Barış'tan...
Siktiğimin anahtarı neredeydi ! Deri cekedimin bütün ceplerine baksam da bulamamıştım. Sinirle cekedi fırlatıp ellerimi saçlarımın arasından geçirdim. Sakin olabilirsem belki bulabilirdim ama olmuyordu işte. Sakin falan olamıyordum. Sakin olmaya çakıştığım her an gözlerimin önüne evden çıktıktan sonra mavi gözlerini evin her bölümünde gezdirişi geliyordu. Salak kız tül perdelerin arkasından ona bakan kocaman beni bile görememişti. Çünkü...
Siktir. Ağlıyordu.
Önümdeki dolaba tekme attım. Daha biraz önce yanımda uyuyan kız salaklığı yüzünden şuan ağlıyor bile olabilirdi.
Ne olabiliri ? Kesin ağlıyordu.
Hayatım boyunca hiç kimseye açık konuşmamıştım. Ona bir şeyleri söylüyordum ama anlamamakta ısrar ediyordu. Hep farklı düşünüyordu. Kendisinden o kadar farkında değildi ki... Sorsan çirkin olduğunu iddia ederdi.
İnatçı,salak kızın tekiydi. Tehlikedeydi. Kamer son olaydan sonra iyice köpürmüştü. Kızın hiç bir şeyden haberi yoktu.
Çocuğu depoya hapsedip dövdüğümüze bakarsak bu sefer Merve için insaflı davranmazdı. Öncekilerde sadece korkusuyla oynamıştı. Ona oyuncağı olduğunu söylemişti. Mesaj atmıştı,arayıp söylemişti. Ama benim salağım hala artistlik peşindeydi.
Kamer onu aradığında da çok güzel laf soktuğuna emindim ama Kamer şuan patlamaya hazır bir bomba gibiydi.
Ve buna rağmen eğer bu kız taksiyle gittiyse ebesini ağlatırdım. Tek başına dolaşmayı,gezmeyi çok seviyordu ve şuan bana acayip saçma bir nedenden kırgın olduğunu bildiğim için o olmayan kafasını dinlemeye dışarı çıkacağına emindim.
Siktir... Dışarıdaki o yağmura rağmen yürümek gibi bir aptallığı ondan bekliyordum ve bu yüzden gururumu hiçe sayıp onu bir çok kez arasam da her seferinde o sikimsonik telesekreter sesini duymuştum.
Biri şu kıza bir daha telefonunu kapatırsa yapacaklarımdan sorumlu olmadığımı söylemeliydi.
Kesinlikle...
Sinirle dolaba tekme attım. Zaten cılız bir şeydi. Sürekli hastalanıyordu. Yağmurun altında kaldığı ve benim gördüğüm o kısa sürede bile hastalanmış olabilirdi. Kim bilir daha ne kadar daha o yağmurun altında yürümüştü.
Tekrar ve tekrar söylüyorum. Bu kız salağın önde gideniydi.
Peşinden gitmek istesem de kendimi durdurmuştum çükü bir şeyleri anlaması gerekiyordu.
Daha ben kendime anlatamamıştım ki ona anlatayım. Hiç bir şeyden haberi olmamasına rağmen çok şey düşünüyordu. Ama kendini hep atlıyordu.
Bahsettiğim kişiyi Doğa sanmıştı. Anlaması gerekmez miydi ? Görmemiş miydi Doğa onunla kavga ettiğinde gözümdeki Doğa'ya karşı nefreti,onun için olan endişeyi ? Nasıl o kişinin Doğa olabileceğini düşünebiliyordu ? Üstelik buna inanıp ağlıyordu,üzüyordu kendini.
Ağlıyor muydu şimdi ?
Oflayıp tekme attığım dolabın çekmecelerini açtım. Neredeydi bu anahtar ?
Merve mi alıp götürmüştü merak etmiştim ama o kız o halde bu anahtar işini aklının ucundan bile geçirmezdi.
Normalde de geçirmezdi. Öyle bir kız değildi.
Portmantoya gittiğimde gördüğüm anahtarla gözlerimi devirip içine attığım kaseden aldım ve cekedimin cebine koydum. Pars dilini çıkartıp sesli bir şekilde nefes alarak kapının önünde durunca ona kaş göz hareketleri yaptım. Havlayınca kaşlarımı çattım. "Ne diyorsun kızım ?" Havlayıp elimde tuttuğum telefonumun yanına geldi ve onu göstererek havladı. Kaşlarımı çatıp telefona baktım. Arayan soran yoktu. Kaş göz yaptığımda yine havlayınca gözlerimi devirdim ve eğildim. "Bak kızım. Köpekçe konuşmayı bilmiyorum. O yüzden düzgün konuşursan sevinirim."
![](https://img.wattpad.com/cover/80010364-288-k146932.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KIRMIZININ SİYAH HALİ
Novela Juvenil•TAMAMLANDI• •Gençkurgu #3 ~ Farz et ki sen siyahsın. Sana elimi uzatsam tutar mısın ? Yoksa önce kim olduğuma mı bakarsın ? Eğer beyazsam bırakır mısın beni ? Düşer miyim uçurumdan ? Masum ve iyi olduğum için kaybeder miyim ? Gider mi ellerimden ya...