🌼 Seni Seviyorum Serseri 🌼

3.7K 169 15
                                    

Eve girip siyah döşemeli koltuklara,yan yana oturduğumuzdan beri aramızdaki sessizlik sürüyordu. Derin bir nefes verdim. Ateş tıslama şeklinde gülünce,başımı ona çevirdim. Aklına bir şey gelmiş gibi gülüyordu. Sonra kafasını karizmatik bir şekilde bana çevirdi. Biraz bana yaklaştı ve kulağıma geldi.

"Biraz serserilik yapmaya ne dersin?"

Gözlerimi kocaman açıp ona baktım. Ağladığım,daha doğrusu çok ağladım için gözlerimi açmaktan yorulmuştum. Nedense ağlayınca hep böyle oluyordum. Düşüncelerine son verip kafamı olumsuz anlamda salladım.

"Az önce az kalsın dayak yiyordun. Nasıl bu kadar rahatsın?"

Kaşlarını çatıp derin bir nefes aldı. Çikolata rengindeki derin gözlerini gözlerime değdirdi. Anlayamadığım bir şekilde damarlarım heyecanla atıyordu. Ani bir irkilmeye Ateş'in dediği cümleyi anlamaya çalıştım.

"Bunun için yapabileceğim bir şey yok mavi kafa. Az önce olan şey çok doğal. Ailen geldi ve yanlış anladı. Bu kadar büyütme. Ve kalk! Gidiyoruz."

Ayaklandığında ağızım beş karış açıldı. Kendisi telefonunu alıp arkasını döndü.

"Hey! Senin doğal dediğin şey,peki. Her neyse. Ve bu teklifi kabul ediyorum." Kahkaha atıp geniş omuzunun üzerinden bana baktı.

"Bu bir teklif değildi mavi kafa. Bu bir emir!"

Gözlerimi devirip ayaklandım. Göz yaşlarımı sildikten sonra Ateş'i takip etmeye başladım. İhtişamlı duran merdivenlerden çıkıp sağa döndü. Odaya girdi ve kapıyı kapatacağı sırada beni fark etti. Pis bir sırıtıştan sonra kapıya dayanıp yüzüme eğildi. "Üzerimi değiştireceğim. İstiyorsan gelebilirsin." Gözlerimi devirip elimle ihtişamlı merdivenlerin aşağısını gösterdim.

"Pislik yapma. Aşağıdayım." Güldükten sonra kapıyı kapattı.

Bende merdivenlerden inip mutfağa geçtim. Kapısı olmayan hafif dar kapıdan geçtikten sonra buzdolabıma yönelip kapıyı açtım. İçinden en altta duran su şişelerinden bir tane alıp,Kafama diktim ve suyu içemeye başladım.

Kendimi Biraz yorgun hissediyordum . Bu hareketler benim davranışlarım mıydı? Ateş'e sarılmam,ona istemeyerek de olsa ayaklarımın sürüklediği kendine koşmam,onun üzülmesine katlanamamam,bunlar tek bir şeye işaretti.

Çok saçma değil miydi? Bir ay önce korktuğum çocuk,birden böyle şeyler düşünememe neden oluyordu. Aklıma nasıl girdin be serseri? Başımda hissettiğim nefes ile elimdeki şişeyi ağzımdan çekip hemen beyaz,klasik olan mermere koydum. Arkamı döndüğümde gözlerinin en güzel tonunu almış kahveleri,hissiyatsız bir şekilde bakarken korktuğumu belli edercesine elimi kalbime koydum.

"Ya neden öyle sessiz sessiz geliyorsun? Korkuttun!" Güldüğünde aklım huzur bulduğum sesiyle karışmıştı. "İstersen dışarıya gitmeyebiliriz." Bununu çektiğinde kaşlarını çattı. "Ağlama artık. Vazgeçtim. Dışarıya çıkıyoruz! Yürü!" Kolumdan tuttuğu gibi peşinden sürüklemeye başladı beni. Gözlerimi devirip sesimi çıkarmadım. Beni merdivenlerden çıkartıp odaya sürükledi. Kapıyı açıp kolumu bıraktı. Ben ise boş boş onu izliyordum. Tahta çekmecenin en altını açıp,eline bir şey aldı. Çekmeceyi kapatıp elindeki siyah,ikisi birbirine girmiş bir çift çorabı bana uzattı.

"O giydiğin saçma sapan çoraplarınla yatağımda uyudun. Ben de çıkarttım ve attım." Daha sözünü bitirmeden kaşlarımı çatıp hafif bir kızgınlıkla somurttum.

"Onlar benim en sevdiğim çoraplarımdı. Atmadan önce nedrn sormadın."

Güldü.

"Sana sormayacaktım. Saçmalama ve şunları giy."

SERSERİ.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin