* Acı *

50.6K 3.1K 257
                                    


Arkadaşlar burada ki bazı sahneler Yasak adlı kitabımda var ama orada ki zaman aralığı ile burası tutmuyor büyük ihtimalle . Yani zamanlar arasında farklılık olabilir . Yasağı okuduğunuzda yadrgamamanız için söylüyorum:)

İki  hafta ! Tamı tamına iki haftadır Zeliş deli gibi Zeynel'in peşinden koşuyordu. İşten arta kalan vaktini adamın barında geçiriyordu ve Zeynel her defasında onun yüzüne dahi bakmadan onu Kamil'e kovduruyordu. Yani en azından Kâmil ile arası Zeliş den daha iyiydi. Zeliş buna seviniyor ama kendi durumuna üzülüyordu . Bir gün mavi gözlü dev diyerek Zeynel'i barda aramış ve onu arkadaşlarıyla otururken bulmuştu. Tabi sonra Zeynel ona buraya bir daha gelmemesiyle ilgili oldukça kızmış ve hep yaptığı gibi Zeliş'i kovmuştu. Yine de Zeliş vazgeçmemişti. Zeynel'in her gitti yeri Kamil'i sıkıştırarak öğreniyor ve peşine takılıyordu. En son soluğu hiç bilmediği bir davette almıştı. Oraya girene kadar bin bir takla atmış sonunda güvenliğin boş bir anından yararlanmış ve ufak boyunun da getirisiyle yaşlı bir çiftin yanından içeri geçmişti. Zeynel onu karşısında görünce sinirlenmiş ama bir şey demeden yanından çekip gitmişti. Zeliş tüm gece onu izlemişti. Durduğu masanın başında kös kös ona bakmış ve yanına yaklaşan herkesi soğuk tavırlarıyla uzaklaştırmıştı.

Zeliş tüm gece Zeynel'in yanına gelmesini bekledi ama umutları toz pembe hayalleri gibi rüzgarla savrulup gitti. Zeliş'in gözleri yaşlarla dolarken davetin sonlarına doğru kaybettiği  Zeynel'i bulmaktan vazgeçip mekandan çıktı. Esen havada üzerinde ki pembe elbisesinin eteklerini tutup yavaşça ilerlemeye başladı. Davetin kalabalığından uzaklaşıp otoyola çıktığında kenardan yürümeye devam etti. Nerede olduğu ve nasıl gideceği hakkında gram bilgisi yoktu . Bu koca İstanbul da ne diye tek başına hem de gece gece dışarı çıkardı ki. Bir süre çevreye bakındı ama takside bulamadı . Oysa cebinde ki tüm parayı taksiye vermeye hazırdı.

Hava gittikçe kararırken Zeliş korkmaya başladı. Yalnızdı , hava karanlıktı ve kaybolmuştu. Gözlerinden yaşlar akarken aptallığına ve talihsizliğine ağladı. Zeynel de onu affetmiyordu zaten ! Adamın direncinin kırıldığının farkındaydı. Ve tabi ki onu önemsediğinin de zaten bu yüzden Zeliş onun peşini bırakmıyordu ya ! Ama Zeynel bugün onun yüzüne bile bakmamıştı oysa Zeliş sırf ona  güzel görünmek  için neredeyse bir aylık maaşını bu aptal elbiseye vermişti ama Zeynel ona doğru düzgün bakmamıştı bile . Aptaldı işte ! Aptal !

Dudaklarından küçük bir hıçkırık koparken yanında duran arabanın sesiyle ürktü. Adımlarını biraz daha hızlandırırken peşinden gelen ayak sesleriyle korkusu daha da arttı ve koşmaya başladı ama dakikalar geçmeden bir kol onu sıkıca kavramış ve ayaklarını yerden kesmişti. Zeliş'in dudaklarından bir çığlık koparken bir yandan ağlıyor diğer yandan onu tutan adamın göğsünü yumruklayıp kurtulmaya çalışıyordu.

"Bırak beni !!! Ne yapıyorsun ? İmdatttt !!" Zeliş deli gibi bağırırken bir el ağzını kapattı ve kulağının dibinde ki sıcak nefes onun sakinleşmesine neden olacak sözleri kulağına fısıldadı.

"Uslu dur ufaklık ! Zaten beni bu akşam yeterince sinirlendirdin . " Ve Zeliş hareket etmeyi kesti . Çünkü olabileceği en güvenli yerde , sevdiği adamın kollarındaydı.  Yaşlarla parlayan gözlerini kaldırıp Zeynel'e baktı. Kirli saklanın sardığı çenesi gerilmiş kaşları çatılmıştı. İşte yine sinirliydi. Ama olsun sonuçta Zeliş'in yanındaydı. Ve uzun zamandan sonra ona ilk defa ufaklık demişti.

Zeynel onu arabanın ön koltuğuna bırakıp kemerini taktı ve ardından sürücü koltuğuna geçip arabayı çalıştırdı. Zeliş başını kaldırıp ona baktı fakat konuşmaya korkuyordu. Ürkek bir ceylan gibi gözlerini Zeynel'e dikmiş öylece bakıyordu.

Kalbimdeki Minik Sevdam  (Aşkın Serisi * 4 ) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin