Dün gece hiç rüya görmemiştim. Sanırım yalvarışlarım işe yaramıştı. Derin bir uyku çekmiştim, sabaha düşünecek bir rüyam olmadan ilk defa. Bu yüzdendi sanırım alarm çalmadan uyanışım.Daha kalkar kalkmaz o düşmüştü aklıma. Elimdeki o şekiller bile bana onu hatırlatırken tek bir an bile olsa onu düşünmeden durmam normal miydi? Ya da ben normal miydim? Elbette hayır.
Bazen ne düşünüyorum biliyormusunuz? Bilseydi beni yine sevmez miydi? Ona gelen darbenin en acısının bana da olduğunu görebilseydi mesela vazgeçer miydi kendine zarar vermekten? Ya da onu bunu bırakında onsuz yemek yiyemediğimi bilse, kokusuna ihtiyacım olduğunu bilse kalır mıydı yanımda? Sarılır mıydı peki Ece gibi sımsıkı bana? Gözlerine hayran olduğumu bilse mesela, uzun uzun bakar mıydı bana? Onu görünce beni terkedip ona gidecek gibi atan kalbimi duysa mesela kendininkinin de böylesine atmasına izin verir miydi?
Başlamıştım yine cevapsız sorulara. Kendime zarardan başka bir halta yaramıyordu. Hemen yataktan kalkıp elimi yüzümü yıkadım. Az da olsa sürdüğüm rimeli dikkatlice sürdüm gözüme. Dudağıma da ufak bir parlatıcı sürdüm. Üstümü de giydikten sonra hazırdım sanırım. Bugünde gelmicek miydi acaba okula? Bunu gitmeden bilemezdim elbette. O yüzden hemen evden çıktım ve vaktimin bolluğundan dolayı yine yürümeyi seçtim.
Okula geldiğimde dışarda kimse gözükmüyordu. Aslında sadece ona bakmıştım. O yoktu işte. Bende hemen içeriye geçip sınıfıma çıktım. Neyse ki Ece gelmemişti. Bu saatte burda olurdu genelde okula babası bıraktığı için, büyük ihtimalle bugün okula gelmiyecekti. Şuan onu çekemeyebilirdim iyi bile olurdu gelmemesi, huysuzlaşmıştım iyice Araf 'ı iki gün göremeyince. Neler diyordum ben böyle? Daha fazla saçmalamamak için çantamdan okumaya başladığım kitabımı çıkartmaya çalışırken sınıfa mavi gözlü ve hatrı sayılır derecede yakışıklı bir çocuk girdi.
"Günaydın" dedi en samimi şekilde. Gözlerimin içine bakarak. Bende "Günaydın" demek zorunda kaldım.
Çocuk yanıma geldi ve "Yeni geldim bu sınıfa ve sadece tanışmak istiyorum, amacım seni korkutmak değil" dedi.
Ben tanışmak istemiyorsam ne demeliydim?
"Ah, peki ismim Gece. Bu kadar yeterli mi? Senin ismini hiç merak etmiyorum ve bende yeni geldim, sana yardımcı olamam " dedim. Ayıp etmiştim sanırım. Ama yapmacık olamazdım ki. Bu sırada kapıda beni izleyen onu gördüm. Aslında kokusunu takip ettim sadece.
"Beni merak etmesende ben yine de söyliyim ismim Buğra " dediğini duydum. Bozulmuştu sesinden anladığım kadarıyla.Benim gözlerim kapıya yaslanmış sinirli bir şekilde bana bakan Arafta' ydı. İlk defa bu şekilde bakıyordu bana. Ne o kaçırıyordu gözlerini ne de ben. Daha fazla kapıda durmadan sınıfa ilerledi ve tam yan tarafımdaki sıraya oturdu. Normalde burada oturmamasına rağmen.
Adının Buğra olduğunu öğrendiğim çocuğa döndü ve "Gece'nin yanında Ece oturuyor. Oraya oturmayı düşünme bile, yoksa kötü olur " dedi . Bir dakika bir dakika. İsmimi biliyor oluşu bile böbreklerimin halaya başlamasına neden olmuştu.
Peki neden yanıma oturmasını istememişti? Ece' den hoşlanıyor olabilir miydi? Sadece meraktan dolayı. "Ece başka bir yere geçebilir sana bir yer bulana kadar" diye bir teklif sundum. Buğra da şaşırmıştı haliyle az önceki çıkışımdan sonra ben bile saşırırdım kendime. O an sanki Araf'ın gözünden ateş çıkıyordu .O nasıl bir kızgınlıktı. İyi oldu size bayım. Dünya sizin etrafınızda dönmüyordu, ben her ne kadar senin etrafında dönsem de bu seferlik kendi eğlencen için beni kullanmana izin vermek istemedim.Buğra güler yüzle :
"Çok iyi olur" dedi hala şaşkındı.
Araf 'a doğru bakıp sonrasında gözlerini bana çevirdi. Araf hala bana bakıyordu. Daha fazla ona bakmadan Buğra'ya döndüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MÜHÜR
FantasySaat 04.14 yağmur hızlandı ve sen yine yoksun her gün ki gibi. Müziği başa sarıyorum. Zorluyorum kendimi olmuyor, bir türlü ağlayamıyorum. Kendimi ağlamamaya alıştırdığım bencil yapım yine yapıyor yapacağını. Dibe kadar doluyum ama gözyaşları içeriy...