39-ŞİRKET

5.1K 185 224
                                    

Multimedya : Merve'nin şirkete giderken giydikleri.

Gözünüzde canlandırabileceğiniz bir fotoğraf diye düşünüyorum :)

Sonra hepimizi kutluyorum çünkü Kırmızının Siyah Hali 6K oldu !

Yavaş yavaş yükselen,gittikçe beni ve sizleri kendine çeken bu hikayemin başlangıcı çok garip aslında. Bir yaz günü,kafamda oluşan deli fikirlerle bir tuşa basıp bir hayat yaratmış olduğuma inanamıyorum. Dönüp bir baktığımda koskoca 38 bölümün geride kaldığını görüyorum.

Kırmızının Siyah Hali ismini bile uzun süren yıllar boyu okuduğum kitaplardan esinlendiğim renkler ile bulan ben şimdi o üç kelime ile harika dostlar,yoldaşlar kazandım. Güzel bir yaşam elde ettim. Bu yüzden çok mutluyum. İyi ki varsınız ve yanımdasınız. Sizi seviyorum.

Kısa diye üzülmeyin güzel bir bölüm oldu :)

Musmutlu günler sizin olsun. Keyifli okumalar !

•&•&•&•&•&•&•&•&•&•&•&•&•&•&•&

"Peki ne yapacaksınız şimdi ? Yani uzun süre baygın kalacağını sanmıyorum."

Oflayıp başımı geriye attım ve Barış'ın çenesiyle bakışmaya başladım. Bu konu beni bayağı bir geriyordu ama Barış'tan başka fark eden yoktu anlaşılan.

Barış da bakışlarını bana çevirse de ardından tekrar Defne'ye döndü. "Biz hallederiz kalanını."

Barış'ın kanının Defne'ye pek ısınmadığını anlıyordum ama ben sevmiştim. Öyle Barış'ın düşündüğü gibi Kamer'in adamı falan da değildi çünkü Kamer ile başımıza gelenleri anlattığımda gözünde gördüklerimden anlamıştım.

O kadar sinirlenmiş ve halime üzülmüştü ki Kamer'e birlikte sövmüştük.

Ayrıca bizimle yaşıt olduğunu ve güzel sanatlar lisesinde okuduğunu öğrenmiştim. Bir erkek kardeşinin olduğundan bahsettikten hemen sonra o kadar tatlı bir şekilde kardeşiyle kavgalarını anlatmıştı ki gülmekten karnım ağrımış,Barış ise herkesin içinde gülüyorum diye homurdanmıştı.

Uyuz işte.

"Peki. Ben sadece merak etmiştim."

Gülümseyerek ona bakarken oturduğumuz koltukta Barış'a yaslanıyordum. Defne de tekli bir koltukta karşımda otururken Can ve Zeynep de bizim gibi birleşik koltukta, Kaan ve Yiğit ise tekli koltuklarda oturuyorlardı.

Yiyeceklerimiz geldiğinde Barış garsona kafasını hafifçe sağa eğip "Evallah," dediğinde ne kadar tatlı olduğunu fark ettim.

Barış'ın ikimize de birer tane söylediği köfteleri görünce Barış'a yaslanmayı kesip doğruldum. Barış da doğrulup yemeğe yaklaştığında bakışları bana kaydı. Ben ona bakarken kaşlarını çatıp bakışlarını boğazıma diktiğinde yutkundum.

Bana kızgın olduğunu biliyordum. Bu konuyu daha sonra konuşacağımızı söylemişti. Arabada sarılmış,korkumuzu gidermiş olsak da bu tabiki Barış'ın bana kızmayağı anlamına gelmiyordu.

Elini boğazıma getirdiğinde sessizce bir küfür edip elini boğazımdan enseme götürdü ve başımı göğsüne yasladı. Kollarımı beline doladığımda Defne "Çok tatlısınız ya," deyince gülümsedim.

Barış saçımı öpüp geri çekildikten sonra yemeğini yemeye başladığında bende öyle yaptım.

Yiğit Defne'ye dönüp "Bu saatte parkta ne işin vardı ki senin ?" diye sorunca saate baktım. Saatin dokuz buçuğa geldiğini görünce kafamı salladım. Defne omuzlarını silkti. "Hava almaya çıkmıştım. Sonra sizi gördüm. Yardım etmek istedim. Gözlerinden zaten ne kadar manyak birisi olduğu anlaşılıyordu. Ama merak ettiğim bir şey var."

KIRMIZININ SİYAH HALİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin