağzı açık baktım.Ömrü hayatımda böyle bir ev görmemiştim.
Hizmetli bizi sanıyorum ki salona yönlediriyordu. Salona girdiğimizde üç kişi oturuyordu. Bizi gördüklerinde ikisi ayağa kalktı. Evin hanımı diye düşündüğüm orta yaşlı kadın sadece gözlerini bize çevirdi. Yanlarına vardığımızda içim çok kötü oldu çünkü kadın sakattı. Karşımızda Buğra bey ve benim yaşlarımda güzel bir kız vardı. Babam Buğra beye elini uzattı ve
- Merhaba Buğra bey dedi
- Merhaba Şükrü sonunda gele bildiniz.
Değip elini sıktı. Bende babamın yanında olanları seyr halindeydim. Yanındaki kız yüzünü bana çevirdi. İçten gülümsemeyle birden bana sarıldı
- Merhaba hoşgeldin ailemize ben Gülru
Bende sarılmasına karşılık verdiğimde kızın bir sözü aklımda dönüp durmaya başlamıştı bile. Ben onların ailesine mi gelmiştim? Ne oluyordu burda? biri şu anda bir şey söylemezse artık delirecektim. Burda bulunan herkes her şeyi biliyordu bir bilmeyen bendim. Ama artık bende ne olup bittiğini öğrenecektim...
---------------------
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Beni de sever misin?
Fiksi UmumSizden bir bebek isteniyor... Hem de 12 yaş sizden büyük bir adamdan... Cevabınız her ne olursa olsun hayatınız yokuşa hızlı adımlarla düşmeğe başlayacak... Soru basit... Yanıtlaması.... ZOR... Ya kendi hayatınızdan vazgeçecek.... Ya da canınızdan...