...1 ay sonra ...
Hayat gidenler ve kalanlardan birettir . Giden mi daha çok acı çeker yoksa kalan mı bilinmez ama Zeliş geride kalan taraftı ve acı çekiyordu . Hem de her hücresiyle . Geceleri dinmeyen göz yaşlarına günler geçtikçe verdiği kilolar eklenirken hasretin bu kadar acı tarafını ilk defa tadıyordu . Düğüm düğüm olan boğazından gün geçtikçe dökülen kelimeler azalırken , yaşayıp yaşamadığının farkında bile değildi.
Yengesi bir anda çöken yeğeninin bu durumuna bir anlam vermezken , dayısı bile Zeliş'in durumunun farkına varıp ona tek kelime etmez olmuştu. Çünkü ikisi de hayalet gibi evde dolanan kızda ki değişimin farkındaydı. Zeliş eskisi gibi gülüp eğlenmiyordu . Tek yaptığı bahçeye gidip gelmek ve kendisini odasına kapatmaktı. Kimseyle konuşmuyor , onunla konuşanları ise boş bakışlarla dinliyordu .
Ve tabi birde başından hiç çıkaramadığı o pembe yazma vardı. Zeliş , Zeynel'in ona bıraktığı bu hediyeyi yanından hiç ayırmaz olmuştu. Sanki bu yazma ile biraz da olsa onu yanında hissediyordu.
Aslında , sadece bir haftalık tanıdığı bir adama nasıl bu kadar alıştığını anlamıyordu ama Zeliş onu görmeden geçirdiği her saniye boğuluyordu . Her gün uçurumun kenarına gidip denize baksa da asıl görmek istediği Zeynel'in maviliklerinden başka bir şey değildi.
Zeliş bir aydır mavi gözlü dev bir adamın hasretiyle ölüyordu ..
"Zeliş !" dalgın bir şekilde elinde ki salatalıkları kesen Zeliş , yengesinin sesi ile kendisine geldi ve başını çevirip yanı başında ki yengesine baktı.
"Efendim yenge ? " derken sesi hiç olmadığı kadar hissiz çıkmıştı .
Yengesi karşısında ki kıza bakarken acıyla yutkundu . Kendi hayat dolu Zeliş'ine ne olmuştu da , yerine suskun , bakışları acı yüklü bu kız gelmişti?
"Neyin var kuzum ? Anlat artık bana . Bir derdin olduğu belli . Anlat ki beraber çözelim . "
"Yok bir şey yengecim. "
"Nasıl bir şey yok kuzum ? Haline bak eridin bir ay içinde . Doğru düzgün yiyip içmiyorsun , konuşmuyorsun . "
"Benim derdime derman olamazsın yenge . " derken Zeliş'in gözleri yine dalıp gitmişti. Ona acıyla bakan yengesinin bakışları altında Zeynel ile geçirdiği anları düşünüyordu . Ona yemek yapıp gizlice götürdüğü geceleri , piknik yaptıkları günü. Zeliş'in aklı sürekli Zeynelli anılar ile doluydu . Öyle ki sanki daha önce yaşamamıştı. Tüm hayatı ondan ibaretti.
Gözlerinin önünde sallanan el ile kendine gelen Zeliş, dolu dolu olan bakışlarını yengesine çevirdi . "Bir şey mi oldu yenge ? " derken , sesinde elle tutulur bir acı vardı.
"Neyin var kuzum ? Anlat hadi yengene . Senin canını bu kadar yakan ne ? Yoksa dayın yine şu evlilik mevzularını açtığı için mi böylesin. Bak istemiyorsan gelmezler seni istemeye . Ben seni istemediğin birine vermem . Sen annenin emanetisin bana bitanem . "
"Yenge ."
"Ha yengecim . "
"Canım yanıyor yenge . Sanki biri kalbimi delik deşik ediyor . Boğazım düğüm düğüm oluyor . Neden yenge ? Neden , bir insanın canı bu kadar yanar ? "
"Bir insanın canı ancak sevdiğini kaybettiğinde bu kadar yanar be yengecim. Sen kimi kaybettin ? " Zeliş akan gözyaşları ile yengesine bakarken , "Ben hiç sahip olmadığım bir şeyi kaybettim . " diye acıyla mırıldandı. Onun aşk acısı çektiğini anlayan yengesi ise elinden bir şey gelemeyeceğinin farkına vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kalbimdeki Minik Sevdam (Aşkın Serisi * 4 )
RomanceBir kız düşünün 1.50 boylarında , turuncu saçlı , büyük yeşil gözlü. Ufak ama tam bir başbelası. Zeynel onu ilk gördüğünde anlamıştı bu kızın yürüyen bir baş belası olduğunu ama nereden bilebilirdi ki bu minik belanın o günden sonra tekrar karşısına...