ON YEDİNCİ BÖLÜM

41.4K 1.5K 77
                                    

Keyifli okumalar. Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın lütfen. ♥️


MASAL

Bazı insanlar der ki âşık olduğun zaman güneş gözüne artık daha parlak görünür. Daha parlak ama yine de başını kaldırıp baktığında gözünü kısmadan bakabileceğin kadar güzel. Ya da soğuk hava artık seni üşütmez. Buz gibi havadan nefret etsen bile, içinde yanan o ateş senin üşümene izin vermez. Esen rüzgâr saçlarını dağıtacak diye endişelenmezsin, çünkü rüzgâr sana âşık olduğun kişinin dokunuşlarını hatırlatır.

Gürültülü bir ortam artık seni rahatsız etmez çünkü aklın ondadır, kulaklarını dolduran o gürültüyü duymazsın bile. İşte aşk her şeyi daha güzel yapar diyenler haklıymış. Çünkü her bir ayrıntı onu hatırlattığından, baktığınız her şeyde onu bulduğunuzdan o kadar emin oluyordunuz ki artık her şey gözünüze daha güzel gözüküyordu.

İçimi bir duygu karmaşası ele geçirmiş, benliğimi esir almıştı sanki. Her dakika onu düşünür her saniye hayal eder olmuştum. Daha bir gün önce benim evimde, benim yatağımdaydı. Kollarının arasındaydım. Bana dokunan ellerinin gezdiği her nokta hâlâ karıncalanıyordu sanki. Nefes alıp verdikçe duymak istediğim teninin kokusu ciğerlerimi doldurmuş, onu soluyordum.

Erimeye yüz tutmuş kar umurumda değildi. Okuldaki gürültülü karmaşa, öğrencilerimin hareketliliği umurumda değildi. Şu an ayağımı vuran ayakkabılar bile zerre umurumda değildi. Umurumda olan tek şey kalbimin ritmini bu denli değiştiren adamdı.

Herkes aşkı bir şeylere benzetmiştir. Bunun belki bin çeşidini okumuşuzdur. Tüm sabah evden çıkıp işe gelirken düşündüğümde bu oldu.

Aşk benim için neye benziyor?

İçimi yakıp kavuran güneşe, dikeni elime batsa da tutmaktan vazgeçmeyeceğim güle, göğsümde onunla eş zamanlı gümbürdeyen kalbe mi? Gözlerimi kapatıp hepsini bir araya getirdiğimde kafamda canlanan tek şey o oldu.

Kalbim sanki önceden başka şu anda başka atıyordu. Deli bir duygu yoğunluğu ele geçirmişti sanki her şeyimi. Umudum çok güçlüydü. Umut ediyordum, hissettiklerimi ona anlatacaktım. Bir yoluna koyacaktık her şeyi.

Okula girdiğimde aklım hâlâ başımda değildi ama sınıfa girer girmez bunun geçeceğinden emindim.

***

Tüm gün o kadar yoğun bir şekilde geçmişti ki saatin dört olduğunu anlamam çantamda çalan telefonun sesini duymamla oldu. Sınıftan çıkan çocukları izlerken, telefonu bulup çantamdan çıkardım. Arayan numarayı tanımıyordum. Öğrencilerime el sallayarak karşılık verirken telefonumu açtım.

"Efendim," derken sesim nedense tedirgin çıkmıştı.

"Ooo prenses, hem sevgilinin omzunda mekânı terk ederken çaktırmadan seni aramamı işaret et hem de tedirgin tedirgin aç telefonu. Ne yaptı bu adam sana?" Karşımda sırıttığına kesin emin olduğum adamın konuşmasını dinlerken gülümsemeden duramadım.

"Görkem?" dediğimde kahkaha attı.

"Ta kendisiyim."

"Sana beni ara dedim ama üzerinden bir gün geçtikten sonra değil. Şu an ölü olabilirdim."

"Ben ölü olmayacağından emindim. Adam seni buradan mağara adamı gibi taşıyıp götürdü. Rahatsız etmeyeyim dedim." Sesindeki ima yanaklarımın kızarmasına neden oldu. Telefonu kulağım ve omzumun arasına sıkıştırıp bir yandan da çantamı toplamaya başladım.

"Nasıl bu kadar emin olduğunu öğrenebilir miyim peki?"

"Adam sana öyle bir bakıyordu ki Masal, inan bana o gözlerde yalnız kaldığınızda sana neler yapacağını açıkça belli ediyordu." Cümlesini bitirdiğinde biraz yüksek sesle bağırdım.

Beklenmedik AndaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin