"Rabia, Rabiaa, Rabiaa."
Gözlerimi araladığımda izlediğimiz film bitmiş ve ben yine güzel bir rüyaya kurban gitmiştim.
Film biraz sıkıcı olduğu için uyuyakalmışım. Fatıma da farketmediği için hiç dokunmamış.
Kalktım ve yemeğe kalma ısrarlarına rağmen eve gitmek istedim. Salona geri döndüğümüzde Yasin ve Aysel Teyze bize döndüler.
"Ben gidiyim artık geç oldu."
"Olur mu kızım? Yemeğe kalsaydın bari."
"Yok teyzeciğim ben artık gidiyim, teyzem beni bekliyor. "
"Peki, Yasin bıraksın o zaman seni."
"Gere.."
Yasin sözümü kesti.
"Tabii teyzeciğim, bu saatte yalnız gidemez zaten."
"Oo Yasin karısını bırakmazmış."
Dedi Fatıma ve annesine dönüp bir bakış attı.
Yasin de benim kadar utanmış olmalıydı ki gözlerini yerden alamıyordu bir türlü.
Daha sonra ben feracemi giydim ve evden çıktık.
Dışarı çıkınca Yasin gelip kapımı açtı. Ön koltuğa oturmuştum.
Yasin de arabaya bindi ve
"Bismillahirrahmanirrahim "
Diyerek anahtarı çevirdi.
Yol boyunca konuşmadık.
Daha doğrusu, konuşamadık.
Evin önüne geldiğimizde tam kapıyı açarken
"Rabia"
Dedi.
Bu güzel sese nasıl cevap verilmezdi ki? Sesinden papatyalar toplamak istedim..
"Efendim"
Dedim, gözlerine bakarak.
Artık bakıyordum gözlerine.
"Allah'a emanet ol"
Dedi.
Tebessüm etti.
"Sen de."
Dedim. Kapının kolunu açıyordum ki:
"B-bu sa-sana"
Dedi. Sesi titremişti. Neler olduğunu anlayamadım.
Hediye paketi vardı elinde.
Bana uzattı, gözleri yerde.
Paketi aldım ve,
"Allah razı olsun, ne gerek vardı? "
"Içimden geldi işte, neyse görüşürüz. "
"Görüşürüz. "
Dedim ve tebessüm ettim. Eve girene kadar bekledi beni.
Teyzem kapıyı açınca ona döndüm ve el salladım.
O da bana el sallayarak uzaklaştı.
Kapıyı kapattığım gibi teyzeme sarıldım.
Hemen odama çıktım, teyzemin sorularına aldırmadan..
Paketi açtım ve içinden çok sevdiğim bir kitap çıktı. Sanki beni tanıyormuş gibi..
Nazan Bekiroğlu'nun LA adlı kitabı.
Hemen kitabın arkasını çevirdim ve okumaya başladım.
Öyle bir çığlıkla attı ki kendini Âdem uykusundan, gerçekte çığlık atıp atmadığını bile bilmedi. Ama iki uyku arasında rüyasının bölündüğü gün gibi gerçekti. Ve başına bir şey gelmiş gibiydi.
O zamansızlık zamanında, cennet ırmağının kıyısında Âdem, onunla göz göze geldi. Kuşları, tüyleri ürkütmekten korkarcasına elini uzattı yavaşça. Parmaklarının ucundan dökülen yaseminleri gösterdi. Içine dolan ses ve ışığa, sevince Sarmaşığa, usulca, sen kimsin, dedi. Bildiğini bir kez daha bilmek, kelimesini bir de ondan duymak istedi. Ben kadınım, dedi Havva, ama bu benim sıfatım. Adımı henüz bilmiyorum.
Sonra döndü Âdem'e aklına bir şey gelmişti.
Sesi, bengisular gibiydi.
Bana, dedi, bir isim ver, varlığım olsun.
Durdu, aklından yeni bir şey geçti.
Bana, dedi, sen isim ver, varlığım senin olsun.
Bana öyle bir isim ver ki senin adının yanında dursun.
Seni anan beni de ansın.
Seni hatırlayan beni hatırlamadan olmasın.
Bir"ile" koy aramıza bizi birbirimize bağlasın.-Nazan Bekiroğlu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BEYAZ TAKKELİ PRENS #TAMAMLANDI
Spiritual#9 in Spirituel Ey benim hayallerimin beyaz takkeli prensi, sen benim gönlümün müezzini,en güzel hayalim, ney seslim. Ben kızmadım sana. Kaçışım sebeptir bir şeye evelallah. Sen bu kadar güzel sözlerin arasına saklamışsın beni ama, bir sorun var az...