Ben yine başımı belaya sokayım.

6.7K 288 17
                                    

Sabahın ilk ışıklarında uyanmış elimi yüzümü yıkamıştım. Dün babamla okula tek gitmek istediğimi söylemiştim ve onunda işlerinin çakışmadığını söyledi. Yani artık okula kendim gidip geleceğim. Yataktan kalkıp üzerime siyah yüksek bel pantolonumu giydim. Üzerine gri bir kazak geçirdim. Çantama gerekli malzemeleri koyduktan sonra derin bir nefes aldım. Kahvaltı yapmayacaktım ki zaten annem ve babam uyuyorlardı.

Evden çıkıp çantamdan cüzdanımı çıkardım. Simit alıp okulda yiyebilirdim. Simitçi sabahın erken saatlerinde, özellikle hafta içleri urardı bu mahalleye. Artık öğrenmiştim. Simit aldıktan sonra yiyerek okula gittim. Bahçeye girdiğimde bomboş olduğuni fark ettim. Zeynep her zamanki bankında yoktu. Demek ki daha daha gelmemişti. Saate baktığımda derse bir saatin olduğunu gördüm. Sınıfa çıkmadan önce simit kağıdını çöpe attım. Sonra sınıfa çıktım.

Kapıya geldiğimde boş boş pencedeye bakan Ateş'i gördüm. Elleri cebindeydi ve duvara yaslanıyordu. Ne olduğunu bilmek istiyorum. İçimden bir ses, böyle olmamasını sanki üzülmemesini istiyor gibiydi. İçimdeki şu saçma duyguyu bozan Ateş'in sesiydi.

"Neden beni izliyorsun?"diye sorduğunda afalladım.Onu takmayıp sırama oturdum.

"İzlemiyordum!" Burukça gülümsedi.

"Her hareketin o sanki,lanet olsun!"diye bağırdığında sıçradım.

"Neyden bahsediyorsun sen?"diye sordum anlamsızca.

"Sus."dedi yalvarırcasına.

"Bana bakma!"dediğinde biraz çekindiğimi hissettim. Gözlerim neden doluyordu? Sinirlenmiştim ama ellerim titremezdi ki benim sinirlendiğimde.

Dudaklarım aralandı. Her saniye neden onu düşünüyordum. Kafamı iki yana salladım.

"Bakmam. Evet, az önce seni izliyordum. Niye biliyor musun? Düşündüm,neden üzgünsün diye! Emin ol bir daha karşıma çıkmam.!"diye bağırıp çantamı sıradan aldım. Bir hışımla sınıftan çıktım.

Hızlıca merdivenleri inmeye başladım. Az önce merak ettiğm adam, saçma sapan söylediği sözlerle benim gözlerimi doldurmaya başarmıştı. Serseri! Dengesiz! Ukala! Hayvan! Tehlikeli canavar!

Omzuma sert bir şey çarpınca duraksadım. Kafamı kaldırdığımda Zeynep ile göz göze geldim.

"İyi misin sen?"

Başımı kaşıdım. Sinirliydim, Ateş yüzünden.

"Sorun değil. İyiyim."diye açıklama yaptığımda inanmamışçasına elimdeki çantaya baktı.

"Nereye?"

"Ah,sorma. Lavaboya gitmem gerekliydi."dediğimde kafasını salladı.

"Ben sınıftayım,"dediğinde kafamı salladım.

Üst kata çıkarak tuvalete girdim. Hızlıca kapıyı çarparak aynanın karşısına geçtim. Ellerimi başıma koydum,saçlarımın arasına daldırdım. Sakin olmam ve güçlü durmam gerekiyordu. Dengesiz bir serseri yüzünden sinirleniyordum. Bu haksızlıktı. Mavi kafaymış ! Hödük !
Çeşmenin kulbunu hafifçe çevirdim. Yavaş yavaş su akmaya başladı. Yüzümü hafif hafif ıslattıktan sonra çantamdaki mendille kuruladım. Sahte bir gülümseme takındıktan sonra yerdeki çantamı alarak tuvaletten çıktım. Ayaklarımı vura vura koridorda yürümeye başladım. Sınıfın kapısına geldiğimde kapalı olduğunu fark ettim. Hoca gelmiş olabilir miydi? Usulca iki kere vurdum kapıya. Gel komutunu duyduğumda boğazımı temizledim ve kapıyı açtım.

"Geç kaldın !"dedi uyarıcı bir sesle.

"Özür dilerim,"

Ateş'e bakarak,

SERSERİ.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin