Zeynel o telefon konuşmasından sonra akan hiçbir saniyenin farkında değildi . Tek farkında olduğu tüm bedenini kaplayan korku ve dayanılması zor bir acı. Bu acı omuzundan ki taze yarasından gelmiyordu. Hatta o kurşun böyle yakmamıştı canını. Bu acı çok daha derindi . Çok ama çok daha derin . Zeynel'in ruhu bedenine dar geliyordu.
Öyle ki o saatten sonra her attığı adım aceleciydi. Karargaha nasıl gittiğini. Komutanlara nasıl rest çekip gitmesi gerektiğini söylemesi dahi hızla gerçekleşmişti. Onu durduramayacaklarını anladıklarında ise Zeynel'i o akşam özel bir helikopter ile Iraktan Türkiye'ye getirmişlerdi.
Zeynel o helikopter yolculuğu boyunca elinde ki yazmaya bakıp durdu. O kızı bir kez daha bıraktığı için kızdı kendine . Nasıl onsuz daha iyi olabileceğini düşünmüştü ki ? Zeynel onun yanında kalmalıydı. Yanında kalmalı onu korumalıydı ama o , bir aptal gibi kaçmıştı. Giderse zarar görmez sanmıştı. Ne de aptalca bir düşünce! İşte yine zarar görmüştü o ufak bedeni ve bu sefer Zeynel ondan çok uzaktaydı. Aralarında kilometrelerce mesafe vardı. Zeynel şimdi ona uzanamıyor, yanında olamıyordu. Genç adam aralarına koyduğu her mesafe için küfretti , kendine kızdı.
Elinde ki yazmayı sıkıca tutarken kan ve toz içinde kalmış askeri üniformasının bile farkında değildi. Zeynel aldığı haberden sonra üzerini değiştirmek için bile bir saniye kaybetmeyi göze alamamıştı. Öylece düşmüştü yollara . Belinde silahı , elinde kan ve barut kokusuyla .
Sabahın ışıkları yeryüzünü aydınlatırken Zeynel helikopterden inmiş ve onu bekleyen Kamil'e doğru hızlı adımlarla yaklaşmıştı .
"Zeliş iyi mi ? " diye sorarken olumsuz bir cevap almaktan korktu.
"Abi bi sakin ol istersen . Hem Zeliş iyi . Şimdi seni eve götüreyim bir duş al , üzerini değiştir . Sonra yanına gideriz . "
Zeynel derin bir soluk alıp eliyle uzayan sakalarını karıştırırken başını olumsuz anlamda iki yana salladı. İlk önce Zeliş'i görmeliydi.
"Önce Zeliş'e gidiyoruz Kamil . Önce Zeliş'e . " Kamil el mecbur Zeynel'e uyarken yaptığı şeyden pişmanlık duyarak sürücü koltuğuna geçip arabayı çalıştırdı. Bu sırada gözü kısa bir an yanında oturan endişeli adama kaydı. Söylediği yalanın onu nasıl korkuttuğunu görünce kendine küfretti. Zeynel'in üzerinde ki yer yer kan ve toz kaplı üniformasını bakarken başını olumsuz anlamda iki yana salladı. Zeynel her şeyin bir oyun olduğunu öğrendiğinde çok kızacaktı . Çok .
Arabayı hastanenin önünde durdururken Kamil önden ilerleyip Zeliş'i geçici bir süre için yerleştirdiği odaya yöneldi. Zeynel sessiz bir şekilde onu takip ederken Kamil biraz sonra kopacak fırtınanın şiddetini tahmin ettiği için sessizliğini koruyordu. Dakikalar sonra odanın kapısının önünde durumlarında Zeynel kapıyı açmak için uzanmıştı ki Kamil onu durdurdu. Zeynel'in gözlerine pişmanlıkla bakarken, "Özür dilerim abi . " dedi.
Zeynel onun ne demek istediğini anlayamayacak kadar endişeyle dolu olduğu için Kamil'i kısa bir baş hareketiyle geçiştirip odanın kapısını açtı ve çeriye girdi. Kapıyı arkasından kapatırken odanın içine doğru yavaş adımlarla ilerledi. Ufaklığı ne halde göreceğini bilmiyor ve bundan korkuyordu. O kızın canının yandığını bilmek Zeynel'in canını daha çok yakıyordu.
Derin bir soluk alan Zeynel siyah botlarının çıkardığı gürültü ile odanın içine doğru ilerledi ve ayakta durmuş ona gülümseyerek bakan Zeliş'i gördü. Zeynel ona baktı . Uzun bir süre kıza baktı ve tüm bedenini inceledi. İyiydi . Sapasağlamdı. Ve o an Zeynel kendisine yalan söylendiğini anladı.
Ona yalan söylemişlerdi ! Zeynel'i zayıf noktasından vurmuşlardı. Ve Zeynel bundan hiç hoşlanmadı. Hiç.
....
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kalbimdeki Minik Sevdam (Aşkın Serisi * 4 )
RomanceBir kız düşünün 1.50 boylarında , turuncu saçlı , büyük yeşil gözlü. Ufak ama tam bir başbelası. Zeynel onu ilk gördüğünde anlamıştı bu kızın yürüyen bir baş belası olduğunu ama nereden bilebilirdi ki bu minik belanın o günden sonra tekrar karşısına...