Evet size bir soru soracağım. Siz hiç bir kişiyi kendinizin altında gördünüz mü? Şahsen ben önceden görüyordum ama şimdi o şahsı altımda örmüyorum. Üstüm de de görmüyorum. Şimdi gelip bir gıcık şahıs bana şunu söylese:
-Ne o beni kendinnden üstün mü sanıyorsun.
-Yooo, ben seni benim üstüm olarak görmyorum.
-O zaman altımdaolduğunu kabul ediyorsun.
-Hayır. Sen benim ne üstümsün ne de altım. Sen benim sadece okulda gördüğüm ve benimle uğraşmaktan başka bir işi olmayan, hayatımda bir yere sahip olmayan bir şahıssın. Şimdi önümden çekilecekmisin ya da ben seni çekeyim mi?
Vereceğim cevap bu olur.
Dün bir arkadaşımın bana hitaben yazdığı bır yazı yördüm. Aynen şu yazıyordu.
-Anlamiyorum ki? İnsanlar daha yazı yazmayı öğrenmedikleri halde gelip hikaye yazmaya kalkıyorlar, onunla da yetinmeyip bunu sosyal ağda paylaşıp ilgi çekmeye çalışıyorlar. Hayırdır sen kimsin arkadaşım?
Bakın size açık açık, hiç terbiyeyi takmadan soruyorum. Ben okadar boktan mı yazıyorum acaba? Boktan bir imla bilgisi ile düşüncelerimi dile getirmek suç mu? Valla ben ona kendi sayfamdan da ona özel değil genel olarak şunu yazdım. Buraya da yazacağım, bura için de geçerlidir.
Gerçek bir yazar, her eleştiriye açıktır. Renkler ve beğeniler tartışılamaz. Takip eden ve okuyan herkese teşekkürler.
Önceden de bir bölümümde yazdım, yeniden yazıyorum. Bana jüfretseniz ondan onur duyarım. Bu beni ne olarak gördüğünüzün bir göstergesidir. Belki başka bir insanı provoke edebilirsiniz ama beni edemezsiniz. Neden mi?
Aşırı zeki veya özel bir insan değilim. Sadece farklıyım o kadar, insanlıktan farklıyım. Çekinmiyorum doğruları söylemeye. Sonuçta gerçek bu, neden saklayayım. Hatta burada da bir şey yayınlıyorum, bu kitabı okuyan, beni tanıyan, tanımayan herkese söylüyorum. Tahminen ama bakın tahminen bir arkadaşım benden höşleniyor!!!
Şimdi gelip onun hakkında burada dedikodu yapmayacağım. Sadece aklıma gelmişken söyliyeyim, gizlim saklım kalmasın. Bu arada burda isim vermememe kızmayın lütfen. İsimler özeldir, isim vermek benim haddime değil. Size en son gerçekleri direk söylerim diyordum değil mi. Şimdi size gerçekte yaşadığım bir olayı anlatacağım. Karakterlerin ve benim gerçek ismim kulanılmamaktadır. Takma adım Dolunay, diyaloga geçelim.
Cem: Defne sen gelip beni arkamdan atıp tutuyormuşsun. Üstüne bir de ikide bir taraf değiştiriyorsun.
Defne: Ya cem ben senin arkandan atıp tutmuyorum. Buna sana kim söylüyor.
Cem: Keremler söylüyor, arkamdan atıp tutuyormuşsun.
Dolunay: Cem-
Defne: Ya yapmıyorum diyorum sana.
Cem: Senin gibi bir yalancıya mı sorucam bunu.
Dolunay: Defne -
Defne: Yapmıyorum dedim işte.
Cem: Seni pis yalancı.
Dolunay: Eeeh yetti be, bak Cem sana açık açık diyorum. Defne senin arkandan atıp tutmadı. Benim ile karıştıyor olmasınlar. Ayrıca arkandan söyleyip yüzüne canım cicim yapacak değilim. Direk senin yüzünede söylüyorum. Senin tam bir aptal olduğunu düşünüyorum.
Cem: Üzgünüm Defne hakkını yedim. Bu arada Dolunay sen malmısın, ayayaya gözlerim, gözlerim acıyor sana bakmaktan.
Dolunay: Evet malım Cem ve ayrıca sana yüzüme bakmanı zorlayan biri yok.
Cem: Sen nasıl bir manyaksın böyle.
Dolunay: Böyle bir manyağım işte...
Neyse bu daha uzar de gider. Defneyi de bu arada korumadım. Hakikaten bendim arkasından atıp tutan ve yüzüne de söyleyecek yüzü olan. O ayrı bir komadi. Bu arada ben konuşurken acaba neden ben yazmadım. Amaaan üşendim düzeltmiyeceğim. Size de maşallah bayağı bir hayatımdan part yazdım bu bölüm. Sözde akıl veriyodum kendimce manyak olan ben. Bu arada bir arkadaşınız, size eskisinden daha farklı, size daha ayrımcı ve özel davranıyorsa (ve ben kız o arkadaş ta erkek ise ki ben kızım o da erkek ama ben uzaylı da olabilirim yoksa neden erkeklere yavşamıyorum, neyse) ne demektir acaba? Lütfen yardım, sevgi ile ilgili olan kısmımı boka çeviren biriyim ben ondan dolayı. Şimdi geri dönelim düşüncelere.
Eğer gerekte ne düşündüğünüzü söylemezseniz, o zaman siz de kendinizi de onu da kandırmış olursunuz. O arkadaş adlı şahıs bana onu yazarak belki gerçek, belki de beni provoke etmek için yazdı ama ben ona karşı herhangi ayıp bir cümlede bulundum mu, hayır. Bu onun düşüncesi ve bunu anlayış ile karşılarım. Daha iyi anlamanızı sağlayacak bir örnek vereyim. Bir modacı bir kıyafet tasarlıyor. Herkes o kıyafeti beyenip alıyor mu veya herkes aynı rengi mi seviyor. Eğer öyle olsaydı ben şuanda burada bu satırları yazıyor olmazdım. Bakın şunu karıştırmayalım. Beyeni başka bir şey, maskeler başka bir şey. Her maske de birbirinin tıpatıp aynısı değildir ama maskeler gerçekeri söylemez. Birini içten içe kıskanırsın, arkasından demediğini bırakmazsın. Bu bir maske huyudur. Göze iyi durur, altta başka birşey yatar. Beğeni ise farklı bir şey. Bir çeşit görüş ayrılığı. Mesela iki adet ayrı maske görelim. Bir tanesi sevdiği kişiye kötü davranıyor ama içten içe seviyor (tsundereler lütfen küfretmeyin, o anlamda kötü davranım değil, kaba değil. Burunlarından getirmek anlamında, neyse ben daha batmayayım size) bir maske de şahıstan nefret ediyor ama ona çok iyi davranıyor. Bu da bir beğeni, bir zevk ayrılığı. Şindilik benden bu kadar. Diz üstü bilgisayarda yazıyorum belim koptu ayrıca ileriye daha buralardan bağlayacak konu kalsın dimi. Lafı bağlarsam, (çok dağıttım da)
Gerçek düşünceler, her zaman öz düşüncelerdir. İyi de olabilir kötü de, yeter ki siz arkasında durun da lafınızın. Hadi hepinise iyi geceler, ben zıbarmayı planlıyorum, evet evet bu saatte...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gölge
RandomMerhaba üşengeç insanlar! Ben deniz Dolunay Gece ama siz bana Gölge diyebilirsiniz diyer bir çok insan gibi. Burada kendi düşüncelerimi paylaşacağım ve küfür içerecektir. Rahatsız olanlar okumasın. Hayatın gerçekleri ile ilgili düşüncelerimi. *bu...