Olanlardan sonra Zack ile birbirimize bakakalmıştık.
Zack ne kadar güçlerimden haberdar olsada nasıl işlediğini bilmiyordu. Ellerimi o şekilde görünce şaşırmış ve çıkan ateş görüntüsünden sonra irkilmişti.
Benimse aklım benim bedenime benzeyen ateşten şeyin ne olduğundaydı.
Aniden atıldım ve,
"Elin ne durumda Zack ?"
dedim.
Zack ise çok geçmeden cevap vermiş,
"Hafif yanık ama idare edebilirim. Demin olanlar büyüleyiciydi. Çıkan şey nereye gitti ?"
diyerek bir yanıt vermemi beklemişti.
Bedenimden çıkarak giden şeyin ne olduğunu bende bilmiyordum. Boş bakışlarla,
"Nereye gittiğini bende bilmiyorum."
demiştim.
Zack ise cevabım üzerine dakikalar önce kapatmış olduğu kontrol odasının kapısını yeniden açmış ve bana dönerek,
"Nereye gittiğine ve ne olduğuna bakmalıyız hadi !"
diyerek içeriye bir çırpıda girivermişti.
Hiç bir şey demeden kontrol odasına giriş yaptık. Zack tünellerin kameralarını kontrol etmeye başladı.
Bütün giriş ve çıkışlara bakıyor hareketli bir şey var mı diye inceliyorduk. Dakikalar süren sessizliğimizin ardındansa bedenimden çıkan şeyin nereye gittiğini bulamamış ve çaresizce birbirimize bakakalmıştık.
Zack aniden atıldı ve,
"Hiç bir şey yok tanrım ne olduğunu öğrenmek için şuan neler vermezdim."
demişti.
Bense Zack'in elini işaret ederek,
"Bir şey bulamayacağız gibi bence geri dönüp eline gerekli tıbbi müdaheleyi yapalım yoksa yanığın daha kötü bir hal alabilir."
demiş ve gözlerimi Zack'e devirmiştim.
Zack ise kafasını sallayarak beni onaylamıştı.
Kontrol odasından tekrar çıkış yaptık, Zack giriş kapısını kapattıktan sonra yürümeye başlamıştık.
Susmak bilmeyen Zack derin bir sessizliğe gömülmüştü. Güçlerimi ilk kez görüyordu ve sanırım onu biraz ürkütmüştüm ya da en azından ben böyle olduğunu düşünüyordum.
Uzunca bir yürüyüşün ardından demir sürgülü kapının önüne yani kaldığımız yere geri dönmüştük.
Zack kapınının sürgülerini ittirecek oldu ki eli aklıma gelince onu geri plana ittirip kapıyı kendim açtım.
O ise bu durumdan hoşlanmasada bir şey demeden içeriye girmişti bile.
Kapıları içeri girince tekrar kapatıp gözlerimi etrafta gezdirmiştim.
Yu Jin çıkmış olduğu bir odadan hızla yanımıza doğru gelmişti. Zack elini tutuyor bir pozisyonda bekliyordu.
Yanan eli gören Yu Jin,
"Tanrı aşkına neler oldu ? Hemen müdahale edelim."
Demiş ve bizi kapısı kapalı olan alt kısımda ki bir odaya doğru sürüklemişti bile.
İçeriye girdiğimizde odanın büyüsünden kendimi alamamış ve bir anlığına duraklamıştım.
Burası mini bir kütüphaneydi, sağa ve sola giden çift taraflı dev kitaplık rafları ortada büyük bir masa sandalyeler ve kenarlarda üst üste dizelenip yığın haline gelen kitaplar vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAHFİ BAŞLANGIÇ
FantasyGeçmiş zamanlarda verilen bir savaşta bir düşmanın yükseldiği yankılanmıştı diyar diyar her yerde. Öyle kirli bir oyunun içine girmişti ki bu düşman, yaptıklarının bedelini bir çok kişi çekmek zorunda kalmıştı. Başta yıkım ve ölüm kokan canlar veril...