"Belki de dünya başka bir gezegenin cehennemidir."Okula biraz erken gelmiştim sanırım. Daha Ece bile yoktu. Ece sınıfa en erken gelenlerdendi. Kantine gidip meyve suyu almaya karar verdim. Çantamdan cüzdanımı çıkarıp sınıftan çıktım. Kantinin yerini daha yeni yeni öğreniyordum.
Okul biraz karışıktı. Bir yere genelde bir kaç farklı yerden girişi vardı. Bu da benim kafamı karıştırmaya yetiyordu bile. Çok fazla katı vardı mesela, haliyle çok fazla öğrenciside.
Bu yüzden okul genelde sakin değildi, sabahları hariç. Bunu fırsat bilip biraz kantinde kafamı dinleyebilirdim.
Kantini biraz zor da olsa bulabilmiştim. Hemen gidip sıraya girdim. Bugün içimde anlam veremedeğim bir his vardı. Sanki canım şuankinden de fazla yanacaktı da ruhum kendini hazırlıyordu. Kafama takmamaya çalıştım. Benim önümde sürekli konuşup duran 2 kişiye kaydı gözüm.
Bir tanesi hani şu Araf 'ın yanında gördüğüm sarışın kız vardı ya oydu. Gerçekten çok güzeldi.Haklıydı bu kızla takılmakta Kolhan Bey.Diğeri de Araf'ın sıra arkadaşıydı.Onunda hatrı sayılır bir yakışıklılığı vardı.
Sarı kız arkamda bir yere bakıp gülümseyip duruyordu. Merak ediyordum tabi ki. Ama dönemezdim. Önce alacağım şeyi almalıydım. Daha sonra zaten görecektim.
Dönmekte istemiyordum. İçimdeki huzursuluk sanki bakacağım yerdeydi. Ben yine düşünmeye dalmışken sarı kız diye isim taktığım ve yanında ki çocuk 3 tost alıp yanımdan geçtiler.
Bende hemen amcaya 3 tane meyve suyu istediğimi söyledim. Aslında sabahları daha fazla içebilirdim ama bir huzursuluk vardı işte içimde.
Aldıklarımın ücretini ödeyip sınıfa gitmek için arkamı döndüm. Bakmak istemiyordum o tarafa. Ama yapamadım ve baktım . İçimdeki tüm huzursuluğa rağmen.
Baktığıma pişman olmuştum bile. Huzursuluğumun kaynağı belli olmuştu. Araf Kolhan, yanında hatta neredeyse kucağında oturan bir sarı kız. Ne yapabilirdim ki? Gidip çekip almak mı? Ya da hesap sormak mı ?
Sınıfa gitmek istiyordum ama ayaklarım bana itaat etmiyordu. Buzdolabında kalmışçasına titriyordum. Boncuk boncuk terlemiştim.Biri sanki ruhumu zorla küçük bedenimden çıkarmaya çalışıyordu. Uzun,keskin tırnaklarını öyle bir batırıyorduki derime sanki tüm yaşanılanların intikamını benden alıyordu.
Tam karşımda bir kızla beraberdi. Bu yetmiyormuşçasına yakındılar. Benim baş rolüne kendimi koyamayacağım kadar yakındılar.
Daha fazla ayakta duramadım . Geçirdiğim şok beni yerle bir etti . Onun bakışları eşliğinde kendimi serbest bıraktım. Daha fazla ayakta da duramazdım. Önce meyve sularım yeri boyladı, sonrasında ise ben.
Daha sonra kısık gözlerimle beni kucaklayan kişinin o olduğunu gördüm ve onun güvenli hissettireceğine emin olduğum kollarına kendimi bıraktım.
....
Yoğun bir hastane kokusuyla açtım gözlerimi. Burasının neresi olduğunu bilmiyordum. En son bayılmıştım sanırım. Tahminlerime göre hastaneydi burası .
Tavana bakmaktan vazgeçip odayı incelemeye başlayacaktım ki hayal olabilecek kadar imkansız olan bir şey gördüm. O koltukta yatan Araf 'mıydı. Yan tarafta da Ece uyuyordu sanırım. Araf Kolhan buradaydı . Kim bilir Ece nasıl ısrar etmişti burada kalması için.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MÜHÜR
FantasySaat 04.14 yağmur hızlandı ve sen yine yoksun her gün ki gibi. Müziği başa sarıyorum. Zorluyorum kendimi olmuyor, bir türlü ağlayamıyorum. Kendimi ağlamamaya alıştırdığım bencil yapım yine yapıyor yapacağını. Dibe kadar doluyum ama gözyaşları içeriy...