Numarayı hemen aradım. Telefonu kapatmıştı. Hemen Zehra'yı aradım ve ona kusura bakmayıp gelmemesini söyledim. O ise, neden ağladığımı sordu. Sahi! Ağlıyordum değil mi? Evet, o kocaman yürekli, iyi kalpli, halim Rabia, şu an bir kul tarafından yıkılmış ve gözlerine hakim olamıyordu. Buna duysam inanmazdım fakat, yıkılmaya başlamışken kendimi durdurmalıydım. Hemen gözyaşlarımı sildim ve Yasin'i aradım.
'Yasin'
'Efendim Rabia'
Fakat duyduğum ses, gönlümü verdiğim, güvendiğim, bir evi ve kocaman yüreği paylaştığım hafızım, beyaz takkeli prensim değil de, daha 2 gündür tanımama rağmen kardeşim olduğunu öğrendiğim ama hiç hoşlanmadığım Reyhan'dı.
Telefonu kapattığım gibi üstüme feracemi giydim ve Zehra'yı arayıp ondan yardım istedim.
'Alo Zehra, Selamun aleykum'
'Aleykum selam Rabia şimdi daha iyi misin'
'Sen arabayı al ve gel. Ben sana orda anlatırım.'
Zehra bir şey demeden, daha doğrusu diyemeden telefonu kapattım ve şalımı yaptım.
Dediğim gibi , daha yeni başlıyoruz!
Evin kapısını kitleyip koşarak apartmanın çıkış kapısına indim. Zehra aşağıda beni bekliyordu. Hemen arabaya bindim ve kapıyı hızlıca kapattım.
'Rabia ne oldu, iyi misin?'
'Ben evde elim kolum bağlı oturuyorum, tanımadığım bir telefondan mesaj geliyor. Sonra kocamı arıyorum. Mesaj atan kadın. Hemde bu kadın benim öz kardeşim oluyor. Bu nasıl bişey Yarabbim ya. Neyse Zehra çok sinirliyim seninde kalbini kırmıyım. Fakülteye gidelim.'
Zehra başını yola doğru çevirdi ve hızla arabayı kullanmaya başladı. Fakülteye hemen vardık. Daha zehra anahtarı çevirmeden, arabadan koşarak indim ve hemen camiinin bahçesine girdim.
Bir de ne göreyim!
Reyhan ve Yasin birlikte durmuş konuşuyorlardı.
Koşarak onların yanına gittim. Yasin'in yüzüne baktım. Tam bir şey söyleyecekken;
'Rabia, bak kardeşin seni özlemiş ve bu akşam bize gelebilecek mi diye bana sormaya gelmiş.'
'Ne diyorsun sen attığı mesajı gördün mü?'
Gözümden akan yaşlara hakim olamıyordum. Yasin bana sarıldı ve;
'Biliyorum hayatım. Sana mesaj atmak istemiş ama sonra başkasından mesaj gelince ona vereceği cevabı sana vermiş. Yani bir yanlış anlşılma olmuş galiba. Neyse Reyhan bu akşam bizim misafirimiz o zaman.'
Reyhan bir köşeye sinmiş, kötü bir şekilde bize bakıyordu.
Olayı bir şekilde hallettik ve Yasin ile vedalaşarak misafirimize yemek yapmak için eve gittim. Belki gerçekten yanlış tanıdım onu diye düşündüm. Zehra beni arabayla eve bıraktı ve feracemi çıkarıp astığım gibi ellerimi yıkayarak yemek yapmaya başladım.
Saat ilerleyince, Yasin eve geldi ve üstünü değiştirip beni yanına çağırdı.
'Rabiacım. Canım biliyorum yanlış anlaşılma ama sen bunun için mi üzdün kendini bu kadar?'
'Yok ya aklıma bi şey gelmişti de ondan.'
'Sen bana güvenmiyo musun.'
'O nasıl söz öyle?'
'Bak hayatım, ben senin yüreğindekileri biliyorum. Bu yüzden ne düşündüğünü de anlıyorum. Ama sakın öyle bi şey düşünme.'
Aklıma Yasin'in telefonunu onun açtığı geldi. Tabi ya! Nasıl unuturum bunu.
'Peki senin telefonunun onda ne işi var?'
'Ben telefonumu dışarda unutmuşum yani kapının orda. Demek ki o da bizi tanıyor ya, sürpriz yapmak istemiş. Sonra ben de onu gördüm. Tam anlatıyordu ki sen geldin. '
Pek inanasım gelmemişti. Kendi kocama güveniyordum fakat, o kadından hiç elektrik alamamıştım.
Zil çalmıştı.
Kapıya doğru yöneldim. Üstümü başımı düzelttim ve kapıyı açtım.
Reyhan'ı içeri aldım ve sarıldım. Yasin mutfakta, biz de içerde yiyecektik. Reyhan ve ben içeri gittik.
Sarıldık. İçimden gelmesi gereken kan bağının o sıcak sevgisi gelmiyordu. Bir neyse ile daha sofraya oturdum.
Gözlerimin içine baktı ve gülümsedi..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BEYAZ TAKKELİ PRENS #TAMAMLANDI
Espiritual#9 in Spirituel Ey benim hayallerimin beyaz takkeli prensi, sen benim gönlümün müezzini,en güzel hayalim, ney seslim. Ben kızmadım sana. Kaçışım sebeptir bir şeye evelallah. Sen bu kadar güzel sözlerin arasına saklamışsın beni ama, bir sorun var az...