Sabah Uyandığımda hemşire, teyzemin serumunu çıkartıyordu. Gözlerimi ovaladım ve ayağa kalkarak lavaboya gittim ve yüzüme soğuk su çarptım. Iceri girdigimde teyzem üstünü giyinmiş, beni bekliyordu. Ben de hazırlandım ve hastahaneden çıktık. Babam arabayla bizi almaya gelmişti. Arabaya bindik.
Bir kaç dakika sonra babamın eve doğru gitmediğini fark ettim. Babam aynadan bana baktı ve:
"Eh artık tanıyalım şu Yasin'i"
Dedi ve sırıttı.
Teyzeme baktım. O da evet dermiş gibi baktı bana. Daha sonra fakülteye girdik ve babam bize beklememizi söyleyerek arabadan indi. Kalbim çok hızlı atıyordu.
Teyzemle babamı beklerken, fakülteye gidip teyzemin amfiyi görmesine karar verdik.
Arabadan indiğimde, göz ucuyla camiiye baktım.
Aman Allah'ım!
Babam ve Yasin Selvi ağacının altında oturmuş, konuşuyorlardı. Çok mutluydum. Beyaz takkeli prensime kavuşacaktım sonunda.
O bakabilecekti gözlerime.Ben de oynayabilecektim saçıyla, sakalıyla..
Teyzem ile birlikte fakülteye girdik ve teyzemi gezdirmeye başladım. Teyzem burayı çok beğenmiş olmalıydı ki, hayran hayran fakülteyi izliyordu.
Telefonum çalıyordu.
Babammm ♥ arıyor.
"Efendim babacığım"
"Arabadayım Rabia gelin hadi kızım. "
"Tamam babacığım hemen geliyoruz. "
Arabaya geldiğimizde babamın suratinda çok duygulu bir ifade vardı.
Konuşmadı babam yol boyunca. Eve vardığımızda gözleri parlayarak sarıldı anneme.
"Hazırlıkları yapın akşam Rabia'yı isteyecekler"
Inanamiyordum. Akşam beni istemeye geleceklerdi. Hem de sevdiğim adam..Hayal ettiğim.
Öyle ki:Allah nasip etmeyeceği bir şeyin hayalini kurdurmaz. Demiş Hz. Osman. Ne de güzel demiş...
Annem ve teyzem ben sevinirken, koltukların altını süpürmeye başlamışlardı bile.
Annem beni de çekti ve kafama bir tülbent, ayağıma bir eşofman, üstüme de yer bezi olmaya beş kalmış bir t-shirt geçirdim ve temizliğe başladım.
Düşünüyordum.
Daha çok kısa bir süre önce evlenmek istediğim insanı.
Tam da Yasin.
Sonra Selvi ağacını düşündüm..
Bir dili olsaydı, neler anlatırdı kim bilir.
Temizlik bittikten sonra yemeğe girişildi.Sarmalar, dolmalar. Aman aman. Herkes çok mutluydu.
Bütün hazırlıklar bittikten sonra sıra bize gelmişti. Ben, buz mavisi bir şal taktım ve üstüme feracemi giydim. Annem ve teyzem ise ferace giymedigi için aşırı derecede süslenmişlerdi. Babam da klasik takımını gitmişti.
Sürme çektim gözlerime.
Bir de inci bir bileklik taktım.
O kadar çok heyecanlanmıştım ki anneme baba diyordum. Daha sonra hep birlikte oturup beklemeye başladık.
Daha sonra kapı çaldı ve kalbim ağzımda atmaya başlamıştı.
Hemen koşup mutfağa geçtim. Beni görmesi uygun değildi sonuçta."Hoşgeldiniz. Buyrun böyle içeri geçelim. "
Konuşmaları dinliyordum. Öyle hal hatır soruyorlardı. Ve birden konu bize geldi. Iceriden bir adam ve bir kadın sesi geliyordu Yasin dışında. Annesiyle babasıdır diye düşündüm.
Allah'ın emri, peygamberin kavmi kısmını söyledi içerideki adam. Babam biraz düşündü ve titreyen sesiyle cevap verdi:
"Verdim gitti."
Herkes gülmeye başladı ve bu sırada babamın sesi duyuldu:
"Rabia, kahveleri getir kızım."
Nasıl götürürüm diye düşünüyordum, bu heyecanla.
Tepsiyi elime aldım ve içeri girdim. Kimseye bakamıyordum ama onların bana baktığını hissediyordum.
Ilk önce adama, daha sonra da bayana kahvelerini verdim.
Sıra Yasin'e gelmişti.
Önünde durdum ve tepsiyi uzattım.
Bakamadım.
Çevreden gelen "Maşallah" seslerini duyuyordum.
Kahveleri verdiğim gibi içeri kaçtım ve mutfakta koşmaya başladım.
Çok mutluydum.
Demek Rabia yuvadan uçuyordu..
ARKADAŞLAR BU BÖLÜMÜ BEGENDIYSENIZ VOTE VE YORUM ATMAYI UNUTMAYIN. ALLAHA EMANET OLUN :* :)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BEYAZ TAKKELİ PRENS #TAMAMLANDI
Duchowe#9 in Spirituel Ey benim hayallerimin beyaz takkeli prensi, sen benim gönlümün müezzini,en güzel hayalim, ney seslim. Ben kızmadım sana. Kaçışım sebeptir bir şeye evelallah. Sen bu kadar güzel sözlerin arasına saklamışsın beni ama, bir sorun var az...