Bölüm 8

3.7K 290 61
                                    

Alfa günlerdir istediği sıcak duş hayalinin gerçekleştiğini hissediyordu. Duyularının uğultulu azalışı, karmaşık ilişkisi, hoşgörüsünü kaybetmiş bir eşi olmasının şuan hiçbir değeri yoktu masmavi gözlerinde. Başını küvete dayamış, ılık suyun saçlarından aşağıya süzülüp çenesinden çıplak bedenini sarmala hissinin huzurunu yaşıyordu. Diğer tüm yaşananlar arka plandaki kuru bir gürültüden farksızdı artık. Louis dudaklarına yayılan gülümsemenin getirdiği sevinci paylaştı kalbinin tüm odacıklarıyla. Ailesini göremediği için özlemini gidermek istemesine, sürüsünün içindeki küçük düellolara katılmayı dilemiş olmasına rağmen, yüzü düşmemişti alfanın. Su zihnini pamuk yastıklar gibi rahatlatıyor, vücudunun her bir kasına gevşemesi için suyun üzerinden akıp gitmesine müsaade ediyordu. Mavi gözler, bulanık bakışlar altında aralandı. Islanmış pembe dudaklarını birbirine bastırarak koca bir çığlığı engellemişti, çünkü hissettiği bu rahatlama ona aklını kaçırmasına izin verecek türdendi. Uzun süredir bunun mutluluğunu tatmak için bekliyordu. Kasları ve eklemlerinin hepsi birer birer gevşeyerek alfaya çok sürmeyen rahatlamayı veriyordu.

Louis dudağındaki büyük gülümseme ile başını yasladığı yerden ayırarak üzerindeki toprak kokusunu ve günün ağırlığını yok etmek için yan tarafındaki zambak kokulu şampuanı eline aldı ve bir miktarını eline sıktı. Kokuyu içine çekerken banyonun küçük camından gelen yabancı gecenin baykuşları öterek haberci oluyorlardı. Fakat alfa bu kinci sesi duymazdan gelerek avucuna aldığı şampuanı omuzlarına, ardından pürüzsüz teninin güzelliğini ortaya seren göğsüne sürdü. Küvetinin etrafı nahoş güzellikteki koku ile bezenmiş, kabarcıklı köpükler meydana getirmişti. Louis çocuk gibi bu köpüklere kıkırdamış, avuçlarına doldurarak patlamalarına sızlanmıştı. Ama çok mutlu göründüğü aşikardı. Kalbi heyecanla çarpıyor, aklına Liam ile beraber sayısız kez banyoda birbirlerini ıslatarak geçirdikleri saatleri düşünüyordu. Küçük gülümsemesi büyümüştü ki, Louis gevşeyen tüm kaslarının aniden kasılışına eşlik etti. Mavi gözlerinin ve dolgun kipriklerinin üstündeki biçimli kaşlar çatılırken az önceki gülümsemesi yüzünde asılı kalmış, nefesi düzensiz hale gelmişti. Dudakları açılıp kapandı, göğüs kafesine çarpan kalp sıkışır gibi oldu. Az önce hissedilen zambak kokusu birden yokoluvermiş, yerini sonsuz soluksuzluğa bırakmış gibiydi. Alfa defalarca kaslarının hareketlenmesi için içinden yalvarmış, kaskatı kesilmiş bedenine söz geçirmeye çalışmıştı. Parmakları, avuçlarının içinden yukarıya taşınan bir hisle dolarak boğazından izinsiz bir hırıltı yükselmişti.

Elleri kızarmış ve delice dokunma dürtüsü ile bacakları titremişti. Kollarının üzerinden yaralar kendini belli etmeye başlamıştı. Louis garip bir sesle nefes almak için dudaklarını açıp kapatsa bile gözleri bulanık, kalp atışları ölçülemeyecek kadar yüksekti. Bedeni iniltiyle kasılarak titredi, Louis son anda küvetin kenarlarından tutunmayı başarmıştı. Az önce huzur veren sıcak sular şimdi kaynama derecesine ulaşarak bedenini yakıyor gibi hissediyordu. Louis uğultu dolu acı inlemesinin kendinden çıkıp çıkmadığından emin değildi, başı ağrıyordu. Bedeninin ısısı yükselerek kaşınıyor, dönüşmek için can atıyor gibiydi. Louis çığlık attı veya attığını zannetti. Acı vardı, saf ve derisini yırtmak ister gibi içinden yükselen koca bir acı.

