"Elin ayağın bi rahat dursun be ufaklık . " Zeynel dişlerinin arasından söylenirken ona koala misali yapışmış kıza bakıp alayla tebessüm etti. Ne hallere düşmüştü . Ufacık bir kız onu adeta yastık niyetine kullanıyordu . Kızın kolunu tutup kenara bırakırken tüm gece uykusuz kaldığı için sızlayan gözlerini kızın yüzüne dikti.
Bu nasıl bir uykuydu ki o kadar şeye uyanmamıştı. Ayrıca bu kız ne kadar deli yatıyordu böyle ."Allah'ım sabır ver . " diye mırıldanırken üzerine çıkan kızı kenara itti . Hadi ama o bir erkekdi ve bu kız bilinçsizce olsa ona bu kadar yaklaşmasa iyi olurdu . Hem de o yasemin kokusu ile .
Sabahın ilk ışıkları doğarken bir kez daha yattığı yerde rahat duramayıp ona sarılan kısa bakıp nefesini seslice dışarı bıraktı. Allah aşkına bu kızın derdi neydi ?! Sarılma hastalığı falan mı vardı ?
Başını göğsüne koymuş huzurlu bir ifadeyle uyuyan kızın omuzunu tutup sarstı ama biraz sert bir şekilde yapmış olacak ki Zeliş o derin uykusundan acıyla inleyerek uyandı. Yeşil gözleri açılırken ilk önce karşı karşıya geldiği manzaraya bir anlam veremedi. Ama uyku mahmurluğu yavaş yavaş dağılırken ufak çaplı bir çığlık atıp kendini geri çekti ve çekmesiyle birlikte koltuktan aşşağıya düşmesi bir oldu. Acıyla inlerken elini kalcasına götürüp ovuşturdu.
"Senin benim yanımda ne işin var ya ? " diye bağırırken kaşlarını çatmış ona alayla izleyen adama baktı. Neden gülüyordu ki şimdi ?
Zeynel kızın yüz ifadesine gülerken , parmağı ile kendini işaret edip , "Ben mi ? Ben mi senin yanındayım ? Kızım tüm gece koala gibi bana yapışan sensin . Hayır , uykunda ne kadar ağırsa . "
Zeliş , Zeynel'in sözleri ile kıpkırmızı kesilirken , düştüğü yerden doğrulup koltukta adamdan uzak köşeye oturdu .Evet , kendisi adama sarılmış olabilirdi. Çünkü , Zeliş bunu hep yapardı . Bu yüzden de yatağında iki yastık vardı. Birisine kafasını koyardı , diğerine sarılırdı. Yeşil gözlerini adamdan kaçırırken , "Özür dilerim , ben yastığıma sarılarak uyurumda. Alışkanlık işte ." diye mırıldandı.
Zeynel kızın uyku mahmuru sesine odaklanmaya çalışırken , ufaklığın elinin tersiyle gözlerini ovuşturmasını izliyordu . Cidden mi ? Başını iki yana sallarken tebessüm etti .
"Saat kaç ? " diye soran Zeliş , bakışlarını beklentiyle adama çevirdi . Kolunda ki saatte bakan adam , "Altı " diye karşılık verdi .
"Ne ?! " Zeliş yüksek çıkan sesiyle eliyle ağzını kapattı fakat hemen ardından koltuktan kalkmıştı. "Altı mı ? Ah benim hemen gitmem gerekiyor . "
"Saat altı dedim dokuz demedim . Bu ne telaş ufaklık ? "
"Biliyorum ama benim zeytin bahçesine gitmem gerek . Bugün çok işim var. Bu gidişte satış zamanına kadar zeytinleri toplayamayacağım. Her neyse , ben şimdi sana bir şeyler hazırlar getiririm . Sonra da giderim . " derken Zeliş yine hızlı hızlı konuşmuş ve ardında arkasından anlamsız bakışlar atan bir adam bırakarak çıkmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kalbimdeki Minik Sevdam (Aşkın Serisi * 4 )
RomantizmBir kız düşünün 1.50 boylarında , turuncu saçlı , büyük yeşil gözlü. Ufak ama tam bir başbelası. Zeynel onu ilk gördüğünde anlamıştı bu kızın yürüyen bir baş belası olduğunu ama nereden bilebilirdi ki bu minik belanın o günden sonra tekrar karşısına...