Bir yumurta daha rafa çarpıp kırıldı ve diğer kırık yumurtaların yanına yere düştü . Ama Zeliş hırsını alamamış olduğu için hemen ardından iki yumurta daha kırdı . Aslında bunları adamın kafasına atmak isterdi ki zaten bir kaç tane atmıştı ama şimdi masanın altında olan adamın kel kafasına atamadığı için yumurtaları onun arkasinda ki duvara fırlatmak zorunda kalmıştı.
"Ben sana benden uzak dur demedim ya ! Seni istemiyorum dedim ! Zorla mı be adam ! "
"Gerekirse zorla Zeliş . "diyen adamın sesi masanın altında olduğu için boğuk geliyordu .
"Benden uzak dur Kemal ! Seni istemiyorum ! Bir daha sakın dayıma gidip de beni istediğini söyleme ! Ben sana yar olmam ! " Zeliş ' in öfkeli sesi bakkalın içinde çınlarken çantasından kırdığı yumurtalar için bir miktar para çıkarıp masanın üzerine koydu ve hırsla dükkanın kapısını açıp çıktı.
Hızlı attığı her adımda öfkesi yerini hüzne bırakıyordu. Evet , yıkıp geçmiş , seninle evlenmeyeceğim demişti ama iş dayısında bitiyordu . Gerçi dayısı onu verse bile evlenmezdi Zeliş . O aşkı bulacaktı . Sevmenin nasıl bir şey olduğunu keşfedecek , sevilmeyi tadacaktı .
Attığı her adımda bugün bir değişiklik yapıp topuz yaptığı saçları dört bir yana savruluyor ve yüzüne çarpıyordu . Bir ağacın gölgesinde durduğumda bileğine bağlamış olduğu yazmasını çıkarıp başına bağladı ve yüzüne düşen saçlara böylelikle engel oldu .
Dalgın bir şekilde ne kadar yürüdü bilmiyordu ama akrep ve yelkovan birbirini kovalamaya devam ederken Zeliş kimseçiklerin olmadığı bir bahçede bulduğu duvarın üzerine oturup ağaçları izlemeye başladı. Aslında izliyorda sayılmazdı. Onun ki bakıp da görmemekdi . Aklı o kadar doluydu ki çevresinde olan şeyleri fark edecek durumda değildi.
Hayallerini düşünüyordu Zeliş. Okul açacaktı o daha , aşık olacaktı. Bu köyde dayısının zoruyla evlenip berbat bir hayata mahkum olmayacaktı. Zaten bu yaşına kadar bir sığıntı gibi yaşamıştı . Sevmediği bir adamla evlenip , geri kalan ömrünü de onun yanında sığıntı olarak geçirmeyecekti .
Yorgunluktan bitap düşene kadar çalıştığı saatleri düşündü . O tüm bunları bir okul açabilmek , hayallerini gerçekleştirmek için yapmıştı. Elleri su toplayıp , ayakları şişene kadar çalışmasının karşılığı istemediği bir evlilik olamazdı. Zeliş bunu kabullenemezdi.
Omuzunu kavrayan ellerin varlığı Zeliş'i dakikalardır içine düştüğü düşüncelerinden çekip aldı. Korkuyla arkasını döndüğünde görmeyi beklediği yalnızca saatler önce dükkanını dağıttı adam değildi. Karşısında temizlenmiş bir şekilde durmuş , ona iğrenç bir sırıtışla bakan adamdan korktu ve bir kaç adım geriledi ama Kemal bu mesafelere izin vermedi .
"Senin burada ne işin var ? " derken Zeliş titreyen sesine engel olamadı. Kısa bir an adamdan ayırdığı gözleri etrafı taradı ama kimseleri göremedi . Dalgın bir şekilde yürürken çok uzaklaşmış olmalıydı.
"Dükkanımı dağıtıp öylece gidebileceğini mi sandın . "
"Kırdığım yumurtaların parasını verdim . " Zeliş'in sesi , ona daha çok yaklaşan adamla yavaş yavaş yok olurken ona bakan gözlerde ki ışıltıdan korktu ve geriye doğru kaçmaya başladı.
Arkasından gelen adamın ayak seslerini duyunca biraz daha hızlandı. Ama onun küçük adımları adamın büyük adımlarından kaçamıyordu . Küt küt atan kalbiyle daha hızlı koşmaya başladı ama korkudan bahçede köye giden yolu unuttu . Peşinden koşup , bağıran adamın ne dediğini anlamayacak kadar korkmuş durumdaydı. Zaten köyde ki kızlar bu adamdan hep korkardı . Adamın kocaman cüssesi , sert bakışları fazlasıyla korkunçtu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kalbimdeki Minik Sevdam (Aşkın Serisi * 4 )
RomanceBir kız düşünün 1.50 boylarında , turuncu saçlı , büyük yeşil gözlü. Ufak ama tam bir başbelası. Zeynel onu ilk gördüğünde anlamıştı bu kızın yürüyen bir baş belası olduğunu ama nereden bilebilirdi ki bu minik belanın o günden sonra tekrar karşısına...