Zeynel eline bulaşan kan lekelerinden bakışlarını ayırıp yerde yarı baygın yatan adamın yanına eğildi ve uzun saçlarından tutup başını kaldırdı. Bunu fazla sert yapmış olmalıydı ki adam acıyla inledi. Fakat Zeynel'in içinde ki öfke şuan merhamet denen şeye yer bırakmıyordu. Ayrıca insanları zehirleyen bir pisliğe merhamet edecek de değildi.
"Sen eminsin değil mi bu şerefsizin orada olacağından ? "
"Abi yeminle mal dağıtımını orada yapardı Resul Abi . Neden bilinmez bu işi kimseye bırakmaz , herkese ne kadar verdiğini kendi hesaplardı. Dediğim gibi işte şehir çıkışının oralarda eski bir kağıt fabrikası var . Kendisi orayı depo olarak kullanır."
"Eğer o köpeği orada bulamayayım seni tekrar görmeye gelirim lan ! "
"Abi vallahi ben başka bir yer bilmem. Kulun köpeğin olayım bırak gideyim . " Zeynel karşısında ki pisliği bırakıp ara sokaktan çıktı ve ileride park ettiği arabasına binip gaza bastı. Boş bakışları yola odaklanmışken telefonunu cebinden çıkarıp Kamil'i aradı.
"Kamil benim kasadan emanetleri çıkar birkaç da şarjör al , geliyorum . "
"Abi buldun mu Zeliş yengenin yerini ? "
"Buldum galiba . Sen dediğimi yap yarım saatte oradayım . " Zeynel kapanan telefonla birlikte gaza biraz daha yüklendi. Zeliş'in şuan ne halde olduğunu düşündükce sinirleri geriliyor ve endişe bir kurt gibi beynini , kalbini hatta tüm bedenini kemiriyordu. Zeliş'in güzel yüzü gözlerinin önüne geldi . Sonra o hep taktığı renkli yazmalarını hatırladı. Yüzü acıyla kasılırken derin bir soluk aldı ve çalan telefonuna kısa bir bakış atıp cevapladı.
"Efendim baba? "
"Oğlum ne yaptın. Bak bize polise gitme dedin ama kafayı yedik burada . Zeliş'in dayısı da çok merak ediyor . "
"Baba biliyorum zor ama bekleyin. Ben Zeliş'i geri getireceğim. "
"Kızımı bulup getirsen çok iyi olur damat ! " Zeynel duyduğu sesle elini yumruk yaptı.
"Bakın Zeliş'i ne pahasına olursa olsun geri getireceğim . Unutmayın ki o benim karım ! " Telefonu kapatıp koltuğun üzerine attı ve öfkeyle direksiyonu yumrukladı.
"Seni bulacağım ufaklık. Canım pahasına da olsa seni bulacağım !"
...
Zeynel silahını kontrolden geçirip şarjörü taktı . Yanında onunla gelen arkadaşlarına baktı. Araz silahını beline takmakla meşguldü . Araf ise işini çoktan bitirmiş bir köşede sessizce beklemekteydi. Gözü Kamil'e kaydığında onun yedekten bir kaç şarjör aldığını gördü.
"Abi ben güvenli bir yerden sizi izlemeye alıcam. " Berat elinde ki keskin nişancı tüfeğini kutusuna geri yerleştirirken neşeyle gülümsedi. "Ulan uzun zamandır kullanmıyordum şu veleti . "
"Sen daha iki gün önce operasyonda değil miydin ? " Berat , Kamil'e şaşkınlıkla baktı.
"İşte bende onu diyiyorum . İki gündür bebeğimden uzağım . "
"Oğlum sen nasıl bir şeysin ? Tipine bakan zengin bebesi sanar seni . " Araf'ın çıkışı ile ortamda ki o tuhaf hava biraz olsun dağılmıştı.
"Ben ne yapayım abi ya bu kadar yakışıklıysam . Ama hacerlık ve keskin nişancılık konusunda üzerime tanımam bilirsiniz . "
"Ben senin hâlâ ne iş yaptığını anlayabilmiş değilim ya hadi neyse . " Berat gelen soruyla yüzüne bir gülümseme yerleştirip , "Şehir olaylarına bakıyorum abi . Süper kahramanım yani . " Onun bu alaylı sesi herkesi biraz olsun neşelendirirken Berat odadan çıkan arkadaşlarının ardından suratındaki sırıtmayı silip silahını yerleştirdiği çantayı aldı ve sıkıntıyla iç çekti. Hayatta ki tek yakınlarına yalan söylemek hoşuna gitmesede kimseye ben MİT 'e çalışıyorum diyemezdi. Derin bir soluk aldıktan sonra odadan çıkıp arka çıkışın olduğu yere gidip arabasına atladı ve gaza bastı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kalbimdeki Minik Sevdam (Aşkın Serisi * 4 )
RomanceBir kız düşünün 1.50 boylarında , turuncu saçlı , büyük yeşil gözlü. Ufak ama tam bir başbelası. Zeynel onu ilk gördüğünde anlamıştı bu kızın yürüyen bir baş belası olduğunu ama nereden bilebilirdi ki bu minik belanın o günden sonra tekrar karşısına...