Duyduğu ses Zeliş'in kas katı kesilmesine neden olurken yere düşen sepete aldırmadan konuşan kişiyi görmek için etrafına bakındı. Fakat kimseyi göremedi . Oysa adamın ses tonunu işitince bir anda onu görmek istemişti.
"Kimsiniz ? " diye sorarken bir kuş cıvıltısını andıran narin sesi ondan biraz ileride ağacın arkasında yatan adamın kulaklarına dolunca Zeynel istem dışı tebessüm etti. Kızın sesi tuhaf bir şekilde hoşuna gitmişti . Aslında kısa biran kafasını uzatıp gördüğü ufak bedenle şaşırmış ve kendini tehlikeye atmamak için sessiz kalmıştı ama kızın kendi kendine konuşmasını dinlerken önce kaşlarını çatmış ardından pek yapmadığı bir şeyi yaparak gülümsemişti.
Eli yarasına baskı yaparken kaybettiği kandan dolayı yüzünün rengi bembeyaz olmuş , mavi gözleri sönükleşmişti. Sırtını dayadığı duvar dibinde biraz daha doğrulurken acıyla inledi. Ve onun inlemesini duyan Zeliş yavaş adımlarla adamın olduğu yere yaklaştı.
Zeynel aldığı sık soluklarla başını ağaca yaslayıp gözlerini kapatmıştı. Güneş sert çene hatlarının üzerinde ki kirli sakalını ve gür siyah kirpiklerine vuruyordu. Uzun kirpiklerinin gölgesi yanağına düşerken adem elması yutkunmasıyla hareket etti. Bunu gören Zeliş'in gözleri adamda takılı kaldı. Zeliş şimdi tam olarak Zeynel'in önünde duruyor ve kapalı göz kapaklarına bakıyordu. Adamın güzelliğine öylesine dalmıştı ki ne beyaz gömleğin de ki kan lekesini ne de adamın acıyla çatılan kaşlarını fark etmedi bile .
Gözlerini adamdan çekemezken , "Okuduğum kitap karakterlerine benziyor . " diye mırıldandı. Fakat bunu sesli söylemişti ve Zeynel yakınında duyduğu kızın sesi ile gözlerini açıp karşısında ki kıza baktı. İlk dikkatini çeken şey kızın ufacık boyu olurken dudağının kenarı hafifçe kıvrıldı. Kız gerçekten ufacıktı.
Bakışları biraz daha yukarı çıktığında gözlerinde takılı kaldı. Tamam o ilginç turuncu saçları da oldukça dikkat çekiyor. Hatta ben buradayım diye bağırıyordu ama bu kocaman yeşil gözleri görünce Zeynel o gözlerde takılıp kalmıştı.
"Beni şu aptal aşk romanlarında ki karakterleremi benzettin ? " derken Zeynel kızı kendine getirmeyi ummuştu. Ve umduğu gibi de oldu. Adamın sorusu ile gözleri şaşkınlıkla aralanan Zeliş , "Hih ! " diye bir nida koparıp eliyle ağzını kapattı. İşte tam da bu sırada gözleri adamın kana bulanmış gömleğini buldu. Gözleri korkuyla dolarken , çığlığını ağzına kapattığı eli sayesinde engelleye bilmişti .
"Yaralandınız mı ? " diye sorarken yeşil gözleri adamın mavi gözlerini buldu. Zeliş adamın mavi gözlerinde takılı kalmamak için bakışlarını tekrar adamın gömleğine çevirse de , 'Ne kadar güzel gözleri var , deniz gibi ' diye düşünmekten kendini alamadı.
Adamın yanına çöktüğünde üzerinde ki mavi gözlerin ağırlığı ile yarayı görmek için elini adamın gömleğine uzattı . Bir yandan da onu inceleyen adama açıklama yapıyordu .
"İzin verin yaranıza bakayım. Bu konularda biraz bilgim var . " Zeliş adamın yaranın üzerinde duran elini çekmesi ile gömleği kaldırıp yaraya baktı. Dudaklarından ufak bir çığlık firar ederken hızlıca ayağa kalktı ve sabah gelirken yanında getirdiği çantayı alıp hemencecik adamın yanına geri döndü . Kimdi ? Neydi ? Ve neden bu haldeydi ? Bilmiyordu ama bu adamı bu halde bırakacak da değildi. O sokakta bulduğu yavru kedilere bile yardım ederken , yaralı bir adamamı yardım etmeyecekti ?
Çantayı olduğu gibi boşaltırken içine koyduğu sofra bezini alıp adamın yarasına bastırdı. Bu sırada Zeynel tüm dikkatini kıza vermişti . Ne yapıyordu bu ufaklık ? Ona yardım mı ediyordu ? Kim olduğunu bile bilmiyordu !
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kalbimdeki Minik Sevdam (Aşkın Serisi * 4 )
RomanceBir kız düşünün 1.50 boylarında , turuncu saçlı , büyük yeşil gözlü. Ufak ama tam bir başbelası. Zeynel onu ilk gördüğünde anlamıştı bu kızın yürüyen bir baş belası olduğunu ama nereden bilebilirdi ki bu minik belanın o günden sonra tekrar karşısına...