"Geçme her dakika aklımın sokaklarından"Arabasına bindiğimden beri hiç konuşmamıştık.Ona karşı çıkacak gücüm yoktu.Bir kaç gündür o kadar yakınımdaydı ki yorulmuştum işte bu kadar yakınken uzak oluşuna.
Ne kadar zamandır bu arabada onunla yanyanaydım bilmiyordum ama midem çok huzursuzlaşmıştı.
Çantam da meyve suyu olmalıydı.O küçücük çantaya bile sığdırmıştım ne olur ne olmaz diye.
Bir anda çantamdan meyve suyumu çıkarmak için hareketlendim.
Beni izliyordu.Her hareketimi izliyordu.Bazen o kadar şüpheyle bakıyordu ki sanki her an onu öldürme planları hazırlıyormuşum gibi hissediyordum.
En sonunda meyve suyumu çıkardığımda öyle bir güldü ki neye uğradığımı saşırmıştım.Aldığım nefes kursağımda kalmıştı.
"Bunun için mi dakikalardır çabalıyorsun?" dedi ve hala gülümsüyordu.
"Evet komik olan ne acaba?" diyebildim.
Daha fazla konuşmadı.Zaten bir kaç dakika sonra da arabayı durdurdu
önce o indi daha sonra da benim inmemi beklemeye başladı.Meyve suyumdan daha çok az içebilmiştim.Çöpe atmayacaktım tabiki.Arabada dökülmeyeceğini düşündüğüm bir yere koydum ve daha fazla bana bakan Araf'ı bekletmeden arabadan indim.
Ben yürümeye başlamıştım ki bir kol belimi sardı.Bütün vücudum aniden titremeye başladı.Tenim ateş almıştı sanki.Bir elektrik dalgası yayılıyordu elinden tenime.
"Be-ben yürüyebilirim" dedim biraz duraklayarak ve kekeleyerek.Elini belimden çekmek için eline dokunmuştum ki kaskatı olmuştu o da bir anda.
"Senin için değil zaten biri sana laf felan atar hiç uğraşamam,biliyorsun"
diye devam edecekti ki lafını tamamladım."Ece sonra başının etini yer değil mi?" dedim.
"Ögreniyorsun"dedi ve belimden sıkıca tutup içeriye doğru beni yönlendirdi.
İçerisi tamda tahmin ettiğim gibiydi.
Herkes neredeyse birbirinin içine girmişti.Böyle bir ortama kendi isteğimle hayatta gelmezdim zaten.Uzunca bir halı vardı girişte.O halıyı bitirdikten sonra Araf beni bir masaya doğru yönlendirdi belimdeki eli sayesinde.
Masanın başına geldiğimizde Araf içecek alıp geleceğim bir yere ayrılma gibi bir kaç cümle kurdu.
Nihayet o gittikten sonra rahat bir nefes alabilmiştim.Bir yandan da onun gidişini izliyordum.
Siyah takımın içerisinde yine inanılmaz duruyordu.Geçtiği her masanın önünden,onu izleyenlerin bakışlarını görebiliyordum.
Hepsinin kafasını saçlarından tutup masaya vurmak istiyordum.Acaba yanlarına gidip hey dostum o benimle geldi,o benim gibi cümleler mi kursaydım ?
Çok zekiydim yine.Tabi gidip ben bunları söylerken Arafta beni duyar ve ona olan hislerimi anlar ve evlenirdik belki.
İyice deliriyordum.Bu cümlelerin başka açıklaması olamazdı.Elimde olsa onu hiçbir yere göndermezdim.
Sanki gittiği her yerde beğenilmek onun suçuydu.
İçecekleri alıp masaya doğru gelmeye baslamışken elindeki meyve suyuna kaydı gözüm.Bana mı almıştı acaba?
Yanıma gelir gelmez meyve suyunu bana uzattı.
Hemen elinden aldım ve içmeye başladım.Doymadım sevmelere seni vişnem.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MÜHÜR
FantasíaSaat 04.14 yağmur hızlandı ve sen yine yoksun her gün ki gibi. Müziği başa sarıyorum. Zorluyorum kendimi olmuyor, bir türlü ağlayamıyorum. Kendimi ağlamamaya alıştırdığım bencil yapım yine yapıyor yapacağını. Dibe kadar doluyum ama gözyaşları içeriy...