Dolunay, zifiri karanlığın üzerindeki gecede asılı kaldı.

Alfa titreyerek bacaklarının titrememesi için uğraştı, ayağa kalkmak ve kendini bir yere bağlamak istiyordu. Çünkü bu acı geçiciydi. Zihni ve hatıraları hepsini biliyordu fakat bedeni sanki ilk defa böylesine bir acıya mahkummuş gibi davranıyor, acıyı kabullenerek içine alıyordu. Fakat bu durum her dolunayda olurdu. Louis bugün ayın kaçı olduğuna bakmadığı için büyük bir pişmanlıkla kavruluyordu fakat çok geçti. Birkaç dakikanın sonunda bu acı dağılacak yerini durulması zor bir şehvet alacaktı. Alfa, o şehvet anı geldiği zaman bilincinin kapanacağını ve bu evden delicesine bir hızda çıkıp herhangi birine bağlanacağını biliyordu. Gitmesi gerekti, kendisini bağlamalı ve acıdan bayılana, birine mühürlenmediği için hormonları sakinleşene kadar inleyerek ağlayan tarafına katlanmak zorundaydı.

Louis birini istiyordu. Kendisini bu ay dönümünden kurtaracak birini istiyordu.

Alfa hırlayarak uludu ve aniden dişlerinin arasından süzülen zevk suyunun dudaklarından aşağıya, çenesine ve boynuna kadar yayıldığını hissetti. Çığlık atarak başını ellerinin arasına aldı ve ileri geri sallanmaya başladı, kendisine gelmek için çabalıyordu ama hormonları öylesine acı veriyordu ki, bedenini bu evden dışarıya çıkmaması için eğitmek zorundaydı. İkinci çığlık dudaklarının arasından koptuğunda, hıçkırıyordu. Defalarca ardı ardına hıçkırarak bedenine hükmetmek için çabaladı, bunun kendisine defalarca olduğunu bedenine göstermek istiyordu ama iradesi yok oluyordu.

Ve alfa her zaman hissettiği bu hormonsal isteğin değiştiğini, az öncesine kadar acı veren şekilde birine sahip olmak için yanan bedeninin aslında sahiplenilmek için kavrulduğunu hissetti. Yanlıştı, istediği böyle olmamalıydı, birine sahip olmak için çıldırıyor olmalıydı ama olmadı. Louis sahip olunmak istiyordu, korunmak ve birinin kolları arasına girmek. Çığlık atarak bedenine zarar vermek için tırnaklarını karnına batırarak hıçkırdı ve ardından daha büyük bir çığlık attı. Göz pınarlarında yaşlar birikmiş, dudakları sarsılarak titriyordu.

Sonra Louis, burnuna dolan ve duyularının hepsini ayağa diken bir kokuyu duyumsadı. Bedenini düşüncelerinin isteklerine karşı gelerek küvetin içinde ayağa dikildi. Saçları alnından gözlerine düşüyor ve sular, çıplak bedeninden aşağıya süzülüyüyordu. Banyonun kapısı hiddetli bir şekilde açıldı ve içeriye yeşil gözlerinin yakıcı derinliği ile sarsılmış Harry girdi. Mavi gözlü alfa gibi titriyor, yağmurdan ıslanmış bedenindeki kızarık ve yaralar ile öylece Louis'ye bakıyordu. Harry'nin çenesi kasılarak gözlerinin etrafındaki beyazlık kırmızı renk ile parıldadı ve hırladı. Harry kendisinde değildi, gözleri öyle bir koyulukla parılıyordu ki, içindeki bambaşka bir kurt varmış gibiydi. Hızlı hareketlerle yeşil gözlü kurt, Louis'yi banyo fayansına yapıştırdı ve ıslanmış bedenini eşine yasladı. Tek bir cümle demiyor, boğazından yukarıya yükselen hırıltı acıya, zevk suyu karışırıyordu. Louis, eşine fısıldadı. Ses tonundaki yalvarma ve çaresiz acısı duyuluyordu.

"Harry... Harry sana yalvarırım bana sahip ol. Lütfen beni senin yap alfa."

----------
Bölüm sonu.
Bilmiyorum bölüm kısa, ama öyle yani.
Bu arada yorumlarınız için teşekkürler...

Bu arada yeni bir Larry kurgusuna başladım adı "1786 (Larry Stylinson)" Vampirli birşey ama öyle genç kurgu, Alacakaranlık tarzı değil, tarihi...
Orta Çağ gibi.

CRAWS // LarryHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin