Sofie'nin dünyası adlı kitaptaki bir parça çok güzel sormuş soruyu. Kimsin sen?
Sen kimsin, iyi bir kişi mi, elleri kana bulanmış bir kişi mi, hapisanede yatan biri mi, parayı çarçur eden birimi veya bir insan mı? Soruda sorulmak istenen bence bu değil. Bence bu soruda bize gerçek sen kimsin demek istiyor. Gerçekte sen kimsin?
Gerçek sen evet gerçek, o yalancı iğirenç, kişilerin yanında kullandığın sen değil eğer o maskeyi sadece şahıslarda kullanan biriysen yanlız kaldığında olan sen. Eğer zaten her daim aynıysan, bir maskeysen sadece o zaman herşey için neredeyse çok geç demektir. Kendiniz özünde nesiniz?
Ben aynanın karşısına geçip kendime şu soruyu soruyorum, Ben kimim?
Ben Aslı Karamelek miyim veya Fuyumi Shintaro veya Ryuko Shintaro veya gölge veya gerizekalı veya otaku...
Bunların hiç bir tanesi benim çzüm değil sadece bana takılmış adlar. Biri bana ismimle hidap eder, başka biri bana hakaret eder, başka biri de deli cesaretim ve göze batmayışımdan dolayı gölge der, azrail der. Ben kendi benliğimde bir galaksiden bile daha büyük bir boşluğum. Uçsuz bucaksız bir karanlığım. Ama öok uzaklarda zor gördüğüm bir işik parçası var. İşte o benim yokedemediğim daha kötü ve kirli tarafım. Onun içerisinde bulunan renkler ise benim kusurlarım. İnsanlara çabuk sinirlenen kırmızı iken, buz gibi hiçbir mimik oynamayan, herhangi bir önem hissetmeyen bir buzdan cama, gülücükler saöarak cici kız olan sarıya, sadece intikam almak isteyen mor ve duygularını belli etmeyi sevmeyen ama aslanda çok duygusal olan mavi. Bunlar benim kusurlarımdan sadece bir kısmı. Benim bir açığımı arayan çok fazla insan var, onu burdan vurursam yıkılır diye ama bu yıkılışın başında bunu sağlayan kusurları kapatma piskolojisi vardır. Bir örnek veriyim daha iyi anlayacaksınız.
Orta okula yeni geçmiş 5. sınıf bir kız. Sınıf yabancı çevre yabancı. Kızımız diğer kızlara benzemez ama birine aşk olur -hoşlanır-. Tüm sınıf bunu bilir ve kız kendini diğer kızlara benzetmeye çalışır. Sevdiği için kendi benliğini terk etmeye razıdır. Sonra koskoca bir dönem geçer, tüm sınıf bununla dalga geçerler. Kız buna bulaşan kişileri kovalayıp durur ve kızın eli ağırdır. Gün gelir kızın doğum günü olur. O gün bir ders poş olur, kız da telefonda hoşlandığı çocuk ile mesajlaşır arkadaşça. Olan kıza çıkma teklif edeceğini yazar ve kız istem dışı olarak çığlık atar. Sınıf başına toplanır ve ne yazdığına bakar. Bunu tenefüs olunca utandığı halde zorla çocuğun sınıfına sokarlar. Hoca daha sınıftan çıkmamıştır ve kızı zorla sınıfın içine itmişlerdir. Kız utançtan kırmızıya dönerken olan "bu salak ne arıyor burada" bakışları atar. Sonra arkadaşı telefonu gösterir ve bunlar kıs kıs gülmeye başlarlar. Kız bunun sadece oyun olduğunu anlar ve tüm 30 kişilik sınıfı yara yara koridora çıkar ve koşmaya başlar. Aradan 1 sene geçer kız o oğlan durumunu atlatmıştır ama şimdi de zorla biriyle sevgili yapmaya çalışrlar. Bu arada 5. sınıfta edindiği iyi bir dost ona yardım eder bu konularda. Kız oğlan ne rica ederse kendi gönül borcundan ona yardımcı olur -ama kendini kullantırtmaz- kızımız 1 sene boyunca da uraşılarak atlatır ve 7. sınıf olur. Kıza hocaları projeler yükleyip durur ekstradan sınıfta baskı yapar sonunda kız bağırarak birini pataklamaya başlar. O günden beri kişiliği çok değişmiştir o doğum gününde yediği kazıktan sonra kendi kişiliği sandığı şeyin de aslında bir maske olduğunu fark eder. 7. sınıftayken artık onunla uraşanlara yüz vermeyen duygularını belli etmeyen birine döner. Şuanda o kız 8 ve kız deli gibi kahkahalar atarak joker sırıtışı ile beraber ve bir anda buz gibi bir yüze bile sahip olabilen aşırı duygusap piskomanyak birine dönmüştür. Enazından benim hakkımda bunu soylüyorlar.
Ben dışarıdan kavgacı, erkek gibi sert davranan, ağzı bozuk, huyları tuhaf, kendimce piskomanyak, güzel bir kızım. Ama içinde ben kimim?
Ben içinde koca bir galaksiyi andıran bir boşluğum ve her geçen cevapsız gün bu boşluk daha uzaklaşıyor. Ben kusurluyum, üretim hatasıyım ama bunlar ile yaşaya biliyorum. Çünkü onlar ile beraber ben benliğime çok daha yakınım. Kusursuz insan yoktur kusurlarını örtmeye çalışan insan vardır.
Ben kusurlarımı ne güzlerine sokarım ne de saklarım, onlar benim bir parçam bir bütünüm. Bu sayede bana kazık atamıyorlar artık. Kusurlar seni özel kılar ama çoğu insan bunun farkında değildir. Çünkü onlara Kimsin sen? desek onlar sadece bir addan ibarettir.
Ben farklıyım çünkü ben onlar gibi olmayı red ediyorum.
Ben farklıyım çünkü bu oyunu kurallarına göre oynamıyorum,
Ben farklıyım çünkü ben içimde koca bir galaksi barındırıyorum.
Ben farklıyım çünkü hayata karşı büyük bir kumar oynuyorum. Ben her iyi veya pis işimi nedenini bilmeden, doğru tarafı bilmeden, elimdekilerden emin olmadan yapmaz iken, hayata karşı canımı bile ortaya koyarak kumar oynuyorum.
Ben görünüş olarak 2 bacak, 2 kol, 2 göz, 1 burun sahibiyim ama özünde çok farklı biriyim. Ben etrafa gözümü açmış bir biçimde bakıyorum. Beyazın kirli olduğunu farkedebilmiş durumdayım. Karanlık, siyah asil bir renktir ve himse bu renge sahip olamaz belki ama grinin, gölgenin en koyu tonuna sahip olabilirim.
Aslında sende olabilirsin sadece bunu göremiyecek kadar körsün o kadar.
Şimdi kendinize Ben kimim? diye sorunca aynı cevabı alıyor musun? Eğer alıyor isen sana bu hayatta başarılar dilerim.
Boşuna vezir olmaya çalışma sadece küçük bir piyonsun ve hayatın seninle oynadığının farkında değilsin, olamayacak kadar körsün...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gölge
RandomMerhaba üşengeç insanlar! Ben deniz Dolunay Gece ama siz bana Gölge diyebilirsiniz diyer bir çok insan gibi. Burada kendi düşüncelerimi paylaşacağım ve küfür içerecektir. Rahatsız olanlar okumasın. Hayatın gerçekleri ile ilgili düşüncelerimi. *bu...